TARTIŞILMAZ
ÜSTÜNLÜKLER
Tıp fakültesi öğrencilerinden,
bebeklere neden anne sütü verilmesi gerektiğini beş madde halinde özetlemesini
istemişler.
Öğrencilerden birisi şu cevabı vermiş:
“ Anne sütü, inek sütüne beş noktadan tercih edilir:
Tazedir,
Temizdir,
Kedilerin içme tehlikesi yoktur,
Gezmeye giderken götürülmesi kolaydır,
Küçük kaplar içinde taşındığı için çalkalanıp yağı ayrılmaz.
ELÇİ
Hz. Ömer devrinde Bizans’a elçi
olarak gönderilen Maaz, düşman karargâhına vardığında son derece süslü
bir çadıra alınmıştı. Çadırın her tarafı altın sırmalarla işlenmişti,
göz alıcı desenlerle kaplanmıştı. Rasulullah’ın bile hurma lifinden
yapılan bir yatakta yattığını ve yatağın sertliğinden ötürü mübarek
vücutlarında iz kaldığını bilen Maaz, bu şatafattan çok rahatsız
oldu. Üstünde oturması için ipekten bir halı gösterdiklerinde ise :
-Fakirlerin hakkını ve kanını sömürerek dokunmuş bir halıya
oturamam!... diyerek, o teklifi reddetti. Daha sonra da şunları söyledi:
-Eğer yere oturmak, sadece kölelere göre bir işse, biliniz ki Allah’ın
benden daha aciz bir kölesi yoktur.
Hayret içindeki Bizans komutanlarından biri sordu:
-Müslümanlar arasında sizden yükseği var mı?
Maaz şu cevabı verdi:
-Şeref olarak, bana Müslümanların en fenası olmamak yeter.
DÜŞMAN
DOSTLAR
Abraham Lincoln, düşmanları hakkında
çok yumuşak konuşurmuş. Dostları buna pek bir mânâ veremeyip
kendisine şöyle demişler:
-Düşmanlarınızı yok etmek gerekirken onlara böyle dostça yaklaşmanızı
anlamıyoruz!
Lincoln şöyle cevap vermiş:
Düşmanlarımızı dost etmekle onları yok etmiş olmuyor muyuz?
AYNI
CEVAP
Matematik hocası, bir öğrenciye
sorduğu soruya cevap alamayınca, arka sıralarda uyuklayan öğrenciye yönelmiş
ve masanın üzerine vurduğu cetvelle onu uyandırdıktan sonra:
-Aynı soruyu sana da soruyorum, demiş. Söyle bakayım, ne cevap
vereceksin?
Çocuk, kendini toparlayıp şunları söylemiş:
-Aynı cevabı veriyorum, efendim...
ÇİLEK
MECLİSİ
Sadrazam Mithat ve Rüştü Paşalar,
bir ziyafet için Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa’nın yalısına çağrılmışlar.
Kâmil Paşa, yemekten sonra getirilen çileği dalgınlıkla şeker yerine
tuza banarak yediğinde, bozuntuya vermeden “ Aman ne leziz oldu
“ demiş. Şirvanizade Rüştü Paşa da, bunun iyi bir şey olduğunu
sanarak onu taklit etmiş ve o da işi pişkinliğe vurup aynı sözü söylemiş.
Yemekte bulunan Minas Efendi, bunun üzerine yanındaki Mithat Paşa’nın
kulağına eğilerek:
-Çileklere yaptıkları önemli değil, demiş. Ama maalesef, millete de
aynı şeyi yapıyorlar.
GÖK
GÜRLEYİNCE
Sokrates (469-399), geçimsizliği
dillere destan bir kadınla evlenmişti. Bir gün öğrencileriyle konuşmaktayken,
karısı devamlı olarak lafa karışıp onu rahatsız etti. Sokrat bu
duruma aldırmayınca da, büsbütün sinirlenerek bir kova suyu
Sokrates’in başından aşağıya döktü.
Sokrat yine sakindi. Öğrencilerine dönerek:
-Arkadaşlar!.. dedi. Biliyorsunuz ki ne zaman gök gürlerse, sonunda yağmur
yağar.
Yansıtan:
Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
http://gulizk.com
12.08.2003
|