HELÂLDEN
HARAMA NASIL GİDİLİR ?
Hz.
Ali namaz kılmak için mescide
gittiğinde devesini bir gence emanet etmiş. Döndüğünde devesinin bir
yere bağlanmasına rağmen , yularının olmadığını fark eder. Yenisini
almak için de satıcıya gittiğinde , kaybolan yuların biraz önce bir
genç tarafından on dirhem gümüşe satıldığını öğrenir. Duruma
muttali olan satıcı da üzülür. Hz. Ali cebinden çıkardığı on
dirhem gümüşü satıcıya vererek eski yuları satın alır ve :
-O gence yazıklar olsun , der. Ben bu parayı deveme baktığı için zaten
o gence vermeye niyet etmiştim. Ama o acele etti ,
helâl rızkını harama çevirdi.
İTİRAZ
Gevezenin
biri konuşma sanatını öğrenmek için Sokrates’in okuluna kayıt olmak
ister. Fakat Sokrat , diğer okullara göre iki kat para ister. Adam itiraz
eder. Sokrat şöyle açıklar :
-Sana bir değil , iki şey öğreteceğim. Birincisi
konuşmayı , ikincisi de susmayı. Bu yüzden iki kat para
istiyorum.
KURUKAFA
PAZARI
Behlül
Dânâ hazretleri bir mezarlıkta bulduğu üç kuru kafayı zembiline koymuş
ve pazara getirip :
-Satıyorum !... diye bağırmaya başlamış.
Meraklıları başına toplanıp fiyatını sormuşlar.
-Birincisi parasız , ikincisi sudan
ucuz , ama üçüncüsünü hiç sormayın , ağırlığınca paradır ,
der.
Sebebini merak ettiklerinde de şöyle açıklamış :
-Bu gördüğünüz “taş kafa” dır demiş.
Nasihate bile yanaşmazdı. O yüzden beş para etmez. İkincisi ise “boş kafa” dır. Nasihat istemesine rağmen
onları tutmazdı. Üç-beş kuruş verenin elinde kalır . Üçüncüsü
ise “hoş kafa” dır , ki buna “kamil kafa” da diyebiliriz. Hem
ameli hem ihlası vardı. Hedefi ise Allah’a ermekti. O yüzden kurusu
bile altın değerindedir.
PINARDAN
KAYNAĞA
Bestekâr
Selâhattin Pınar , kendisi gibi bestekâr olan Saadettin Kaynak ile aralarındaki
fark sorulduğunda , şöyle mütevazi bir cevap verir :
-Soy adlarımıza bakıldığında anlaşılır efendim . O koskoca bir
kaynak , ben ise sadece bir pınarım!...
KİMİN
UĞRUNA VERİLMİŞ
Allah
dostlarından biri şöyle der:
-Mahşer günü bir tellâl şöyle bağıracaktır :
-İnsanların kendileri için harcananlar meydana çıksın!...
Altın ve gümüş paralar , arşın arşın çuhalar , kumaşlar , şallar
, elmaslar , inciler , pırlantalar ... ne kadar kıymetli eşya varsa
ortaya çıkacaktır.
İkinci bir tellâlda şöyle bağıracaktır :
-Allah yolunda harcananlar meydana çıksın !...
Bu defa eskitilen yırtık pırtık eşyalar , delik ve yamalı kunduralar
... ortaya çıkacak ve her kes şaşıracaktır.
TERBİYE
AYNI
Sâdi
Şirâzi’nin iki talebesi vardı. Dersler sonunda biri başarılı , diğeri
başarısız oldu. Başarısız talebenin babası :
-Niçin aynı terbiyeyi vermediniz , benim çocuğum başarısız oldu!...
dediğinde şe cevabı alır :
-Terbiye aynı , kabiliyetler farklı!...
KARŞI
KIYI
Necip
Fâzıl Kısakürek vapurla Kadıköy’e geçerken , yanına birisi yaklaşıp
:
-Peygamberlere ne lüzum vardı , biz kendi yolumuzu bulabilrdik , deyince
şu cevabı verir :
-Vapura
neden bindin ki?... Karşı kıyıya yüzerek geçsene.
<Devam
Edecek>
Yansıtan:
Hamdi Canik
http://sufizmveinsan.com
30.04.2002
|