Bir
yerde vebayı işitirseniz, oraya yönelmeyiniz. Vebanın çıktığı
yerde bulunuyorsanız, oradan kaçarak, çıkmayınız. (6/149)
İpek
ve atlas elbise giymeyiniz. Altın ve gümüş kaplardakini içmeyiniz
ve bunlarda ki yiyecekleri yemeyiniz. (6/160)
Akıl
baliğ olduktan sonra yetimlik yoktur. Bütün bir gün geceye kadar
susmak da yoktur. (6/165)
Oruçlunun
susması tespih, uykusu ibadet, duası müstehaptır . (6/167-168)
Allah
Teâlâ kıskanır. Allah’ın kıskançlığı, kişinin Allah’ın
haram kıldığı şeyleri yapmasına karşı olmasıdır. (6/176)
Şüphesiz
deccal çıkar. Beraberinde su ve ateş vardır. İnsanların su diye
gördükleri aslında yakan ateştir. Ateş diye gördükleri aslında
soğuk, tatlı sudur. Sizden kim ona yetişirse ateşi gördüğü
yere dalsın. Çünkü o, tatlı, hoş bir sudur. (6/188)
Hiçbir
diyar yoktur ki, deccal oraya ayak basmasın. Ancak Mekke ve
Medine’de hiçbir yolu boş bırakmadan melekler orayı saf halinde
beklerler. Melekler onu men edince deccal kumlu çorak bir yere iner
de Medine’de üç defa sarsılır. Cenabı Hak oradan her kâfir ve
münafığı çıkarır. (6/192)
Âdem’in
yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar deccaldan daha büyük bir
fitne yoktur. (6/194)
Üç
şey vardır, onlar çıktığı zaman, önceden îman etmemişse îmanları
ona fayda vermez; deccal, dabbet’ül-arz, güneşin batıdan doğması.
(6/200)
Nefsim
yed’i kudretinde (kudret elinde) olan Allah’a yemin olsun ki bir
adam kabir yanından geçerken, kabir üzerine yuvarlanıp da, din bakımından
değil, birbirini takip eden dünyevî belâ ve musibetler sebebiyle;
“ Keşke bu kabirde yatanın yerinde olsaydım...” diye temenni
etmedikçe kıyamet kopmaz. (6/202)
Fırat
nehrinin suyu kesilip (yerine); altın bir dağ meydana çıkmadıkça
kıyamet kopmaz. Bu hazine üzerinde savaş vuku bulur. Her yüzden
doksan dokuzu ölür. (Savaşa katılanlardan) her kişi yalnız ben
kurtulacağım, diye ümitlenir. (6/203)
İnsanlar
üzerine bir zaman gelecek, insan altından sadaka vermek için dolaşır
da o sadakayı kendisinden alacak fakir bulamaz. Yine bir erkek görülür
ki, kırk kadın ona tabi olur. Erkeklerin azlığından, kadınların
çokluğundan dolayı, bu kırk kadın bir erkeğe sığınır.
(6/205)
Birer
birer salih insanlar giderler (ölürler) de (dünyada) arpa ve hurma
artıkları gibi, halkın döküntüleri kalır. Allah (c.c) onlara kıymet
vermez. (6/208)
Allah
Teâlâ bir kavme azap indirdiği zaman, azap o kavmin içinde bulunan
(iyi, kötü) kimselere isabet eder. Sonra amellerine göre
diriltilirler. (6/210)
Mü’min
bir (yılan) deliğinden iki defa ısırılmaz. (6/214)
Dinî
ve dünyevî işler, ehliyetsiz adamlara verildiği zaman kıyameti
bekle!.. (6/218)
<devam
edecek>
İstanbul
- 20.05.2003
http://gulizk.com
|