Türkiye için yeni bir milatAnahatlarıyla 2010
* Temmuz sonundan başlayarak güvenliği, milli hassasiyetleri ve içişlerini
ilgilendiren konular en önemli gündem maddeleri olacak. İç işleri ve ülkede
huzur, barış ve denge yıl boyunca en önemli konular.
*Genel olarak halk milli konularda çok hassas ve Mayıs-Ağustos arasında daha
tedirgin
*Yaz aylarından itibaren seçim atmosferine girilebilir, Ekim, Kasım bu yönde
dikkat çekici aylar.
*Sınırdaş komşularla ilişkileri ilgilendiren konular yıl boyunca süreklilik
gösteriyor. Ağustos, Eylül geçişinde daha fazla öne çıkıyor.
*20 Mart – 20 Nisan arasında Türkiye dünya gündeminde daha fazla dikkat çekecek.
*Gerek iç, gerekse dış politikada liderlik eden, cesaret gösteren ve risk alan
eğilimler vurgulanıyor.
*Ekonomi 20 Nisan’dan sonra daha iyi işaretler verebilir ancak kırılganlık devam
ediyor.
*Turizmden ve topraktan gelen gelirlerde artış olabilir. Ancak terör konusu
turizmi zorlayabilir.
Yeni bir dönem başlıyor..
2009 yılı öngörümleri için Dikkat türbülansa giriyoruz başlığını
koymuştum. Açıkça söylemek gerekirse, türbülanstan henüz çıkmış değiliz ve yeni
yıl gelirken nasıl bir başlık koymalı diye düşünürken,iki başlık arasında seçim
yapmak durumunda kaldım. Evet bunlardan birisi yukarıda gördüğünüz gibi, Türkiye
için yeni bir milat. İkincisi ise biraz daha şiddetli, Fırtına’nın gözüne doğru.
Açıkçası yukarıdaki başlık diğerine göre daha az ürkütücü ven ben de her yıl
ülkemizle ilgili öngürümler yazarken, büyük daralmalar ve iç sıkıntıları
yaşamıyor değilim. Ancak 2010’unu diğerlerinden ayıran bir başka ve çok önemli
yönü var o da 2003’ten bu yana Uranüs’ün Balık burcundaki yolculuğunun bitecek
olması. Daha önce yaptığım bir çalışmada, Uranüs’ün su elementi burçlardan
transit geçişlerinde (1948-1955, Çok partili hayata geçiş, Demokrat Parti
dönemi, 1974-1981, Kıbrıs harekatı, Şiddet yılları ve 80 İhtilali, en son
2003-2010) Türkiye’nin ne kadar dalgalandığını, adeta bir topaç gibi
yalpaladığını görmüştüm. Nitekim, ülkemiz de su elementinden Akrep burcundan ve
astrolojik haritasında aşırı bir su elementi vurgusu var. Doğal olarak Uranüs ne
zaman su elementi burçlardan geçse bir o, bir bu yana savruluyor. Belki de güzel
haber işte bu savrulma döneminin sonuna gelmiş olmamız. Akılda tutmamız gereken
öncelikli tema işte bu. Ancak Uranüs’ün Koç burcuna ilerlemesi yani ülkemizin
yönetimi anlatan 10. eve girecek olması başlı başına ayrı bir konu. Zira Uranüs
yenileyen, reforme eden ve aniden meydana gelen olayları açıklar. Ülkemizin
yükselen burcu Yengeç olduğu için Koç 10. evde yer almaktadır. Tepe noktası MC
Balık’ta olmakla birlikte, dışardan görülen, algılanan Türkiye imajı Koç’un
savaşkan, mücadeleci, kendini ispat etmek isteyen yönlerini açıkça ortaya
koymaktadır. 10. Ev aynı zamanda hükümeti, liderleri, yönetsel konuları da
açıklar. Bu bakımdan önümüzdeki kısa vadede yeni bir lider teması, ya da
liderlikte daha sert ve ani söylemlerle karşılaşabiliriz.
Dış ilişkilerde dönüşüm
Kuşkusuz bu önemli transite eşlik eden diğer görünümler de söz konusu.
Hatırlayacağınız gibi, 2008’den bu yana Pluton’un Oğlak burcuna, ülkemizin dış
ilişkileri, diplomasi ve açık düşmanlıkları gösteren 7. evine girmesi ile
birlikte, dış ilişkilerde daha fazla kas yapacağımızı söylemiştim. Nitekim öyle
de oldu. Türkiye bu dönemde dış politikada, komşuları ile ilişkilerde daha
stratejik ve mücadeleci bir tavır izlemeye başladı. Oğlak zorunlu gerçeklerle ve
çıkarları yönetmekle yakından ilgili bir burç olduğu için, Pluton’un Oğlak
burcuna girişi, dış politikada önemli manevraları, dönüşümleri de gündeme
getirdi. Bu dönemde hem eksen kaymasını konuşuyor, hem de Ortadoğu’da, Irak ve
İran’la, doğumuzda Ermenistan ve Azerbaycan’la yeni bir denge oturtmaya
çalşıyoruz. Ancak Pluton yoran, değiştiren ve güç mücadelesini, gizli ya da açık
manüpülasyonu ancak aynı zamanda gücü daha bilinçli kullanmayı zorunlu olarak
öğreten bir gezegendir. Hem kendimizi zorlayan bir değişim içerisinde görüyoruz,
hem de kendi gücümüzü test ediyor, kas yapmaya çalışıyoruz. Nihayetinde, 2024’e
kadar bu süreçte, pek çok taş yerinden oynayacaktır. Pluton’un zaman içerisinde
alçalan burç derecesine yaklaşması ile birlikte, karşıtlıklar, düşmanlıklarla
yüzleşme kaçınılmaz bir durum haline gelecektir. Bu geçiş tam olarak 2012
yılında tamamlanmakta birlikte, (2014’te ise Pluton Pluton karşıtlığı var) halen
etki alanına girmiş bulunmaktayız. Kuşkusuz yükselen burcun (Yükselen burç halkı
ve halkı bir arada tutan kimliği anlatır) tam karşısından geçen Pluton (doğum
haritasında ise yine yükselen burçta, Yengeç’te yer alıyor) halkı endişelndiren,
ulusal kimliği zorlayan unsurları açıkça ortaya koyuyor. Bir bakıma Pluton bu
durumla açıkça yüzleşme ve bir çözüm, yeni bir denge bulma zorunluluğunu
bastırıyor, bastıracak. Pluton’un kendi konumunun da karşısından geçecek olması
bu gelişmelerin, yeni bir kimlik yaratma durumunun en önemli gündem
maddelerinden biri olduğunu ve bu sürecin 2014 dahil olmak üzere önümüzdeki
yıllara damgasını vuracağını anlatmakta. Korkmamalı, dönüşümü sağlayacak
adımları, geleceğe yönelik bir temel atacak şekilde yeniden ele almalıyız.
