23. Bölüm


“Ey kalpleri çeviren (Allah), kalbimi dinin üzere sabit kıl”  (5/209)

“Rabb’imiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme...” (Âl-i İmran, 8) (5/210)

“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın...” ( Âl-i İmran, 41)  (5/210)

“Allah’ım! Nebîn Muhammed’in Sana sığınmış olduğu şeylerin şerrinden Sana sığınırım. Sığınak Sen’sin. Dileklere ulaşmayı ancak Sen sağlarsın. Kuvvet ve kudret ancak Allah’ın yardımı iledir.” (5/211)

“Kişinin Müslüman kardeşi için, onun arkasından yaptığı dua kesin olarak kabul edilir. Mü’min kardeşi için dua edenin yanı başında bir melek bulunur ve ( yapılan duaya ) ‘Amin, aynısını sana da’ der.”  (5/214)

“Kendiniz, çocuklarınız ve mallarınız hakkında beddua etmeyiniz. Çünkü Allah’ın her dileği kabul edeceği bir vakte rastlayabilirsiniz. O zaman da beddualarınız kabul edilir.”  (5/216)

“Kulun, Rabb’inin rahmetine yakın olduğu durum, secde halidir. Orada iken çok dua ediniz.” (5/216)

“Yeryüzünde hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah’tan herhangi bir şey istemiş olsun da Allah ona istediğini vermesin, ya da isteğine denk bir kötülükten kendisini kurtarmasın. Ancak günahla veya akrabalık ilişkilerini kesmekle ilgili dua olursa bu hariçtir.” Ashaptan birisi “ O halde çok isteyiniz” dedi. Resulullah da; ‘Allah’ın lütfu istediğinizden daha çoktur.’ buyurdu.” (5/218)

“Allah’ın dostları için korku ve hüzün söz konusu değildir. Bunlar iman edip, haramlardan sakınan kimselerdir. Gerek dünya hayatı boyunca, gerekse ahirette onlara müjde vardır. Allah’ın sözlerini kimse değiştiremez. İşte büyük başarı budur.” (Yunus, 62-64) (5/221)

“Bir kimse bir şeye yemin eder de, başkasını ondan daha hayırlı görürse, o hayırlı gördüğünü yapsın. Yemininden dolayı da kefaret versin.” (5/225)

“Mazlumun bedduasından sakının, muhakkak onunla Allah arasında perde yoktur.” (5/228)

“Biriniz diğerini gıybet etmesin. Sizden biri ölü kardeşinin etini yemek ister mi? Elbette bundan ikrah edersiniz. O halde Allah’tan korkunuz. Allah tövbeleri kabul eder, çok esirger.”(Hacurat, 12) (5/237)

“Yâ Resulullah (s.a) en faziletli Müslüman kimdir?” diye sordum. O da şöyle buyurdu:  “Müslümanların, elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir.”  (5/238)

“Kim çeneleri arası ile bacakları arası hakkında bana garanti verirse, ben de ona cennet hakkında garanti veririm.” (5/239)

“ Gıybet nedir bilir misiniz?” Sahabeler: “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” diye cevap verdiler. Resulullah da “Gıybet; Müslüman kardeşinin hoşuna gitmeyeceği bir sözle onu anmandır.” buyurdu. “Eğer söylediğim şey o kardeşimde varsa ne buyurursunuz?” diye soruldu. O da şöyle cevap verdi: “Söylediğin şey, kardeşinde varsa gıybet etmiş olursun, eğer onun hakkında asılsız bir iddia ileri sürmüşsen o zaman ona iftira etmiş olursun.” (5/247)

“Ayetlerimiz hakkında yersiz münakaşaya dalanları gördüğün zaman, onlar başka söze girişinceye kadar kendilerinden ayrıl. Eğer şeytan sana unutturursa bu konudaki ilahî emri hatırladıktan sonra artık o zalim kavim ile beraber oturma.” (En’am, 68) (5/252)

Ebu Süfyan’ın hanımı  Hind Resulullah’a  (s.a) gelerek: “Kocam cimridir, benim ve çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılamak için bir şey vermiyor, onun haberi olmadan aldıklarımla geçiniyoruz” dedi. Resulullah  (s.a) da “Normal olarak sana ve çocuklarına yetecek kadarını al” buyurdu. (5/260)

“Ayıp araştıran, koğuculukla söz gezdiren kimseye itaat etme.”(Nûn, 11) (5/261)

“Koğucu cennete giremez.”  (5/262)

<devam edecek>

İstanbul - 08.04.2003
 http://gulizk.com


Üst Ana sayfa e-mail