“Ey
kalpleri çeviren (Allah), kalbimi dinin üzere sabit kıl” (5/209)
“Rabb’imiz,
bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme...” (Âl-i
İmran, 8) (5/210)
“De
ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi
sevsin ve günahlarınızı bağışlasın...” ( Âl-i İmran, 41)
(5/210)
“Allah’ım!
Nebîn Muhammed’in Sana sığınmış olduğu şeylerin şerrinden
Sana sığınırım. Sığınak Sen’sin. Dileklere ulaşmayı ancak
Sen sağlarsın. Kuvvet ve kudret ancak Allah’ın yardımı
iledir.” (5/211)
“Kişinin
Müslüman kardeşi için, onun arkasından yaptığı dua kesin
olarak kabul edilir. Mü’min kardeşi için dua edenin yanı başında
bir melek bulunur ve ( yapılan duaya ) ‘Amin, aynısını sana
da’ der.” (5/214)
“Kendiniz,
çocuklarınız ve mallarınız hakkında beddua etmeyiniz. Çünkü
Allah’ın her dileği kabul edeceği bir vakte rastlayabilirsiniz. O
zaman da beddualarınız kabul edilir.”
(5/216)
“Kulun,
Rabb’inin rahmetine yakın olduğu durum, secde halidir. Orada iken
çok dua ediniz.” (5/216)
“Yeryüzünde
hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah’tan herhangi bir şey istemiş
olsun da Allah ona istediğini vermesin, ya da isteğine denk bir kötülükten
kendisini kurtarmasın. Ancak günahla veya akrabalık ilişkilerini
kesmekle ilgili dua olursa bu hariçtir.” Ashaptan birisi “ O
halde çok isteyiniz” dedi. Resulullah da; ‘Allah’ın lütfu
istediğinizden daha çoktur.’ buyurdu.” (5/218)
“Allah’ın
dostları için korku ve hüzün söz konusu değildir. Bunlar iman
edip, haramlardan sakınan kimselerdir. Gerek dünya hayatı boyunca,
gerekse ahirette onlara müjde vardır. Allah’ın sözlerini kimse
değiştiremez. İşte büyük başarı budur.” (Yunus, 62-64)
(5/221)
“Bir
kimse bir şeye yemin eder de, başkasını ondan daha hayırlı görürse,
o hayırlı gördüğünü yapsın. Yemininden dolayı da kefaret
versin.” (5/225)
“Mazlumun
bedduasından sakının, muhakkak onunla Allah arasında perde
yoktur.” (5/228)
“Biriniz
diğerini gıybet etmesin. Sizden biri ölü kardeşinin etini yemek
ister mi? Elbette bundan ikrah edersiniz. O halde Allah’tan
korkunuz. Allah tövbeleri kabul eder, çok esirger.”(Hacurat, 12)
(5/237)
“Yâ
Resulullah (s.a) en faziletli Müslüman kimdir?” diye sordum. O da
şöyle buyurdu: “Müslümanların,
elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir.”
(5/238)
“Kim
çeneleri arası ile bacakları arası hakkında bana garanti verirse,
ben de ona cennet hakkında garanti veririm.” (5/239)
“
Gıybet nedir bilir misiniz?” Sahabeler: “Allah ve Resûlü daha
iyi bilir.” diye cevap verdiler. Resulullah da “Gıybet; Müslüman
kardeşinin hoşuna gitmeyeceği bir sözle onu anmandır.” buyurdu.
“Eğer söylediğim şey o kardeşimde varsa ne buyurursunuz?”
diye soruldu. O da şöyle cevap verdi: “Söylediğin şey, kardeşinde
varsa gıybet etmiş olursun, eğer onun hakkında asılsız bir iddia
ileri sürmüşsen o zaman ona iftira etmiş olursun.” (5/247)
“Ayetlerimiz
hakkında yersiz münakaşaya dalanları gördüğün zaman, onlar başka
söze girişinceye kadar kendilerinden ayrıl. Eğer şeytan sana
unutturursa bu konudaki ilahî emri hatırladıktan sonra artık o
zalim kavim ile beraber oturma.” (En’am, 68) (5/252)
Ebu
Süfyan’ın hanımı Hind
Resulullah’a (s.a)
gelerek: “Kocam cimridir, benim ve çocuklarımın ihtiyaçlarını
karşılamak için bir şey vermiyor, onun haberi olmadan aldıklarımla
geçiniyoruz” dedi. Resulullah (s.a) da “Normal olarak sana ve çocuklarına yetecek kadarını
al” buyurdu. (5/260)
“Ayıp
araştıran, koğuculukla söz gezdiren kimseye itaat etme.”(Nûn,
11) (5/261)
“Koğucu
cennete giremez.” (5/262)
<devam
edecek>
İstanbul
- 08.04.2003
http://gulizk.com
|