Ülkemizin kuruluş haritasında yer alan bu durum, tarihsel bir mirasa işaret
ettiği için ve Pluton travma yaratan bir gezegen olduğu için, aslında bu yara
ile daha fazla yüzleşmemiz ve toplumsal yapımızı güçlendirmeliyiz. Dönüşüme
direnmek, özellikle Pluton’un geri dönüşü olmayan, adeta evrim geçirten
değişiminini bloke etmek bizi çok daha zor durumlara sokabilir. Bu dönüşümü
dışsal ellere bırakmak yerine kendimiz gerçekleştirebilmeli ve böylece mümkün
olduğu kadar kontrol edebilmeliyiz. Düşman yaratmak yerine, bu durumu aşarak,
kendimizi daha güçlü kılabilmeliyiz. Kuşkusuz kollektif temalar bireysel
çerçevedeki gibi kolaylıkla yönlendirilemez, kollektif durumlar, ülkelerin,
toplumların hareketleri daha bilinçsiz ve dolayısıyla kontrolsüz olduğu için,
çok daha yazgısal özellikler de gösterir. Bu anlamıyla bireysel etki alanını
aşan bir seviyede olduğumuz için, bu değişimi sağlayabilecek kişileri yine tarih
kendisi seçecektir. Çoğu zaman tarih tarihi yaratan kişileri de kendisi seçer.
Sanki bu kişinin harekete geçirdiği şey gibi gözükür ancak aslında birey tarihe
vesile olur.
Yurtta barış için çaba
Ülkemizin önündeki konuları kısa vadede, önümüzdeki 2,5 yıllık dönemde
çok yakından etkileyecek diğer bir transit ise Satürn’ün ülkemizin haritasında
vatanı, iç işlerini, toprağı ve güvenlik konularını anlatan 4. Eve/Terazi
burcuna geçişi olacaktır. Zaten şu anda içinde bulunduğumuz sıkışıklar, zorunlu
olarak yapılması gereken, ertelenmesi hiç de mümkün olmayan koşullar Terazi
burcundaki Satürn’ün Oğlak burcundaki Pluton ile (yukarıda değindiğimiz konular)
kare açı içerisinde olması ile daha da şiddetli hale gelmiştir. Satürn’ün Terazi
burcundaki transiti 2012 Ekim ayına kadar sürecektir ve bu süreçte daha kısa
vadede 2010 Ocak ve Ağustos aylarında çok daha belirgin hale gelecektir. Bu
nedenle bu dönemlerde PKK terör örgütünü için alan konular, demokratik açılıma
konu olan gelişmeler ülke gündemini fazlasıyla meşgul edecektir. Bu dönemlerde
ve özellikle yaz aylarında bu konuların zorlayıcı baskısı altında kalabiliriz.
2012 Ekim’ine kadar Terazi burcunda kalacak olan Satürn dengeyi ve adaletin
gerekli olduğunu anlatıyor. İç işlerinde uyum, barış ve huzur ancak tarafların,
karşıtlık yaşayanların bilinçli çabaları ve diplomasisi sayesinde
gerçekleşebilir. Satürn Terazi burcunda yüceldiği için, eğer böyle bir denge
aranır ve çaba gösterilirse, adalet ve hukukun düzgün biçimde
gerçekleşebileceğini vaadetmekte ancak bunun için çaba sarfedilmesi de
gerekiyor, eğer denge, huzur ve uyum doğrultusunda sorumluluk alınmazsa, bu
dönemde yurtiçindeki huzurun ve denge arayışının tam tersine sürekli olarak
zedelendiğini görebiliriz. Bu zorlu sürecin en fazla yoğunlaştığı dönemler 2010
Aralık başı, 2011 Mart ve nihayetinde 2011 Eylül başı olacaktır. 2011 Ekim’inden
sonra eğer hala bu süreçte, uyum ve barış sağlanamamışsa, bu kez adaletin
sağlayabileceği faydalar ve bu yönde uyum ve denge motivasyonu iyice azalabilir.
Öncü patlaması ne getiriyor ?
2010 Yaz aylarında gökyüzünde çok sık görülmeyen bir astrolojik görünüm
ortaya çıkmakta. Biz buna “Öncü Patlaması” adını verdik. Uzun zamandır, değişken
nitelikteki burçlarda ilerleyen büyük gezegenler artık öncü burçlara doğru
ilerlemekteler. 28 Mayıs’ta Uranüs de Koç burcuna ilerleyecek ve tam yaz
ortasında, Temmuz’un son günlerinde, hatta Mars’ın da Terazi burcuna geçmesiyle,
gökyüzünde, öncü burçlarda bir T-kare açı kalıbı şekillenecek. Bu açı Terazi
burcundaki Mars ve Satürn’ün, Koç burcundaki Jüpiter ve Uranüs’le karşıtlığı ve
tam bunların ortasında Oğlak burcundaki Pluton ile kare açı yapmasından
oluşmakta. Hiç kuşkusuz Pluton’un bu süreçt payı çok büyük ve şekillendirici
olacak. Bu açı kalıbı ülkemizin haritasında da en kritik sayılan alanlara, yani
köşe evlere düşüyor olacak.
Bu dinamik T-kare kalıbında, yukarıda söz ettiğimiz gibi Satürn iç işlerini,
yuvayı, vatanı ve toprağı anlatan 4. Eve, Jüpiter ve Uranüs, Koç’ta, yönetsel
konuları ve hükümeti ilgilendiren konuları anlatan 10. Evde, Pluton ise Oğlak’ta
yine değindiğimiz gibi dış politikayı, anlaşma ya da çatışmaları anlatan 7. Evde
yer almakta. Savaş gezegeni Mars’ın da bu alana geri dönmesi ile birlikte,
(Ülkemizin doğum haritasında da Mars yine Terazi burcunda, bu alandadır) aslında
çok büyük bir enerji harekete geçirilmiş olmakta. Terazi burcunda Mars ve Satürn
birleşimi yurtiçinde güven ve uyumun zorlanacağını, iç işlerinin çok
gerilebileceğini ve şiddet içerebileceğini anlatırken, askeri önlemler ve
girişimler (Koç, Jüpiter/Uranüs) öne çıkabilir. Bu dönemde, Temmuz sonunda ülke
gündeminin çok hararetli olabileceği anlaşılmakta. Barışı korumak için yoğun bir
hareketlilik söz konusu. Nitekim bu dönemin hemen öncesinde, 11 Temmuz’da
gerçekleşecek olan Tam Güneş tutulması (Saros sayısı 12 Güney, 19 derece Yengeç
burcunda)haritasında Mars tutulma derecesi ile partil açıda kalmakta ve
karşıtlıkları anlatan 7. Evde yer almakta. Güney ay düğümü çevresinde
gerçekleşen tutulmalar her zaman daha yıpratıcı ve travma getiricidir. Yengeç
ülkemizin yükselen burcudur ve aileyi, birliği, vatanı ve güvenlik konuları,
milli değerleri yakından ilgilendirir. Bu burçta gerçekleşen bir tutulma yaz
aylarında iç işlerimizin çok çok hassas dengeler üzerinde ilerleyeceğini
göstermekte. Dikkatli olalım.
Okulumuzun onursal başkanı olan Bernadette Brady, bu tutulmanın karakterinin
Jüpiter=Yeniay/Mars, Neptün=Yeniay/Satürn bağlantılarından dolayı uzun vadeli
kronik hale gelmiş sorunların çözülmesi açısından başarılı görüyor. Her durumda,
Mars ve Satürn bağlantısı ilk aşamada koşulların çok daha zorlanacağını ve
kötüye gidebileceğini, ancak ardından bir rahatlama yaşanabileceğini
göstermekte. Kuşkusuz bu dönem ülkemizin güvenliği, iç işleri ve bütünlüğü
açısından kritik koşullar getiriyor.
