SU TAŞIYOR
Sahabelerden
Abdurrahman bin Avf anlatıyor:
Bir gece gördüm ki mü’minlerin emiri Hz. Ömer , sırtında su tulumu
olduğu halde Medine’nin köylerinden birine doğru ilerliyor. Kan ter içinde
kalmıştı. Oturup biraz dinlenmek istediğinde :
-Ey mü’minlerin emiri ; çok yoruldunuz, izin verirseniz biraz da ben taşıyayım
, dedim.
-Hayır , dedi. Bugün benim bu yükümü taşırsan , yarın kıyamet gününde
günahımın yükünü kim taşıyacak?...
-Aman ya Ömer!... Sizin ne yükünüz olabilir ki?... dediğimde ,
-Yükümü dağlar bile taşıyamaz , buyurdu.
-Öyle diyorsunuz ama , siz Allah Resûlünün yolunda yürüyorsunuz.
Bütün işlerinizi onun gibi
yapıyorsunuz . Böyle olduğu halde neden korktuğunuzu anlayamıyorum ,
dediğimde :
-Ben bu halifelikten başa baş , zararsız kurtulabilirsem , ancak o zaman
Allah Resûlünün dostu olduğumu anlarım ... dedi.
BİR GÜN ÖNCE
Hz.
Ömer pazarda dolaşırken Köle Ebu Lü’lü’ye rastladı. Efendisinin
kendisinden fazla haraç aldığını beyanla , daha az alması için
tavassutta bulunmasını ister.
-Ne gibi sanatın var ve ne kadar alıyor?... diye sorduğunda :
-Demircilik , dülgerlik , nakkaşlık . Her gün iki dirhem veriyorum ,
diye cevap verir köle. Hz.Ömer
:
-Ya Ebu Lü’lü ; Allah’tan kork. Sanatın ve kazancına göre verdiğin
haraç fazla değildir,der , ve devem eder :
-Duyduğuma göre sen yel değirmeni yapmakta çok ustaymışsın. Doğruysa
bana da bir tane yap.
Sinsi sinsi gülümseyen Ebu Lü’lü :
-Ey mü’minlerin emiri ; senin adaletin benden başka her kese pay ayırıcıdır
, yalnız bana değil. Ben de sana öyle bir yel değirmeni yapayım ki , şöhreti
bütün âlemi tutsun , der.
Hz.Ömer tatlı tatlı gülümser :
-Köle beni tehdit etti , der.
Ebu Lü’lü yaptığı iki başlı
bir hançerle , camiide namaz kılarken mü’minlerin emirini arkadan hançerlemek
suretiyle şehit olmasına sebep oldu.
ÖLÜM
DÖŞEĞİNDE
Mukadder
sona adım adım yaklaşılırken sorarlar :
-Ey mü’minlerin emiri yerine kimi tavsiye edersin?...
O halde dahi halef belirtmemek için aklını ışık yapar :
-Eğer Ebu Ubeyde hayatta olsaydı onu tavsiye ederdim. Allah bana sebebini
soracak olsa :” Yâ Rabbi!... Resûlünün : Ebu Ubeyde ümmetimin
eminidir!...” dediğini işitmiştim
, onu için yerime bıraktım derdim. Ebu Huzeyfe’nin azatlı kölesi Salim sağ olsaydı onu
tavsiye ederdim. Allah bana sebebini soracak olsa :” Ya Rabbi!... Resûlünün
:Salim Allah’ı en ziyade seven zattır!...” dediğine şahit olmuştum
, onun için onu yerime tavsiye ettim derdim.
Sahabeler ısrar ettiler :
-Yâ Ömer ; oğlun Abdullah’ı tavsiye etmez misin?...
-Bir haneden bir kurban yetişir , buyurur.
ÇOBAN
Çoban
koyunları otlatırken, aniden bir kurt peyda oldu ve koyunlardan birini parçaladı.
Çoban çığlığı bastı :
-Eyvah!.... Ömer öldü!...
Diğer çobanlar ibret ve dehşetle sordular :
-Hz. Ömer’in öldüğünü nereden bildin?...
Çoban cevap verdi :
-Görmez misiniz be adamlar?!... Kurt koyuna saldırdı. O âdil halife
hayatta olsaydı kurt bile cesaret edemezdi buna.
Gerçekten de o gün Hz.Ömer Dâr-ı
Bekaya göçmüştü.
HÂDİM
Abdurrahman
bin Avf Hz. leri bir gün şunları
anlattı :
-Ömer’den acayip bir şey gördüm. Eğer hayatta olsaydı anlatmazdım ,
ama şimdi söyleyebilirim : Biliyorsunuz Ömer’in halifeliğinde her gece
onunla şehri dolaşırdık. Mahallenin birinde bir ev vardı , oraya
gelince :”Sen dur ve burada beni bekle!...” der, gider, bir müddet
sonra da dönerdi. Niçin gittiğini , kiminle görüştüğünü sormaya
cesaret edemezdim. Vefatından sonra bir gece o mahalleye giderek o eve vardım.
İhtiyar bir kadın vardı. Kendi kendine konuşuyordu :
-Ömer’e ne oldu da gelmedi acep?...
Kapıyı tıklattım ,
-İzin var mı valide , gelebilir miyim ?... dedim.
Yaşlı kadın :
-Buyur evladım , gel , dedi.
-Ey valide Allah sana ömür versin , Hz.Ömer bu dünyadan göçtü ,
dedim. Kadın çığlığı bastı , kendinden geçti. Ayılınca ellerini
kaldırarak
-Yâ Rabbi!... bana yardımda bulunan Ömer’i affet. O’nu cennet ve
cemalinle mükafatlandır, diyerek dua etmeye başladı.
Kadına sordum .
-Ömer sana ne gibi bir yardımda bulunuyordu?...
-Bütün temizlik işlerimi yapar , yemeklerimi pişirirdi , dedi yaşlı
kadın.
-Ey valide!... Ben Ömer’in arkadaşıyım , o vefat ettiyse işlerini ben
yapayım, dedim.
-Ah evladım!... O’nun yerini kim tutabilir ki?...
Eğer O’nun dostu isen duan ile bana yardım et , dedi, şöyle
niyazda bulundu :
-Ey Rabbim!... Ey Aziz ve Celil olan Allah!... Ben hastalığımı Ömer’in
yardımı ile çekiyordum. Madem ki O gitti , benim de ruhumu al ve O’na
kavuştur!...
Allah
, kadının duasını kabul etti, kısa bir süre sonra O’da ebedi âleme
göçtü.
<Devam
Edecek>
Yansıtan:
Hamdi Canik
http://sufizmveinsan.com
29.01.2002
|