12.Bölüm


KÖRÜN TARLASI

Kör diye çağırırdı herkes, tek gözünün sakatlığı nedeniyle. İsmini hatırlayan bile yoktu.   Ne olduğuna bakmaz, bulduğu her işte çalışır, yeter ki iş olsun derdi!.. Para biriktirirdi devamlı. Yemek bile yemezdi adeta. Çöp sayılacak şeylerle karnını doyurur, para kazanmak ve kazandığını da harcamamak için her yola baş vururdu. Tek amacı vardı hayatta...  bir tarla sahibi olmak. Köyünden de o yüzden ayrılmıştı. Çobanlık , onun bunun tarafından aşağılanmak,  köy yerinde ki zor hayat şartları canına tak demiş, kararını vererek şehre gelmişti. Çalışacak, para biriktirecek, köye dönüp bir tarla alacak, o da diğer insanlar gibi işlediği toprağından bekleyecekti rızkını...insanlara minnet duymadan, boyun bükmeden. Hayali , umudunu hep uyanık tutuyor, hedefine her gün biraz daha yaklaşmanın heyecanıyla canla başla çalışıp didiniyordu.

Nihayet biriktirdiklerini yeterli görüp döndü köyüne. Araştırdı , parası ancak taşlıktaki bir tarlayı almaya yetiyordu. “Olsun!...” dedi, bin bir emekle biriktirdiği paracıkları sayıp aldı tarlayı. Aldı ama, tarla demeye bin şahit lazım. Her tarafı taşlarla ,  çalılarla dolu. Ekin değil ot bile bitmez.  Başladı çalışmaya. Önce taşları temizledi, yerli kayaları kırdı , attı. Çalıları söktü kökünden. Aylar sürdü, ama nihayet bitti.  Gübre taşıdı sırtında, tırnaklarıyla kazdı, işledi . Ve tohum ekti.  Zümrüt yeşili ekinler bitti. Geçti tarlanın başına , kollarını göğsünde bağladı, yaptığı işi beğenmenin verdiği gururla  :

-Sen de bana yakışırmışsın ey tarla!... sözleri dökülüverdi dudaklarından.

Tarla dile geldi dedi ki :

-Ey ahmak!... Biliyor musun?...Sen bana sahip olduğunu zanneden, tek gözü kör sekseninci insansın!...

HZ.ÂDEM’İN MİRASI

Fatih Sultan Mehmet maiyetiyle gezerken yanına sokulan dilenciye  bir altın verir. Dilenci parayı alınca :

-Aman Sultanım, der... Koskoca padişah, kardeşine bu kadar az para verir mi?..

-Nereden kardeş oluyoruz , deyince Sultan, dilenci şu cevabı vermiş :

-İkimiz de Hz. Âdem’in çocukları değil miyiz?... 

Bunun üzerine Sultan :

-Bu keşfini sakın başkalarına söyleme. Diğer kardeşlerimiz de pay isterlerse , sana zırnık bile düşmez, der.

AKLIN HÜKMÜ

Ebu Hanife birkaç kişi ile bir yere giderken, karşıdan üzerlerine doğru gelmekte olan hayvanı görür ve kenara çekilir. Yanındakiler neden kenara çekildiğini, hayvandan mı korktuğunu sorarlar. Şu cevabı verir :

-Onun boynuzları , benim ise aklım var!...

YOKUŞ

Ebû Derdâ Hazterleri,  yoksulluktan şikayet eden hanımına der ki :

-Sabret Hanım!... Öyle bir yokuş çıkıyoruz ki , bunu ancak yükü hafif olanlar başaracaklar!...

DEĞER Mİ?...

Sultan Mahmut , Said Efendi’nin tavsiyesi üzerine  ilk defa keçi boynuzu yedikten sonra :

-Bre Said, der ... Bir dirhem bal için bir çeki odun yenir mi?...

Said Efendi gülümseyerek :

-Sultanım, bir taht için koca devletin  yükü çekilir mi?... diye cevaplandırır.

<Devam Edecek>

Yansıtan: Hamdi Canik
http://sufizmveinsan.com
12.02.2002

 


Üst Ana sayfa e-mail