Halkın huzursuzluğu
Benzer biçimde, ilk bahar ve yaz aylarında, Balık burcunun son
derecelerinde ilerleyen Uranüs, Mayıs – Ağustos aralığında, kısaca aynı dönemde,
ülkemizin haritasında, İkizler burcunun son derecesinde yer alan Ay’a kare açı
yapıyor olacak. Ay halkın, halkın genel durumunu, psikolojisini anlatan
gezegendir. Uranüs ise kopartan, geren, özgürleştiren ancak kare açı içerisinde
büyük gerginlikler ve duygusal stresler yaratan karakterde olayların hallkın
psikolojisini, sağlığını çok yakından zorlayabileceğini göstermekte. Bu bakımdan
gerek Mayıs ayının son günleri, gerekse daha da yorucu bir biçimde, Ağustos
ortası iç işlerinde, halka ait konularda dikkatle izlenmeli ve halk içinde
oluşan tepkilere özen gösterilmeli. Uranüs uyanış ve gerçekleri görmekle de
ilgili bir gezegendir. Bu dönemde halk içerisinde bulunduğu koşulları daha hızlı
görebilir ve tepkisel davranabilir.
İlginç bir şekilde, bu yıl Pluton’un ülkemiz haritasında Akrep burcundaki
Güneş’le olan uyumlu açısı aslında son derece yoğun değişikliklerin ve
dönüşümlerin gündemde olacağını gösteriyor. Güneş bir ülkenin haritasında
yönetici kişileri, devleti ve ilgili kurumları simgeler. Bu yönüyle
bakıldığında, devlete ilişkin bir yenilenmeden, dönüşümden söz edebiliriz. Bu
belki de yasalarla ilgili konularda, devletin düzeniyle ilgili alanlarda değişim
ihtiyacını ortaya koymaktadır. Kuşkusuz Pluton yorucu bir güçtür ve zorlayarak
değiştirir, ancak açının uyumlu olması ne kadar ağır etkili de olsa, bu yönde
bir ihtiyacın varolduğunu da simgelemekte.
2009/2010 haritasında 12. evde Balık burcunda kalan Ay, halkın daha pasif,
çaresiz ve sessiz durumda olduğunu anlatıyor. Yine ilginç olan, 2010/2011
haritasında Ay, bu kez daha güçlü olduğu Yengeç burcunda ancak yine etkisiz ve
kontrolsüz kaldığı 12. Evde görülmekte ! Bu yıl Balık’taki Ay halkın arayış
içinde olduğunu, kendini rahat ifade edemediğini (su burçları, sağır burçlar)
etki altında kalmaya açık bir durumda olduğunu açıklamakta. 12. Ev aynı zamanda
halkın sağlıkla ilgili konular ( örneğin domuz gribi gibi) ya da çalışma
koşullarına ait problemler, işsizlik gibi konular karşısında kısıtlanmışlığını
ifade etmekte. Güneş’le uyumlu bir açı olmasına karşın, bu açının 8. Evden
geliyor olması, aslında olumlu olmaktan çok yıpratıcı durumlara muhatap olduğunu
göstermekte.
Yönetimi ilgilendiren konular
Çok fazla dikkat çekici ve geleceği şekillendirici yönde etki edecek
bir transit, bu yıl 28 Mayıs’ta Uranüs’ün Koç burcuna ilerlemesi olacak. Bu
transitle Uranüs aynı zamanda ülkemizin 10. Evine, yönetimi ve hükümeti
ilgilendiren konuların alanına girmiş olacak. Bu önemli transit Türkiye
tarihinde 2. Kez gerçekleşecek. Bundan önce 1927 yılında gerçekleşmişti ve o
yıl da Jüpiter’le beraber yine yanyana bulunuyor. Bu dönem pek çok devrimin
yapıldığı yıllardır. Tekke ve Zaviyelerin kapatılması, Harf devrimi, Türk
vatandaşlığının kabulü bu döneme rastlamıştır. Astroloji’de Jüpiter ve Uranüs
ilerleme, özgürleşme ve devrimlerle birlikt anılır. Bu iki gezegenin yanyana
gelmesi toplumsal heyecan yaratan koşullara işaret eder. 2010’da Jüpiter ve
Uranüs önce Koç burcunda, ülkemizin 10. evinde, daha sonra ise yeniden iki kez
Balık burcunda yani 9. evinde gerçekleşecek. 10. Evdeki birleşimi çok önemsemek
gerekiyor. 8 Haziran’daki birleşimin yönetsel konulara
büyük heyecan ve ilerleme getirmesi mümkün. Bu aynı zamanda taze bir başlangıç
anlamına da gelmekte. Koç askeri konularla da ilgili bir burçtur ve aynı dönemde
yukarıda sözünü ettiğimiz, haritanın dip noktalarında seyreden Satürn’ünde yer
alıyor olması, Temmuz sonunda Öncü Patlaması adını verdiğimiz durumla
sonuçlanmakta. Bu bakımdan, bu dönemde zaten çok yorucu ve zorlayıcı olabilecek
iç işlerinin karşısında bu sıkıntıyı savuşturmaya yönelik girişimler, hareketler
ve daha fazla cesaret gösterisi niteliği taşıyabilecek gelişmeler de yer
almakta. Uranüs’ün Koç burcuna girmesi ile birlikte, yönetimi ilgilendiren
konularda yepyeni adımlar olabileceği gibi, ülkemizin kendini gösterdiği
alanlarda da (askeri konular dahil) artan bir cesaret ve sabırsızlık duygusu
gündeme gelebilir. Bu transit 7 yıla yayılan yeni bir dönemin de işaretçisi
olarak görülmeli. Ülkemizin doğum haritasında tepe noktası ile birleşen Uranüs,
cumhuriyetin kurulması ile hayata geçen ilerlemeleri anlatmakta. Bu dönemin
benzer bir ruh ile yenilenme ve heyecan getireceğini söyleyebiliriz.
Yılın ilk yarısında kendisinden daha fazla söz ettirecek diğer bir görünüm,
Mars’ın Aslan burcunda uzun bir süre kalıyor olacak. 20 Aralık’tan bu yana geri
giden Mars ancak 10 Mart’ta düzelecek ancak gölgesi ve etkileri Başak burcuna
geçeceği 7 Haziran’a kadar sürecek. Mars’ın bu transiti özellikle ekonomik
alanda, TL’nin değerinde ve bütçe açıklarını ilgilendiren konularda oldukça
stresli bir dönemde olabileceğimizi, finansal konularda yeni önlemlerin alınması
gerektiğini gösteriyor. Mars bu alandayken kontrolsüz harcama, artan borçlar ve
kamu açıklarını çok daha hızlı arttırabilecek gelişmeler yaşanabilir.
