“İlk baştaki ayetler sonra gelen ayetlere anahtar olur ve sonraki ayetlerde baştaki ayetleri açıklamaktadır” dedik. Bu istikamette Rahman suresini ve ismini incelersek:

İlgili surede, Rahman ismini açıklayan kavramlar görünmektedir.

1- İlim, burada öğretme, vaaz, bildirme, beyan bulunmaktadır.

2- Kudret, burada kuvvet, yani güç ve de “yapabilirlik” bulunmaktadır.

3- Denge, burada hesap ve adalet bulunmaktadır.

4- Rahmet, burada Üretim, geliştirme, genişletme, verme ve bakım bulunmaktadır.

Bunlar, hamel el arş olarak bildirilen dört melek ilede ifade edilmiştir. Bunlar; üretici, yaratıcı yani “dişil” melekler değil, ancak Rahmanın KULlandığı ve Rahmanın bazı isimlerini zikreden, bizzat yaşayan onun faaliyetlerini yerine getiren kavramlardır. Melekut boyutunda bunlar melekler olarak isimlendirilir. Bu kavramlar, asılları olan ceberut (esma) boyutunda kendi mevcudiyetleri ile (zat’en) zikrini yaptıkları isimlerin kendisidir.

Rahman ismindeki özellikleri toplarsak; çok ve sürekli Üreten (inşa), Yapan (halk), Yaratan (fatır), dengeleyen (adl), yetiştiren (rab), öğreten, geliştiren (inkişaf ettiren-Kaşif), genişleten (rafi), veren (atuf), gerçeği bildiren, beyan eden, (hakkul mubin) gönderen ve beyan ettiren anlamlarını cami, sayısız NİMETLER üreten (Rahmet) sahibidir.

Musanın medyen ehli yanında yetiştirilmesi, (bak. kasas suresi) kuran kelimelerinin hassas mizana tabi tutulup Çok ince hesaplarla dengelenmiş ve yerlerine yerleştirilmiş olmasını da anlatır.

Medyen ile mizan arasında anlam ve açıklama bağlantısı bulunuyor. Ehli medyen Şuaybtır hassas ve şaşmaz mizanı, adaletle dengeyi dosdoğru yerinde tutmayı temsil eder.

Rahmanın Kur’anı öğretmesi, kainatı yaratmasıdır. Kainat, Kuranın Aslıdır. Bir önemli ve Cami Meyvesi ve neticesi insandır.

Kitabın aslı, ahirettir ki bu, kitabın muhkem kısmıdır. Dünya hayatı ve varlığı, bu kitabın benzeri, yani müteşabihi olan bir misali, muvakkat, geçici bir gölgesi ve göstergesi olan SERABıdır. Bu benzeri ve gölgeyi esas alan, yolun sonuna vardığında hayal kırıklığı ve büyük hüsrana uğrar. Sonunda karşısında ancak gerçeği bulur. Varlık ve Hayat kitabının gerçeği, aslı ve muhkemi ise, cennet mevcudiyeti ve hayatıdır.

Kitabın Aslı, Allahın indinde ve indinden olan ilimdir. Bu haliyle yani ilim olarak Allahın indinde, kadim hıfzındadır. Orada bu kainat yoktur, hiç olmadı ve olmayacaktır. Orada zaman ve mekanda bulunmaz. Yalnız O ve kendini bilen ezeli ilmi vardır. Bu iki kitap, Kur’an ve kainat, bir kadim ilim ve kelamı kadimdir. Bu kitabın aslı onun indinde ilim olarak ezeli ve ebedidir.

