KİLİT
Neyzen Tevfik bir arkadaşına :
-Anahtarı kilide soktum, çevirdim çevirdim, bir türlü açılmadım deyince,
arkadaşı anahtarın yanlış olduğunu söylemiş.
Kafası her zaman dumanlı olan Tevfik:
-Suç anahtarda değilmiş, diye gülümsemiş. Anahtarı başka bir evin kilidine
sokmuşum.
MİLYARDER
İLANI!
Köpeğini kaybeden milyarder Carnegie,
vilâyetin tek gazetesi olan Morning Herald’a gider ve şu ilânı verir:
“Bili isminde bir foks köpeği kaybolmuştur. Bulana bin dolar ödül
verilecektir.”
Eve döndüğü zaman ilânın noksan olduğunu
düşünen milyarder, ilâna “arka ayaklarında siyah lekeleri vardır”ı
ilâve ettirmek için gazeteye döner. Fakat büroda kimseyi bulamaz. Kapıcıya:
-Biraz evvel içerisi adamla dolu idi, der. Nereye gitti bunlar?
Kapıcı:
-Pek bilemiyorum efendim, der. Ama müdür dahil, Bili adındaki bir köpeği
arıyorlardı.
EN BÜYÜK
ÂCİZLİK
Halid Bin Süfvan’a :
-İnsanların en âcizi kimdir , diye sormuşlar.
Şu cevabı vermiş:
-İnsanların en âcizi, dost aramayandır. Ondan da âcizi, bulduğu dostu
kaybedendir.
NİYE UYUMUYOR?
Edirne de ki sarayın karşısında bulunan
medresenin bir odasında, bütün gece boyunca ışık yanardı. Fatih İstanbul’u
almaya karar verdiği günlerde, o ışığı gördü. Ve Sadrazam Çandarlı Halil
Paşa’ya, bunun kime ait olduğunu sordu.
Sadrazam:
-Orada genç bir talebe vardır sultanım!... dedi. Geceleri hiç uyumaz.
Fatih, elinde olmadan:
-Allah, Allah! dedi. Geceleri uyumadığına göre, bu genç de benim gibi her an
İstanbul’un fethini mi düşünüyor?
ÜCRETİN
ESASLARI
Bir öğretmen, evinde yaptırdığı tamir
işlerinin ücretini vermekte gecikmiş ve tesisatçıya:
-Yaptığınız işin sonucunu görmek için bir süre bekleyeceğim, demişti.
Tesisatçı Rahim Usta’nın cevabı mânidardı:
-Sayın hocam, sizin ücretinizi de bu esaslara göre verselerdi, acaba hâliniz
nice olurdu?
DÖRT KELİME
Fransa Kralı IV. Henri’nin komutanı Crillon,
bir ara zor durumda kalıp, krala şu dilekçeyi yazmış:
-Derdim üç kelimeden ibarettir haşmetmeab :
Para yahut izin.
Kral da şöyle cevap vermiş:
-Cevabım dört kelimeden ibarettir Crillon: Ne
o, ne bu!
HİCİV
Refii Cevat Ulunay, Süleyman Nazif’e:
-Şair Eşref ile Nef’i arasında nasıl bir fark görüyorsunuz , diye sorar.
Nazif :
-Eşref, elbette Nef’i’den çok büyüktür, demiş ve sebebini şöyle açıklamış:
-Çünkü, Nef’i’nin yüz beyitte göklere çıkardığını, Eşref bir beyitte yerin
dibine batırır.