Ülkemizin ilerletilmiş haritasında Güneş 2007 Mayıs’ında Kova burcuna ve 8. Eve
yerleşmişti. Bu önemli değişimi geçtiğimiz yıllardaki değerlendirmelerimizde de
açıklamıştık. Kova daha fazla özgürlük, bireysel haklar ve reform anlamına
gelmekle birlikte, 8. Ev kriz yaratan bir alandır ve bu evdeki gezegenler
endişe, huzursuzluk ve korku getirir. Bu evin diğer adı endişeler ve korkular
evidir. Nitekim, Kova burcunun içselleştirilmesi ve getirdiği yenilikler,
muhafazakar ve kendini korumak isteyen Yükselen Yengeç tarafından sıkıntı ve
endişe ile karşılanmaktadır. Bu genel atmosfer uzun yıllar devam edecek bir
sürece işaret etmekte. Özellikle Kova burcundaki Güneş’in son bir yıldır, Akrep
burcundaki ilerletilmiş Satürn’le olan kare açısı bu konuları daha fazla
zorlamış, yıpratıcı engeller ve çakılma getiren durumlar yaratmıştı. Yine bu
ilerletime paralel olarak, ilerletilmiş Mars, hem ay düğümleri hem de Güneş/Ay
orta noktası ile kare açı içerisinde kalmaya devam ediyor ve bu açı azalarak da
olsa 2010’da da etkin görülmekte. Savaş gezegeni Mars’ın ilerletimler içinde
etkin kalması askeri konuları, ülke güvenliğini ilgilendiren gelişmeleri ve
terörü çok daha fazla gündemde tutmakta. Tüm bu süreçlere ek olarak,
ilerletilmiş tepe noktasının Uranüs’le olan karesi ve ardından 2011’de de
ilerltilmiş Uranüs’ün ilerletilmiş tepe noktası ile kare açı yapacak olması
önümüzdeki iki yıl boyunca, ani değişikliklerin, yönetimi ilgilendiren konularda
sürprizlerin ve gerginliklerin içinde ilerleyebileceğimizi göstermekte.
İlerletilmiş haritada Ay hala Aslan burcunda ve 2. Evde, ancak 2010
Mayıs’ından itibaren Başak burcuna ve 3. Eve ilerleyecek. Parasal değerleri,
birikimleri, kaynakları anlatan, kısaca ekonomik değerleri gösteren 2. Evdeki
halen bu alanda hassas bir dengenin ilerlemekte olduğunu, ekonomik gelişmelerin
dalgalanma göstereceğini anlatmakta. En azından 2010 Mayıs’ına kadar ekonomik
gündemin kırılgan ve değişken bir zemin üzerinde ilerlediğini söyleyebiliriz. Bu
alandaki Aslan burcu yeteri kadar gerçekçi ya da tasarrufa dayalı bir yaklaşım
içine giremediğimizi de anlatmakta. Üçüncül progreslerde de, Oğlak burcunda
ilerleyen Güneş her halükarda, 2012 başına kadar kısıtlayıcı koşulların , ciddi
ve sorumlu bir bakış açının benimsenmek durumunda olduğunu anlatmakta.
Düzgün harekete dönen Merkür
Bu yıl ilerletilmiş haritada gerçekleşen farklı bir görünüm ise, 22
yıldır geri harekette olan Merkür’ün ileri hareketine dönüyor olması. Bu
bakımdan, 2010 Temmuz ayı gerçekten pek çok yeni olayın gündeme geldiği
koşullara işaret etmekte. Merkür 1990 yılından bu yana Oğlak burcunda geri
gitmekte ve ancak şimdi düzgün harekete dönüyor. Sembolik olarak bunu gerek
diplomaside, gerekse ekonomi yönetiminde, planlamada, ayrıca eğitimi, medya ve
yayın organlarını içine alan konularda eski tutumların geri bırakılması olarak
yorumlayabiliriz. Genel olarak ekonomik çıkarların ve stratejilerin ortaya
konmasında, ülke açısından daha gerçekçi bir bakış açısı benimsenmeye,
planlamaya, akılcılığa, tasarrufa, ciddi yaklaşımlara önem verilebilir.
2010 Mayıs ayından itibaren Başak burcuna ve 3. Eve yerleşecek olan Ay, bu
tarihten sonra sınırdaş komşularla ilgili konuların yine ülke gündemi açısından
değişken bir gündem maddesi yaratacağını göstermekte. Nitekim 2009/2010 yıllık
profeksiyonunda yine 3. Evi yaşamaktayız. Bu dönemde Irak, Ermenistan, İran’la
olan ilişkiler sürekli bir gündem maddesi haline gelmişti. Bu sürecin, sınırdaş
komşuları ilgilendiren konular yine önem kazanacağı ve bir ölçüde endişe
yaratacağı, bu alanlarda daha tutarlı ve dikkatli olunması gereği öne çıkabilir.
Diğer yönlerden bu ilerletim, basına, medyaya ve eğitime ait konulara da
değişken koşullar getirmekte. İletişim kanalları, gazeteler, radyolar ya da
diğer yayın organlarına ait gelişmeler halkın gündeminde önemli bir yer
tutabilir. İlerletilmiş Merkür’ün düzgün harekete dönmesi ile bu temaların
oldukça dikkat çekici olacağı belli. Ayrıca sağlık, çalışan kesimlerin,
emekçilerin durumları, hi. Kuşkusuz işsizlik ve istihdam yaratacak tüm projeler
ülke gündeminin ana noktalarından biri olacak.
Kritik konular
Bu aşamada 2009/2010 ve ardından 2010/2011 Güneş dönüşü haritalarını
ele alalım. Geçtiğimiz Temmuz sonunda bu yana (29 Ekim 2009’da başlayan harita
için) 3. ev profeksiyonu yaşıyoruz. Bu sınırdaş komşularla ilişkileri (Irak,
İran, Ermenistan ve diğer tüm komşularla ilgili konular çok daha fazla gündeme
geldi), 3./9. Ev bağlantılarından dolayı eğitimi, medyayı, yazılı ve sözlü
iletişimi, aynı zamanda sözleşmeleri ve dokümanları da anlatır. Bu ev olayların
tam bir yön kazanamadığı, pek çok konuda dağılma yaşanabilecek eğilimleri
anlatır. Temmuz ayından bu yana, sınır komşularla ilişkilerimizin çok hızlandığı
bir süreci yaşıyoruz. Bu evdeki kuzey ay düğümü yeni imkanların ve geleceğe
yönelik bir hedefin de ortaya konduğunu anlatıyor. Ancak Başak detaycı ve
endişeli yönleri ile bilenen bir burçtur. Bu bakımdan ilgili konular, herhangi
bir rahatlamadan çok düşünce düzeyinde uğraşa da işaret etmekte. Yıl yöneticisi
Merkür’ün 4. Evde Terazi burcunda Satürn’le birleşiyor olması bu yıl pek çok
konuda yurtiçi dengelerin, vatan, toprak ve içişleri ile ilişkili olacağını da
gösteriyor. Nitekim Temmuz sonundan başlayarak (Demokratik açılım projesi, 22
Temmuz’daki Güneş tutulması sırasında açıklanmıştı) gerek Irak’la ilgili
müzakereler, anlaşmalar, gerekse yurtiçini, toprağı, güveni ve huzuru
ilgilendiren konularda önemli sıkışmalar söz konusu olmaya başladı. Dikkat etmek
gerekir ki, 2010 Temmuz sonundan itibaren 4. Ev profeksiyonunu yaşamaya
başlayacağız. 4. Ev, daha önce de söz ettiğimiz üzere, toprağı, vatanı, yurtiçi
güvenliğini, bitişleri ve başlangıçları da simgeler. 2010/2011 haritasında yine
4. Evde görülen gezegen birikimi ister istemez, 2010 Temmuz sonundan itibaren
genel seçim atmosferine gireceğimizi de göstermekte. Ülkemizin iç işlerini,
güven ve huzuru ilgilendiren konular en önemli temalar olarak vurgulanacak.
Tekrar 2009/2010 geçişine dönersek, Güneş Dönüşü haritasında Türkiye’nin 10.
evine işaret eden (Yönetim, hükümet, liderler, askerler) Koç burcu yükselmekte.
