60.Bölüm


MİLLETLERİN ULULARI

Malazgirt meydan muharebesinde Bizans imparatoru, Alparslan’a (26 Ağustos 1071) mağlup ve esir olmuş getiriliyordu. Bu sırada, orada bulunan bir hoca imparatora yumruk salladı. Bunu gören Alparslan hiddetle sordu.
-Bu iyi bir hareket değildir, niçin yaptın?
Hoca:
-Temsil ettiği inancı küçümsediğimi göstermek için yaptım, diye cevap verdi.
Bunun üzerine Alparslan yüksek sesle:
-Hangi dinden olursa olsun, milletlerin uluları mağlup ve esir de olsalar , onlara hakaret değil merhamet gerektir.

NE HAYIR, NE ŞER

Sahabiler döneminde garip bir kuş sesi işiten birisi:
-Hayırdır inşaallah, diyerek endişe duyunca, İbn-i Mesud Hazretleri bazı hayvanların veya onların bağırmalarının uğursuzluğuna dair inancı kökünden yıkan şu cevabı vermiştir:
-Ne hayırdır ne de şer, bir kuş öttü o kadar.

AKIL VERMEK KOLAY

Bir güreş müsabakasında, taraftarlar alta düşen Dobrucalı Rüstem Pehlivana yardım etmek için “ayağını al, ayağını” diye seslenince, Rüstem Pehlivan üstündeki rakibini göstererek:
-Elimden gelse canını alacağım , ama adam fırsat vermiyor ki , diye cevap vermiş.

SABUN

Şiirleri kadar midesine de itina eden Ahmed Hâşim, bir lokantada yemek yedikten sonra lokanta sahibini çağırmış ve:
-Lokantanızın üstün temizliğini tebrik ederim , demiş.
Lokanta sahibi:
-Teşekkür ederim beyefendi, diye kasılmış. Bunu nereden anladınız?
Ahmed Hâşim cevap vermiş:
-Bütün yemekler sabun kokuyordu da....

SADAKA

Fransız yazar George Sand, karşısına çıkan bir dilenci kadına sadaka verdiğinde, bunu çok az bulan kadın:
-Bu kadarcık parayı ne yapayım , diye atılmış.
George Sand, gayet sakin bir şekilde cevap vermiş:
-Saklayınız efendim!... Rastlayacağınız ilk dilenciye sadaka verirsiniz.

HAKLI MÜŞTERİ

Ercüment Ekrem Bey lokantaya gider bir çorba ister. Garson çorbayı masaya koyduğunda;
-Ben bu çorbayı yiyemem der , der.
Garson başka bir çorba getirince, yine aynı cevabı alır. Bunun üzerine lokanta sahibi masaya yaklaşır ve:
-Efendim, çorbalarımız mükemmel olduğu halde içemeyeceğinizi söylemişsiniz, neden acaba?
Ercüment bey cevap verir:
-Kaşığım yok da ondan.

YOL ŞAKASI

Hoca Aziz Efendi, bir bayram günü eşeği ile Ayazpaşa yokuşundan yukarı çıkıyormuş. Yolda Enderunlu Halid’e rastlamış. Elindeki kamçısı ile eşeğe Halid’i göstererek:
-Öp ağabeyinin elini, demiş.
Halid, eşeğe dönerek:
-Öpme canım öpme, demiş. Aziz ol.

Yansıtan: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul-14.10.2003
http://gulizk.com


Üst Ana sayfa e-mail