ŞÖHRET
VE ALKIŞ
Yavuz
Sultan Selim, Mısır Seferi’nden büyük bir zaferle dönerken, çoluk çocuk,
genç ihtiyar binlerce insan, onu şehre girerken karşılamak için toplanmıştı.
Ama Padişah, gece olmadan şehre girmek istemiyordu. Ordudaki herkes merak
içinde olmasına rağmen, bunun sebebini sorma cesareti gösteremiyordu.
Sonunda, büyük âlimlerden İbni Kemal, padişahın yanına çıkarak bu işin
hikmetini sorduğunda, Yavuz:
-Efendi, sen bizi halâ tanıyamadın mı? Diye gürledi. Biz şan, şöhret
ve alkış toplamak için değil, Allah rızasını kazanmak için savaşırız.
AKIL
VE EVLİLİK
Yazar
J. Swift, genç bir delikanlı olan oğlunu evlendirmek isteyince, arkadaşları
-Henüz pek erken değil mi? Diye sormuşlar. Hele biraz akıllansın...
Swift hemen atılarak:
-Aman!... demiş. Sakın akıllanmasın. Yoksa evlenmekten vazgeçebilir.
EN
ZOR DİL
Yedi
sekiz lisan bilen bir bilgeye:
-Üstad!.. diye sormuşlar. Gerçek bir uzman olarak bütün dillerin özelliğini
biliyorsunuz. Söyler misiniz acaba, en anlaşılmaz dil hangisidir?
Bilge zât, hiç düşünmeden cevap vermiş:
-Kadınların dili.
OKUMA
BİLMENİN FAYDASI
Basın
kokteylinde konuşan yazarlardan biri:
-Dört yaşındaki oğlum, son yazdığım eserin orijinalini ateşe atıp
yaktı, üstelik de başka örneği yoktu diye şikâyet edince, diğer bir
yazar:
-Maşallah yâ!.. demiş. Demek ki oğlunuz, bu yaşta okuma öğrenmiş?
BİLMEZ
Mİ?
Şair
Eşref, Sadrazamlık ta yapmış olan bir dostunu İzmir’de Vali bulunduğu
sıralarda ziyarete gider. Bekleme salonunda otururken, Vali’ nin yüksek
sesle: “Bu millet eşektir!..” dediğini duyar. Bu sözü bütün
bir millete hakaret kabul eden ve canı sıkılan Eşref, hemen aşağıdaki
dörtlüğü yazar ve odacıya verip Vali Bey’ e iletmesini rica eder ve
oradan ayrılır:
Ehl-i mansıbdan birisi millete eşek derse,
Red olunmaz sözü amma, bu söz elbet can sıkar.
Millete eşek diyen eşek herif bilmez mi ki,
Sadrazamlar da, valiler de bu milletten çıkar.
HABRİNİZ
OLSUN
İbnül
Emin Mahmud Kemal İnal, bir Ramazan gününde evinde iftar vermiş. Top
patlar patlamaz sofraya oturup yemeklerini yemiş ve arkasından da çaylarını
içmişler. Tam namaza kalkacakları sırada, İbnü’l-Emin bir bakmış
ki misafirler tek tek gidiyor. Hemen tebessümle seslenmiş arkalarından:
-Haberiniz olsun!.. Bir daha ki sefere namaz, yemekten öncedir.
SELÂM
DUR!..
Ahmet
Vefik Paşa, görev yerine önceleri korumasız gider gelirmiş. Daha
sonradan ise koruma polisleri arasında gidip gelmeye başlamış. Ancak
korumasız olarak gittiğinde kendine hiç aldırış etmeyenler, bu defa
selama durur olmuşlar.
Vefik Paşa, böyle bir durumda koruma polislerine döner ve:
-Siz de onlara selâm verin!.. dermiş. Biliyorsunuz onlar beni değil, sizi
selâmlıyorlar.
Yansıtan: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul-09.09.2003
http://gulizk.com
|