Bu hem köşe bir ev, hem de öncü bir burçtur, bu nedenle çok hızlı ve dinamik,
sürekli yenilenen bir gündem içindeyiz. Yükselen Koç Türkiye’nin iradesini ve
kararlılığını ortaya koyduğunu, koymak istediğini, kimi zaman tek başına hareket
edebilecek ya da tek başına kalabilecek şartlar içinde kalabileceğini
vurgulamakta. Koç aynı zamanda askeri konuların da önemli bir gündem maddesi
olduğunu anlatmakta. Bu haritada yükselen burcun yöneticisi ile (Mars, Aslan’da
5. Evde), yıl yöneticisinin (Merkür Akrep’te 8. Evde) kare, yani zorlayıcı bir
ilişki içerisinde olduğunu görüyoruz. Merkür aynı zamanda Güneş’le yanmış bir
durumda, 3., ve 6. Evleri yönetiyor. Merkür astrolojik sembolizm de, hareketi,
iletişimi ve belge ve yazışmaları da açıklar. 8. Evde, Akrep burcundaki Merkür,
bu dönemde, hükümetle Genelkurmay arasında, yaşanan krize de işaret etmekte. Bu
konular Güneş’in Aslan ve Akrep burcunda ilerlediği dönemlerde çok daha belirgin
olarak yaşanmıştı. Benzer şekilde, haritada Güneş ve Mars arasındaki kare açı,
askeri konularla yönetsel konuların ülke gündemini gerdiğini, genel bir çatışma
ve mücadele havasının yoğunlaştığını (sabit burçlar) ve sıkışma yaşandığını
anlatmakta. Önümüzdeki dönemde 20 Mart-20 Nisan aralığında, (ki bu dönem
Nevruz’a denk gelmekte) yönetsel ve askeri alanda önemli girişimler ve daha
atak, cesur çıkışlar ve mücadeleler yaşanabilir.
Gizler, sırlar, derinlikler
Haritanın 10. evinde , Oğlak burcunun tam ortasında yer alan MC yıl
boyunca devlete ait konuların, ciddiyetin, kuralların yoğun biçimde gündemde
olacağını, daha katı, önlemci bir devlet anlayışının zorunluğu olacağını
göstermekte. Nitekim güney ay düğümünün de Yengeç’te, 4. Evde yer alması
hassasiyet içeren konuların, milliyetçiliğin frenlenmesi gerektiğini
vurgulamakta. Milli konular, hassasiyetler örtülmekte, devlet yönetiminde daha
arka planda kalması dikkat çekmekte. İster istemez, 2010/2011 geçişinde, Temmuz
sonundan itibaren bu konuların yeniden önem kazanacağını ve gerginlik
yaratacağını söyleyebiliriz. (Ay 2010/2011 GD haritasında Yengeç burcunda, 12.
Evde Satürn’le kare açı içerisinde)
2009/2010 GD haritasında 10. Evdeki Pluton’un gerek Güneş, gerekse Ay’la açı
içerisinde olduğunu görmekteyiz.(Pluton=Güneş/Ay=Uranus/MC) Bu göstergeler yıl
boyunca dönüşüm, baskı ile ortaya çıkan konulara ve yönetsel konulardaki ani
değişikliklere işaret ediyor.
Ekonomi
İçinde bulunduğumuz dönemde GD haritasında Mars’ın 5. Evde yer alması
(natal 2. Ev) ekonomiden kaynaklanan konuların ön planda kaldığını ancak
tasarrufun değil, harcamaların ve ısrafın dikkat çektiğini göstermekte.
Kuşkusuz, Temmuz sonunda itibaren aktif olacak 2010/2011 GD haritasında bu kez
Aslan burcunun (natal 2.ev) yer alıyor olması, ekonomik kaynakların çok iyi
yönetilemediğinin göstergesi. Bu haritada Güneş’in 4. Evde yer alması kamu
maliyesindeki sorunların göstergesi, belki de yaklaşan seçimlerin getirdiği mali
disiplinsizliğin bir işareti olarak görülebilir. Benzer şekilde bu durum,
IMKB’nin spekülatif alanda çok dengesiz olabileceğini, ani çıkışların
getirebileceği risklerin çokluğuna işaret etmekte. Finansal piyasalarda her iki
yönde ani hareket beklemek mümkün. Ancak temel göstergelerin ve artan kamu
harcamaları ile dengelerin bozulması, kısaca makro ekonomik dengesizlikler IMKB
açısından fazlasıyla risk taşımakta.
GD haritasında şans noktasının 5. Evde olması (natal 2.ev) turizm ve
harcamalar yoluyla ekonominin canlandırılabileceğini açıklayabilir, aynı zamanda
Istanbul’un Avrupa Kültür başkenti olması da olumlu bir unsur olarak görülebilir
ancak Mars’ın aynı burçta olması askeri konuların, yurtiçindeki huzursuzluk ve
terörün olumsuz yan etkilerinin de gözden kaçırılmamaması gerektiğini
anlatmakta. Yine yıllık haritada Venüs ve Jüpiter’in çok uyumlu açıda olmaları
yabancılardan gelebilecek kaynaklara, bu alandaki ümitlere (Jüpiter 11. Evde,
natal 8. Ev), yurtiçinde huzur sağlanabildiği takdirde daha fazla kaynak girişi
elde edilebileceğine işaret etmekte.
5. evi ilgilendiren diğer bir konu gençlerdir. Dikkat ederseniz, ardarda
gelen her iki yılın haritasında da Mars 5. Evde yer alıyor. (2009/10 Aslan’da,
2010/11 Yay’da) Bu nedenle gençlerle ilgili konular sıkıntı ve çatışma
getirebilir, gençlik çok huzursuz olabilir. 2010/11 geçişinde Yay burcundaki
Mars, üniversite öğrencilerinin, düşünsel ve sosyal tartışmaların gündemde
olabileceğini de göstermekte.Bu huzursuzluklar YÖK’e ilişkin konuları da içine
alabilir.
2010’nun ikinci yarısı
Bu aşamada 2009/2010 ve ardından 2010/2011 Güneş dönüşü haritalarını
ele alalım. Geçtiğimiz Temmuz sonunda bu yana (29 Ekim 2009’da başlayan harita
için) 3. ev profeksiyonu yaşıyoruz. Bu sınırdaş komşularla ilişkileri (Irak,
İran, Ermenistan ve diğer tüm komşularla ilgili konular çok daha fazla gündeme
geldi), 3./9. Ev bağlantılarından dolayı eğitimi, medyayı, yazılı ve sözlü
iletişimi, aynı zamanda sözleşmeleri ve dokümanları da anlatır. Bu ev olayların
tam bir yön kazanamadığı, pek çok konuda dağılma yaşanabilecek eğilimleri
anlatır. Temmuz ayından bu yana, sınır komşularla ilişkilerimizin çok hızlandığı
bir süreci yaşıyoruz. Bu evdeki kuzey ay düğümü yeni imkanların ve geleceğe
yönelik bir hedefin de ortaya konduğunu anlatıyor. Ancak Başak detaycı ve
endişeli yönleri ile bilenen bir burçtur. Bu bakımdan ilgili konular, herhangi
bir rahatlamadan çok düşünce düzeyinde uğraşa da işaret etmekte. Yıl yöneticisi
Merkür’ün 4. Evde Terazi burcunda Satürn’le birleşiyor olması bu yıl pek çok
konuda yurtiçi dengelerin, vatan, toprak ve içişleri ile ilişkili olacağını da
gösteriyor. Nitekim Temmuz sonundan başlayarak (Demokratik açılım projesi, 22
Temmuz’daki Güneş tutulması sırasında açıklanmıştı) gerek Irak’la ilgili
müzakereler, anlaşmalar, gerekse yurtiçini, toprağı, güveni ve huzuru
ilgilendiren konularda önemli sıkışmalar söz konusu olmaya başladı. Dikkat etmek
gerekir ki, 2010 Temmuz sonundan itibaren 4. Ev profeksiyonunu yaşamaya
başlayacağız. 4. Ev, daha önce de söz ettiğimiz üzere, toprağı, vatanı, yurtiçi
güvenliğini, bitişleri ve başlangıçları da simgeler. 2010/2011 haritasında yine
4. Evde görülen gezegen birikimi ister istemez, 2010 Temmuz sonundan itibaren
genel seçim atmosferine gireceğimizi de göstermekte. Ülkemizin iç işlerini,
güven ve huzuru ilgilendiren konular en önemli temalar olarak vurgulanacak.
