Bazı
şeylerin değişmesi gerektiği gerçeği hayat ve olaylar
içersinde öylesine yüzümüze çarpılıyor ki… Kaçacak bir yer
olmadığının da idrakındayız. Bu durumda tek şey kalıyor
yapacak,gerçekçi bir biçimde öz eleştiri/muhasebe yapmak ve
bir yerden işe koyulmak.
Eflatun der ki : Alem bir yay , hadiseler oklar misali ,
insan hedef , oku atan ise Allah , kaç nereye kaçabilirsen.
Benim
dikkatimi çeken,sizi de ilgilendireceğini düşündüğüm bir
gözlemimi dile getirmek istiyorum. Büyük alışveriş
merkezlerine, yeni kurulmuş benzin istasyonlarına veya Mc
Donaldslara, Burger Kinglere ..vs ( örnekler çok olduğu için
daha fazla uzatmayacağım ) yolunuz düşmüştür. Bu mekanların
tuvaletleri ile ilgileniyoruz ve görüyoruz ki, son derece
düzgün , tertipli , şık , kullanışlı , asıl ilgilendiğim
yönü ise tertemiz , çünkü “temizlik “ esası üzerine
yapılandırılmış.
Buralarda fazlaca zaman geçirmiyor ve yüzümüzü daha başka
bir tarafa çeviriyoruz. Memleketin en güzel şehrini
seçiyoruz (bendenize göre dünyanın ) . İstanbul’da herhangi
birini ele aldığımız , son derece kıymetli , muazzam tarihi
değeri olanlarından tutun da şehrin herhangi bir semtinde
bulunan bir camiye uğruyor ve bu ibadethanelerin
tuvaletlerine bir göz atıyoruz. İçimiz acıyor,kendimizden
utanıyoruz.Çağın gerisinde bir görüntü, kaçıncı yüzyıldan
kaldığı belli olmayan,son derece ilginç , su kabı , tas,
ibrik ve her biri diğerinden daha pislik içinde nesneler.
Genellikle deterjansız lavaboları,varsa bile hijyen özelliği
olmayan , ucuz/adi temizlik gayesiyle oralara iliştirilmiş
garip maddeler/sulandırılmış sıvı sabunlar ,yani daha
uzatamayacağım , bir rezalet , bir rezalet.
Bu ne
yaman çelişki.Bu ne ilginç tezahür.Nerelerini,nasıl yanlış
anladık biz İslam’ın.O İslam’ı ki , ona olan imanın
şartlarından başta geleni temizlik. Evet ramazan ayı geliyor
ve şu yazıyı bol ışıklar içinde okuyacağız. “Temizlik ,
imandan gelir”
İşin bir
başka ve daha önemli yanı ise düşünsel/itikadî sahada da
İslam’ı , Hz. Muhammed’i böylesine yanlış anlamış olma
tehlikesiyle yüz yüze olmamız. En azından yaşamımız en
güzel örnek Hz. Muhammed aleyhisselam ve onun tebliğ ettiği
din ile örtüşmüyor ne yazık ki..Görüyoruz , durum
ortada.
Samimiyiz , inanıyoruz , seviyoruz. Ama aynı samimiyetle
O’nun bize nasıl bir dini ulaştırdığını bu dinin asıl
kaynakları olan Kur’an-ı Kerim ve kitabın da açıklayıcısı
olan hadislerden araştırıp öğrenme gereğini duymuyoruz.
Temizlik imandan gelir diyoruz , ama temiz olamıyoruz.
Müslüman toplumlara, “İslam adıyla Hazreti Muhammed
aleyhisselamınbildirdiği ORİJİN DİN ANLAYIŞI “ anlatılmadığı
sürece , bugünkü toplumsal (ve zihinsel ) kargaşaların asla
son bulmayacağı
görüşüne katılmamak mümkün değil.
Müslümanım diyen bir kişinin , bu sınırlı dünya hayatında
yine bu dünyasını ve ahiretini mamur edebilmesinin tek
yolunun Hz. Muhammed’i anlamak ve bunu yaşamında
uygulayabilmek olduğu gerçeği ortada iken , artık kesinlikle
bilmeliyiz ki ; yanlışa devam ile doğrunun elde edilmesi
asla mümkün değildir.
Netice
itibariyle şu ortak görüşte uzlaşma ihtiyacı ortadadır :
Bugünkü
yanlışların altında, hep,
yanlış yorumların,
gerçek “DİN”
olarak insanlara kabul ettirilmesi yatmaktadır!. Bu yanlış
düzeltilmedikçe, “DİN”
konusunun gerçekleri aydınlar tarafından medya aracılığıyla
topluma yansıtılmadıkça, “Müslüman”ların
çilesi son bulmaz!.
Sorunun çözümü,
kendi doğru bildiğini zorla başkalarına kabul ettirmekte
değil; elbirliği ile eldeki bilgileri temelden sorgulamaya
alıp,
temel
gerçeklerden başlayarak, “DİN” anlayışımızı yeniden bina
etmekte yatmaktadır!.
Bunda da iş, yaşadığımız dünyanın aydınlarına düşmektedir!.