Rahman, ancak kendisine Minnet duyulacak ve Hamd edilecek gerçektir. İnkar edilemez tüm Nimetleri yaratan ve veren Rabbimizdir. (Rabbinizin hangi NİMETLERİNİ yalanlarsınız)

Hakikati bir serap yaşantısı olan dünya hayatı içinde bir gerçeği çok iyi gördük ve bildikki; yok, var olmaz. var, yok olmaz. Bu konu, burada iken şahit olduğumuz çok büyük bir gerçektir. Biz kendimize ait olarak var değiliz biz kendimize isnad edilirsek gölgeyiz bu yönümüzle gerçek bir varlık değiliz. Ancak Rahmandan gelen ve ona ait olan yönümüzle aslımızı yani gerçek varlığımızı bulabiliriz

Burada şahit olduğumuz en önemli gerçek, Mutlak Varlığa şahid olmaklığımızdır. Bizi gerçek hayata taşıyabilecek olan bu şehadetimizdir.

Mutlak ne demektir? Herşeyden bağımsız, yalnız kendisi (som), ve hiçbir şeye muhtaç olmayan, fakat herşey ona bağlı ve ona ihtiyacı olan demektir. Kurandaki tam karşılığı SAMED tir. O, Mutlak ve zıttı veya dengi olmayan BİR dir. Daha değişik ifade ile O, samed Birdir. Samed kelimesi kuranda tek geçer. Sıfırdan (yokluktan sonra meydana getirilen artı ve eksi birler, Asıl bir değil, İLKlerdir. Bu ilkler ve Herşey çift olarak yaratılmıştır.

Mutlak bir, (EHAD) HAD’SİZ, HUDUD’SUZ tek, bir demektir. O, tek Sonsuzdur. Kainatı çepeçevre her yönden, içten ve dıştan kuşatan, Mutlak ve Sonsuz (samed ve ehad) “Var olmaktır” (vücud sıfatı).

(Rahman Arş üzerine istiva etti) ARŞ, Rahmanın etki, yetki, (yetkinlik) ve hükümranlık alanı olan UZAY dır.

Yedi kat sema, iç içe yedi kat büyüklüklerdir. yedi kat yer, iç içe yedi kat küçüklüklerdir.

İki kitabın biri makro kitap olan kainattır. Kainat büyük kur’andır. Rahmanın yaşayan kitabıdır. Diğeri, büyük kitaptan alınıp özetlenip kelimelere verilmiş ve satırlanmış olan Kur’andır. Allahtan başka hiç kimse, O iki kitabın benzerini getiremez.

Kasas suresi:49. “De ki: Eğer doğru sözlüler iseniz, Allah katından bu ikisinden daha doğru bir kitap getirin de ben ona uyayım.”

Bu alemin, gerçek alemi şehadete bakan yönü bu şahitliğimizin ardındadır. Şehadeti esas alan ve ona göre hazırlanan kişi, gerçeği ve doğruyu bulmuştur. Şehid olmuştur.

Öyleyse, Asıl Kitap ve meyvesi olan insanın aslı, Allahın İlmi’dir, ilminde’dir, ilminden’dir. Yoktan var olmadı, ancak Mutlak Var olanın ilminden ve kelamından geldi. Bu yüzden ve bu yönden onun aslı, Allahın ilmi ve kelamı olarak kadimdir ve ezeldedir.

Kıdemi asla geçmiş olarak düşünmemelidir. Onda kıdem, “el an” (şu an) dır. Onda geçmiş veya gelecek kavramları olmaz. Onda Kıdem ve Beka vardır her anda ve şu andadır. Allahın kendini bilen, yaşayan ilmi – ruhu, bizim aslımızdır. Bizim aslımız, kendini (ondan) bilen ve yaşayan ilim olan Ruhumuzdur.

Zikir kelimesini onun ahlakı gibi ahlaklanmak, onun yaptığı gibi yapıp yaşayarak, onu örnek almak olarak anlarsak ve Rahman ismini kendimize zikredilecek bir isim ve örnek alırsak;

son derece ve devamlı Üretici, Alim, Adil, dengeli, kuvvetli, kabiliyetli, öğretici, paylaşıcı ve rahmet sahibi, çevrenin ve içinde yaşayanların dengesini koruyucu, üreten bir kişi olmamız gerektiği anlaşılmaktadır.

Turisina
http://afyuksel.com

20.04.2001

 


Üst Ana sayfa e-mail