Temmuz ayının son günlerinde, 29 Temmuz sonrasında 2010/2011 GD haritası
aktif hale gelmeye başlayacak ve bu dönemde, Temmuz’un son günleri ile Ağustos
başında daha önce sözünü ettiğimiz Öncü Patlaması zaten özellikle yıpranmış olan
yurt içindeki huzurun artık çok daha zorlayıcı olabileceğini, bu dönemde askere
ilişkin gelişmelerin fazlasıyla dikkat çekici olacağını anlatmakta. Keza, bu
tarihlerden itibaren ülkemiz vatana, toprağı, iç işlerini ve güvenliği anlatan
4. Ev profeksiyonuna girmekte. Ülkemizin haritasında bu evde yıpratıcı enerjiler
var. (Mars ve Satürn) Satürn’ün bu alanda Terazi burcunda olması kuralların ve
adaletin getirdiği kontrolü de anlatmakta. Ancak yine de bu dönemde, 30 Temmuz
ile birlikte, Mars da bu alandan geçecek. Tüm bu nedenlerle Mars’ın Terazi
burcunda olacağı 30 Temmuz – 15 Eylül tarihleri arası yurtiçi güvenlik açısından
fazlasıyla kritik bir dönem olabilir. Bu dönemde terör çok yıpratıcı sonuçlar
getiriyor olabilir.
2010/2011 GD haritasında da (2010 Temmuz sonundan itibaren aktif hale
gelecek) 4. Evin ön planda olması iç işlerinin, yurt güvenliğine ait konuların
merkezi bir önem taşıyacağını anlatmakta. Bu ev topraktan, yer altından gelen
kazançları gösterdiği için, topraktan gelen kaynakların daha fazla kazanç
getirmesi mümkün (şans noktası da 4. Evde) Bunun yanında bu ev bitiş ve
başlangıçları temsil ettiği için ve Aslan burcu da yükseldiği için liderliğe ait
konular, bir liderin etkisi, kısaca içerisine seçimleri alacak gündemin
geldiğini görmeye başlayacağız.
Temmuz sonrası dönem
Bu haritada eksenlerin ateş elementinden burçlarda olması son derece
dinamik, kimi zaman yakıcı ve harekete geçirici durumların sürekli gündemde
olacağını göstermekte. Aslan burcunun ilk derecesinin yükselmesi bir lidere ya
da yöneticiye ait konuların dikkat çekebileceğini, yeni bir liderin gündeme
gelebileceğini de ifade ediyor olabilir. Benzer şekilde, haritanın tepe
noktasında Koç burcunun olması yine liderlik, rekabet ve mücadele konularını
çağrıştırmakta. Bu çevresel koşullar özellikle seçimlere yönelik bir atmosferde
söz konusu olabilir. Mars’ı da Yay burcunun ilk derecesinde görmekteyiz. Bu
bakımdan özellikle gençleri etkileyen, harekete geçiren durumlardan söz
edebiliriz. Diğer yandan GD haritasında hiç toprak elementi olmaması ancak
haritanın 10. Evinin Boğa olması aslında, ekonomik gerçeklerden çok
uzaklaşılabildiğini, bununla birlikte, hedefin güven, istikrar ve ekonomideki
beklentilerin önemsenmesi biçiminde ortaya çıkabileceğini söyleyebiliriz.
Haritada Aslan burcunun yükseliyor olması yine harcamaların, ekonomik değerleri
harekete geçirmenin, maddi kaynakların, kısaca ekonomi yönetiminin ülke
gündemindeki önemine
işaret etmekte. Kaynakları rasyonel ve planlı biçimde kullanma zorunluluğu,
diğer yandan uluslararası kaynaklardan yarar sağlama konusu öne çıkacak. (8. Ev
Jupiter-Uranüs birleşimi) Jüpiter’in
natal haritada 9. Evde geçiyor olması uluslararası alanda yeniliklere açık
olabileceğimizi ve bazı imkanlar da sağlayabileceğimizi anlatmakta.
Temmuz sonundan itibaren ortaya çıkacak yeni trendler içerisinde, Ay’ın
Yengeç burcunda, 12. Evde ve Satürn’le kare açı içinde olduğunu görmekteyiz. Bu
durum çok rahat ifade edilmeyen milli hassasiyetleri ve bu yönde bir kırgınlığı,
soğukluğu, duygusal travmayı ve tatmin olamama durumunu anlatmakta. Halk yine
kendini rahat biçimde ortaya koyamıyor. Milli hassasiyetler yüzünden yaralanmış
ancak aslında güçsüz değil. Bununla birlikte, kendini açık olmasa da, medya ile
ortaya koyabilir. (Ay-Merkür üçgeni)
Ay ay önemli gündemler
Ocak - Devlete ait konular, gizler
20 Ocak tarihine kadar olan dönemde son derece kritik konular
gündeme gelmekte. Bu dönem gerek yönetsel ve devlete ilişkin gelişmeler, gerekse
diplomasi ve anlaşmaları gündeme getiren koşullar söz konusu. Yönetsel alanda,
hükümeti içine alan konularda zorlanma, karşıtlıklar, mücadele ve baskı getiren
durumlar ortaya çıkabilir. Devleti ve kurumlarını içine alan konularda ciddi
gündem maddeleri söz konusu. GD haritasında 10. Evde yer alan Pluton yönetimi,
hükümeti içeren konularda gizli ve saklı konular, güç ve manüpülasyon gerektiren
gelişmeler getirebilir. Ciddi olunmayı ve planlı hareket etmeyi gerektiren bir
dönemdeyiz. Ekonomiyi ilgilendiren gelişmeler de ülke gündeminde geleceğe
yönelik planlı ve dikkatli hareket etmeyi gerektiriyor olabilir.
Bunların yanında karşıtlıklar, düşmanlıklar ve ciddi olmayı gerektiren koşullar
hükümeti zorlayabilir. Bu karşıtlıklar ya da diplomasi yapma gereği dış
ilişkileri yakından ilgilendiriyor olabilir.
Ocak ayı içinde Meclis’i ve halkın iradesini yakından ilgilendiren gelişmeler,
diğer yandan turizmin, gençlerin ve finansal piyasaların, borsanın dikkat
çektiği bir dönemdeyiz. 15 Ocak’taki yeniayla ve güneş tutulması ile birlikte,
gerek uluslar arası konuları ve yabancılarla ilişkileri gündeme getiren
gelişmeler, gerekse diplomasi ve dış ilişkileri içine alan konularda yenilikler
bekleyebiliriz. İçişlerinden kaynaklanan konular, bu alandaki sıkıntılar ve
ciddi davranma zorunluluğu, diplomasi içinde, dış ilişkilerde de önemli bir
madde oluşturmakta. Askeri konular ister istemez dikkat çekiyor olabilir.
