9.Bölüm


Söyle ey nefis
Şam yakınlarında Mûte'de hicretin 8. yılında on bin kişilik İslam Ordusu ile yüz bin kişilik Haçlı Ordusu karşı karşıya geldiler. Savaş başlamıştı ve şiddetli bir şekilde devam ediyordu.

Abdullah bin Revâha  yaralıydı , arkadaşı Cafer'in  şehid edildiğini öğrenince bulunduğu yerden ayağa kalktı, atına bindi ve tekrar çarpışmaya başladı. Dışarıdaki düşmanların yanı sıra içindeki düşmanla da aynı anda savaş ediyordu. İçindeki düşman bir ara ona:

"Dön geri... Dünyayı sen mi düzelteceksin? Bak arkadaşların öldüğü gibi az sonra sen de öleceksin. Oysa Medine'de seni ömür boyu mutlu edecek hurma bahçelerin var. Bununla birlikte seni bekleyen bir ailen var. Sana hizmet eden kölelerin var..."

Abdullah bin Revâha , içindeki düşmanı şöyle diyerek mağlup etti:
"Eşini mi düşünüyorsun : O zaman bil ki; ben onu boşadım. Artık onu düşünemezsin. Köleler mi :Haberin olsun ben onların hepsini azad ettim.
Medine'de bulunan bağ ve hurmalıklara gelince,  hepsini Resûl-ü Ekrem' e hediye ettim. Söyle ey nefis, başka diyeceğin bir şey kaldı mı?"

Gerisini anlayın artık
Halid bin Velid'den Rasûlullah Efendimizi anlatmasını istemişler. Bu hususta o mükemmel komutan şöyle söylemiş:

-Ben bu konuda son derece acizim!...

Soruyu soranlar ısrar edince de şöyle demiş:

-Gönderilen gönderenin şânına lâyık olur. O’nu gönderen Allah olduğuna göre gerisini anlayın artık.

Neden ölümü sevmiyoruz?
Emevi halifesi Süleyman bin Abdülmelik, İslâm büyüklerinden olan Ebû
Hazim'e:

-Biz neden ölümü sevmiyoruz?.. diye sormuş.

Ebû Hazim, şöyle cevap vermiş:

-Çünkü siz bütün yatırımınızı bu dünyaya yapıp, ahiretinizi harap ettiniz. İnsan elbette yatırım yaptığı bir yerden , harap ettiği bir yere gitmek istemez!...

En beceriksiz insan
Halid bin Safvan'a:

-En aciz,  en beceriksiz insan kimdir?.. diye sormuşlar. O da şu cevabı vermiş:

-En âciz, en beceriksiz insan; dost aramayandır. Ondan daha acizi,daha beceriksizi ise bulduğu dostu kaybedendir.

Develerimi kalbime bağlamam ki
Biri İmam-ı Azam'a gelerek:

-Ya İmam, ben namazlarımı huşu içerisinde kılamıyorum. Namazda iken develerimi otlatıyor, onlarla ilgileniyorum. Oysa benden daha zenginsiniz. Peki siz ibadet zevkine nasıl erişiyor, ibadetlerinizi huşu içerinde nasıl yapıyorsunuz diye sormuş.

İmam-ı Azam Ebu Hanife şöyle cevap vermişler:

-Ben develerimi kalbime bağlamam ki, ahıra bağlarım!...

Sonunu kendi hazırlıyor
İmam-ı Azam'ın torunu dedesine ait hatırları naklederken şöyle çok enteresan bir hadiseyi de anlatıyor:

"Edepsiz bir Rafızi olan komşumuzun iki tane katırı vardı. Bu katırlardan birine Ömer,  diğerine de Ebu Bekir, ismini takmıştı. Katırların yanına varınca, “Ömer şöyle yap, Ebu Bekir böyle dur “... şeklinde konuşur, sıkıştığı zaman da tevilli sözlerle kendini kurtarırdı... Bunları duyunca biz son derece üzülürdük, dedem ise:

-Siz bu adama karışmayın, bu sonunu kendisi hazırlıyor... der, böylelikle hem kendini, hem de bizleri sakinleştirirdi. Bir sabah erkenden haber geldi:

"Rafiziyi katırı teperek öldürmüş!..."

Dedem bu haberi alınca hemen:

-Gidin bakın, onu Ömer adını taktığı katır öldürmüştür, dedi.

Biz de gidip baktık gerçekten Ömer ismini verdiği katır öldürmüştü onu. Bu haberi de dedeme ulaştırınca  şöyle dedi:

-Ömer'le uğraşılmaz, onun, mukabelesi peşin ve sert olur!...

Kim haklı

Eski devirde bir paşa, dostlarından biriyle satranç oynamakta, diğer misafirleri de onları heyecanla seyretmekteydi. Bir ara hamle hakkında itilaf doğunca , paşa misafirlerine sorar:

-Yahu!... Oyun seyrediyorsunuz, kim haklı , kim haksız söyleyiniz ... der.

Misafirler paşanın haksız olduğunu söylemeye cesaret edemediğinden sükût ederler. Tam o sırada odaya zurafadan ( zurafa= Zarif,nazik,nüktedan , hoş konuşmayı beceren , zeki kimse) bir zat girer.

-Paşam , siz haksızsınız!... der.

-Peki ama , der paşa , siz henüz geldiniz. Bir şey görmediniz. Mes’elenin ne olduğunu da bilmiyorsunuz. Bu karara nasıl vardınız. (İsterseniz cevabı okumadan, bu kanıya nasıl vardığını düşününüz...)

Adam hiç düşünmeden cevap verir:

-Paşam eğer siz haklı olsaydınız, bu kadar insan sualiniz karşısında susmazdı!...

<Devam Edecek>

Yansıtan: Hamdi Canik
http://sufizmveinsan.com
22
.01.2002

 


Üst Ana sayfa e-mail