53.Bölüm


BAŞA NİYE GEÇTİ?

Hz. Ömer, Suriye seyahatinden dönerken, çölün ortasında tek bir çadır gördü. Atını o istikamete sürüp çadırın yanına geldi. Çadırda, kim olduğu, çölde tek başına ne yaptığı ve nasıl yaşadığı meçhul olan ihtiyar bir kadın vardı.
Allah Resûlü’nün büyük dostu ve Halifesi, selam verdikten sonra kadına sordu:
-Halife Ömer’i nasıl tanırsın?
Kadın:
-Ondan memnun değilim!... dedi. Bütün halifeliği boyunca bana yardım etmedi.
Hz. Ömer gülümseyerek:
-İyi ama Ömer ne yapsın? Diye sordu. Sen herkesten uzak bir yerde, üstelik de çölün ortasında yaşarken, Ömer seni nasıl bulsun?
Kadın, şu cevabı verdi:
-Beni bulamayacak olduktan sonra, devletin başına neden geçti ki?

KAHVE ÂDETİ

Evinde sık sık ziyafet veren Münihli bir asilzade, bu ziyafetlere çağırmadığı şair Heine’yi bir gün her nasılsa kahve içmeye davet etmiş.
Heine ise:
-Maalesef gelemeyeceğim, diye haber göndermiş. Çünkü kahveyi, yemek yediğim yerde içmek âdetimdir.

SAÇINIZ NEDEN AĞARDI?

Üsküdar kadılarından Molla Hüsameddin Efendi, yaşlılığı hiç sevmez ve bu konudaki soruları farklı bir şekilde geçiştirirmiş. Bir gün, ihtiyarlığını ispatlamak için kendisine soru soran kişilere şu cevapları vermiş:
-Efendim, saçlarınız neden ağardı?
-Nezleden
-Beliniz neden iki büklüm oldu?
-Gezmeden.
-Dizleriniz neden titriyor?
-Çizmeden.
-Peki, dişleriniz niçin dökülmüş?
-Yiyip içmeden

TATLI DİL

Sadrazam Keçecizade Fuat Paşa’ya gelen saray erkanı yakın bir arkadaşı ile aralarında ne gibi bir fark olduğunu sorarlar.
Fuat Paşa:
-Her ikimiz de birer muhallebiciye benzeriz, diye konuşmaya başlamış. Ama o, yaptığı muhallebiyi satamaz. Ben ise, muhallebi yapmasam da satarım.
Açıklama yapmasını istemişler. Paşa devam etmiş:
-Çünkü o, sokağa çıkıp korkunç bir sesle “muhallebiii !...” diye bağırınca, çocuklar umacı görmüş gibi kaçarlar. Ben ise yumuşak bir sesle: “ Küçük hanımlarım!... Nefis muhallebilerim var “ dediğimde, çocuklar bir oyuncakçı gibi başıma üşüşürler, kadınlar da pencereden seslenip tablamda ne varsa satın alırlar. Yapmak başka şeydir, satmak başka şey.

BURAYA GELENLER

Bir ziyafet sırasında Hasırcızade Muhammed Ağa’ya bir salkım üzüm uzatan Sadrazam Fuad Paşa:
-Ağa, demiş. Bizim İstanbul’da buna “Çavuş Üzümü “ derler. Sizin Antep’te de böyle üzüm bulunur mu?
Hasırcızade:
-Elbette Paşam, demiş. Hem öyle üzümler vardır ki, İstanbul’a gelseler müşir (paşa) olurlar.

Yansıtan: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul-27.08.2003
http://gulizk.com


Üst Ana sayfa e-mail