20 Ocak sonrasında bu kez ekonomiyi ve ekonomi yönetimini
ilgilendiren konular ve beklentiler önem kazanmaya başlayacak. Kamu maliyesini
ilgilendiren koşullar, borçlar, finans sektörü, paranın değerini ilgilendiren ve
bankacılık açısından son derece hareketli bir dönem içinde olacağız. Bu dönemde
önemli beklentiler ve geleceğe yönelik projeler de vurgulanmakta. 25 Ocak
civarında parasal alanda, ekonomide daha önlemci olmak gerekebilir. Ancak bir
yandan gerçekçi olmak ihtiyacı var. Yüksek beklentiler finansal piyasaları ve
borsayı yakından etkilerken, 12 Şubat civarında daha gerçekçi olmak ve aşırı
beklentileri törpülemek gerekebilir. Bu dönemde yükselen bir piyasa bir tepe
noktası yaratabilir.
Şubat – Finansal koşullara dikkat
19 Şubat’a kadar olan dönemde finansal piyasalara ilişkin konular
gündemde önemli bir yer tutmakta. 12 Şubat civarında piyasalar açısından daha
önlemci olunması gereken koşullar ve belirsizlikler olabilir. Yine bu dönemde
sosyal konular, gruplar ve dernekleri içeren gelişmeler öne çıkabilir. Sosyal
konularda, mecliste ve kişisel özgürlükleri ilgilendiren konularda gelişmeler
bekleyebiliriz. Bu dönemde ve Mayıs ayına kadar olan dönemde, Pluton – Güneş
transiti devleti ilgilendiren konularda, yönetsel alanda güçlü bir dönüşüm
yaşanmakta olduğunu da anlatmakta.
Şubat ayında çalışan kesimi, memur ve işçileri, devlet kurumlarını içine alan
konular, aynı zamanda yurtdışından kaynaklanan ya da hukuksal konuları içine
alan olaylar daha fazla gündeme gelebilir. 14 Şubat’ta gerçekleşen yeniay
ekonomi ile ilgili gelişmelere çok ciddi bakılması gerektiğini anlatmakta.
Finansal piyasaları ilgilendiren sorunların geleceğe yönelik olarak planlı
biçimde göz önüne alınması gerekiyor.
19 Şubat sonrasında ülke gündeminin daha kaygan ve
belirsizlik getiren bir atmosfer içinde olduğu görülmekte. Yabancılarla ilgili
konular, medya, basın, uluslararası girişimler gündeme gelmekle birlikte, bu
konularda herhangi bir sonuç alınması pek mümkün olmayabilir. Karışık karmaşık
bir dönemdeyiz. Bazı bitişler ve sonlanmalar söz konusu. Aynı zamanda dini
içerik taşıyan ve yurtdışını ilgilendiren konular, diğer yandan üniversite ve
akademik konular yine gündeme daha fazla gelebilir. 22 Şubat civarında, halkın
psikolojisini, sağlığını ilgilendiren ve bir ölçüde belirsizlik ve çaresizlik
getiren gelişmeler sahneye gelebilir. Bu dönemde gizli kalan, kimi zaman
huzursuzluk ve terör içeren gelişmeler rahatsız edici olabilir. Genel bir
kararsızlık, daha çok hazırlık aşamasında olan koşullar içindeyiz.
Bu gelişmelerin yanında 25 Şubat’tan 5 Mayıs’a kadar olan dönemde diplomatik
konular, dış ilişkiler hassasiyet ve pek çok değişiklik getirmekte.
Mart – Kararsız, belirsiz geçiş dönemi
20 Mart’a kadar olan dönemde, 19 Şubat’tan beri ortaya çıkan
koşullar gündemde kalmaya devam ediyor. 14 Mart civarına dikkat etmek gerekiyor.
Bugünlerde elde olmayan nedenler, kontrol dışı durumlar, aniden karışıklık
yaratabilecek gelişmeler mümkün. Dini konuları, inançları ,basını, medyayı ya da
yabancıları da içine alan konularda belirsizlikler, bitişler, karışıklıklar var.
Mart ayında dış ilişkiler, komşularla ilişkiler, diplomasi ilgilendiren konular,
muhalefetin, halkın tepkilerini anlatan gelişmeler dikkat çekici olabilir. 15
Mart’ta gerçekleşen yeniay basını ve medyayı içine alan konuların aynı zamanda
içerisine meclisi ve halkın iradesini alan konuların heyecan ve ani
değişiklikler getirebilecğini göstermekte.
20 Mart’la birlikte, bu karışıklıkların ve beklentilerin
hızla bittiği, büyük bir heyecan ve girişimin öne çıktığı, mücadelenin, askeri
konuların gündeme geldiğini görmekteyiz. Bu dönemde ülke güvenliğini
ilgilendiren konularda, ülke politikalarında, dış dünya ile ilişkilerde yeni bir
yön ve cesaret söz konusu. Askeri gücün ortaya konacağını anlaşılmakta. Risk
içeren ve atılım ifade eden konularda önemli çıkışlar mümkün. Benzer biçimde
askeri konuların ülke yönetimine ilişkin önemli sonuçları olabilir. Kuşkusuz bu
dönemde milliyetçilik teması, Güney Doğu’ya ait konular, iç politikadaki
gelişmeler de yönetsel açıdan daha atılgan davranmayı gerektiriyor olabilir.
Nisan – Yönetsel açıdan çok önemli bir ay
Nisan ayında ülke yönetimini ilgilendiren çok önemli gündem
maddeleri var. Nitekim 20 Mart’tan itibaren ortaya çıkan koşullar içinde,
cesaret, mücadele, yeni başlangıçlar vurgulanmakta. Askeri konular öne çıkarken,
yönetimi ilgilendiren konularda taze başlangıçlar söz konusu olabilir. Türkiye
bu dönemde kendini dış dünyada çok daha atak ve belirgin biçimde ortaya koyuyor
olabilir.20 Nisan’a kadar bu koşulların daha fazla gündemde kalacağı
anlaşılmakta.
Nisan ayı boyunca teröre, huzursuzluklara, toplumda çatışma, tartışma yaratan
koşullara eğilim artmakta.
Nisan ayında finansal piyasaları, devlet borçlarını, yatırımlarla ilgili
koşulları ve kimi zaman kriz ve huzurluk yaratan, stres getiren olayları daha
fazla yaşayabiliriz. 14 Nisan’da gerçekleşen yeniay finansal konular yanında
yönetimi ve liderler, başkanlarla ilgili konuları huzursuz biçimde gündeme
getirebilir.
20 Nisan’la birlikte, ekonomideki gelişmelere yeniden
odaklanacağız. Bu dönem ekonomik değerlerin öne çıktığı ve geleceğe yönelik daha
olumlu beklentilerin ortaya konabileceği görülmekte. Olumlu performans borsada
ve diğer finansal piyasalarda daha yüksek bir yankı bulabilir. Ekonominin daha
fazla kaynak girişi ve sermaye elde edebileceği bir dönemdeyiz. Finansal
konularda destek bulmak daha iyi olabileceği gibi, topraktan gelen kazançlar,
gayrimenkul ya da diğer önemli yatırım imkanları ortaya çıkabilir.
