MİLLETLERİN ULULARI
Malazgirt meydan muharebesinde Bizans imparatoru,
Alparslan’a (26 Ağustos 1071) mağlup ve esir olmuş getiriliyordu. Bu sırada,
orada bulunan bir hoca imparatora yumruk salladı. Bunu gören Alparslan
hiddetle sordu.
-Bu iyi bir hareket değildir, niçin yaptın?
Hoca:
-Temsil ettiği inancı küçümsediğimi göstermek için yaptım, diye cevap verdi.
Bunun üzerine Alparslan yüksek sesle:
-Hangi dinden olursa olsun, milletlerin uluları mağlup ve esir de olsalar ,
onlara hakaret değil merhamet gerektir.
NE HAYIR, NE ŞER
Sahabiler döneminde garip bir kuş sesi işiten birisi:
-Hayırdır inşaallah, diyerek endişe duyunca, İbn-i Mesud Hazretleri bazı
hayvanların veya onların bağırmalarının uğursuzluğuna dair inancı kökünden
yıkan şu cevabı vermiştir:
-Ne hayırdır ne de şer, bir kuş öttü o kadar.
AKIL VERMEK KOLAY
Bir güreş müsabakasında, taraftarlar alta düşen Dobrucalı Rüstem Pehlivana
yardım etmek için “ayağını al, ayağını” diye seslenince, Rüstem
Pehlivan üstündeki rakibini göstererek:
-Elimden gelse canını alacağım , ama adam fırsat vermiyor ki , diye cevap
vermiş.
SABUN
Şiirleri kadar midesine de itina eden Ahmed Hâşim, bir lokantada yemek
yedikten sonra lokanta sahibini çağırmış ve:
-Lokantanızın üstün temizliğini tebrik ederim , demiş.
Lokanta sahibi:
-Teşekkür ederim beyefendi, diye kasılmış. Bunu nereden anladınız?
Ahmed Hâşim cevap vermiş:
-Bütün yemekler sabun kokuyordu da....
SADAKA
Fransız yazar George Sand, karşısına çıkan bir dilenci kadına sadaka
verdiğinde, bunu çok az bulan kadın:
-Bu kadarcık parayı ne yapayım , diye atılmış.
George Sand, gayet sakin bir şekilde cevap vermiş:
-Saklayınız efendim!... Rastlayacağınız ilk dilenciye sadaka verirsiniz.
HAKLI MÜŞTERİ
Ercüment Ekrem Bey lokantaya gider bir çorba ister. Garson çorbayı masaya
koyduğunda;
-Ben bu çorbayı yiyemem der , der.
Garson başka bir çorba getirince, yine aynı cevabı alır. Bunun üzerine
lokanta sahibi masaya yaklaşır ve:
-Efendim, çorbalarımız mükemmel olduğu halde içemeyeceğinizi söylemişsiniz,
neden acaba?
Ercüment bey cevap verir:
-Kaşığım yok da ondan.
YOL ŞAKASI
Hoca Aziz Efendi, bir bayram günü eşeği ile Ayazpaşa yokuşundan yukarı
çıkıyormuş. Yolda Enderunlu Halid’e rastlamış. Elindeki kamçısı ile eşeğe
Halid’i göstererek:
-Öp ağabeyinin elini, demiş.
Halid, eşeğe dönerek:
-Öpme canım öpme, demiş. Aziz ol.