Mayıs – Ekonomi tıkırında mı?
Bu dönemde ekonomiye ilişkin konuların gündemde kalmaya devam
ettiğini görmekteyiz. Ancak 13 Mayıs sonrasında finansal alanda daha gerçekçi
olma gereği artmakta. Bu dönemde yükselen piyasalar yüzünden gittikçe artan
beklentileri hayal kırıklığına uğratabilecek, ekonomide balon yaratan koşullar
önemli riskler getirmekte. Bu dönemde, ayrıca dış ilişkiler, diplomasi
gerektiren durumlar ve Türkiye’nin dahil olduğu organizasyonları ilgilendiren
yeni gelişmeler, değerlendirmeler ortaya çıkıyor olabilir.
Bu arada 5 Mayıs’tan itibaren gündemi yakından etkileyebilecek ve halkın
huzurunu kaçırabilecek travmatik olaylar gündeme gelebilir. Güvenliği ve huzuru
zorlayan bu süreç 8 Temmuz’a kadar etkisini sürdürebilir.
Genel olarak Mayıs’tan başlayarak ve Ağustos sonuna kadar sürecek olan
dönemde toplum fazlasıyla huzursuz. Anilik içeren gelişmeler, başkaldırılar,
gerginlik ve ayrışma tetikleyebilecek, sosyal dokuyu strese sokabilecek vurgular
söz konusu. Bu dönemde toplum sağlığı, psikolojisi fazlasıyla gerilebilir.
Mayıs ayında uluslararası konular, yabancılarla ilişkiler ve ayrıca
üniversiteleri ilgilendiren gündem maddelerinin öne çıktığını göreceğiz. 14
Mayıs’ta gerçekleşen yeniay ekonomi ve finansal göstergeler alanında yönetimi
yakından ilgilendiren adımların ve daha önlemci olabilecek girişimlerin altını
çizmekte.
21 Mayıs’tan itibaren daha farklı ve belirsizliklerin, çok
fazla haberin, ikilem yaratan koşulların gündeme geldiğini görebiliriz. Bu
karışık durum gerek yurtiçindeki gelişmeler, medya ve haberleşmeye ya da
gençlere, eğitime ilişkin konularda, gerekse de sınırdaş komşularla ilgili
gelişmelerde ortaya çıkabilir. Bazı gizli kalmış konular, belgeler, yazışmalar,
haberler ülke gündeminde etkin hale gelerek karışıklık yaratabilir. Gizli
örgütler, bazı terörist faaliyetler özellikle basına, medyaya ya da gençlere
ilişkin konulara dikkat çekebilir. İkilemlerin, çift durumların, ikiliklerin,
bölünmelerin yaşabileceği günlerdeyiz. 24 Mayıs civarında bu gelişmeler halk
açısından huzursuzluk kaynağı olabilir. Bu gelişmelerin yanında 28 Mayıs günü
Koç burcunun ilk derecesine ilerleyecek olan Uranüs, yönetimi ilgilendiren
konularda, askeri alanda ve ülkemizin dış dünyadaki görünümünde çok yeni
koşullar, cesaret ve sürprizler getiriyor.
Haziran – 21’i sonrası halkın tutumu önem kazanıyor
6-8 Haziran günleri çevresinde eğitimi, gençleri ya da medyayi
ilgilendiren konularda daha pozitif gelişmeler bekleyebiliriz. Bugünlerde
toplumsal konular, sosyal gelişmeler aynı zamanda diplomasi ve ilişkiler
konusunda, özellikle sınırdaş komşularla daha yakınlaştırıcı ortaklıklar,
anlaşmalar geliştirmek mümkün olabilecek. Ancak 13-20 Haziran haftasında ani
gelişmeler medya ve haberleşme açısından daha gergin bir atmosfere işaret
etmekte.
Haziran ayında ülkemizin dış dünyadaki rolünün, liderliğinin, göstereceği
cesareti, askeri konuları ve yönetimi içine alabilecek önemli başlangıçların
ülke gündeminde çok önemli bir yer tutacağını söyleyebiliriz. 12 Haziran’da
gerçekleşen yeniay diplomasinin, uluslararası konuların, anlaşma ve
ortaklıkların önem kazanacağı sürprizli bir döneme işaret etmekte.
21 Haziran’dan itibaren iç işlerini, yurtgüvenliğini
ilgilendiren konuların çok hızlı bir biçimde öne çıkabileceği anlaşılmakta. Bu
dönemde milliyetçilik teması yeniden önem ve hassasiyet kazanmakta. Geçmişten
gelen olumsuzluklar, tarihsel içeriği olan gelişmeler, vatanı ve ülkeyi, halkı
yakından ilgilendiren tüm alanlarda dikkat çekici gelişmeler söz konusu. Huzuru
bozabilecek gelişmeler de mümkün. Yine bu dönemde toprak, yerleşim, ev ve aile
hayatını ilgilendiren konuların öne çıkabileceği anlaşılıyor. 24-25 Haziran
civarında gizli kalan, tarihsel içeriği olan ya da sıvılar ya da denizi
ilgilendiren konular öne çıkabilir.
Temmuz – Dananın kuyruğu
Temmuz ayında geleceğe ekonomik beklentilerin, büyümeye ve
finansal konulara ait konuların, ve ayrıca ülkemizin uluslararası topluluklarla
ilişkisinin ve bir yandan da sivil örgütleri içeren konuların önemli gündem
maddeleri olduğunu görebiliriz. 11 Temmuz’da gerçekleşecek olan yeniay ve güneş
tutulması halkın iradesini ve milli hassasiyetleri ilgilendiren konuların
mecliste önemli bir gündem oluşturabileceğini anlatmakta.
8 Temmuz’dan başlayarak 8 Eylül’e kadar olan dönemde uluslar arası konular,
yurtdışını ilgilendiren gelişmeler, eğitim, üniversiteler ve akademik konuları
içine alan olaylar yeni gündemler oluşturabilir.
Temmuz ayı ile birlikte, ülke
gündeminin yepyeni bir yöne doğru ilerleyeceğini göreceğiz. Özellikle bu durum
ay sonunda daha belirgin hale gelecek. 23 Temmuz’a kadar olan dönemde ve
özellikle 18 Temmuz civarında yurtiçi güvenliğini ilgilendiren gelişmeler,
huzursuzluklar dikkat çekiyor. Ayrıca 11 Temmuz’da gerçekleşen Tam Güneş
Tutulması milli hassasiyetleri ve askeri konuları yorucu bir şekilde gündeme
getirmekte. Bu yıl gerçekleşen her iki güneş tutulmasında Mars özellikle dikkat
çektiği için, ve tutulmalar Yengeç burcunda yani milli hassasiyetleri, halkın
durumunu ilgilendiren konuları içine aldığı için, geçmişten kaynaklanan
koşulların getirdiği sıkışıklar var. Ancak bu sıkışıklıklar 23 Temmuz sonrasında
yerini daha farklı bir sürece bırakmakta. Bu dönemde yönetsel alanda, iç
işlerinde, hükümeti ve askeri de içine alan tüm konularda bir yenilenme, yeni
bir rota ve politika söz konusu olabilir.
29 Temmuz tarihinden itibaren
Türkiye’nin 2010/2011 yılı güneş dönüşü haritasının etkin olmaya başladığı
döneme girmekteyiz. Bugünlerde meydana gelecek, gündemi belirleyecek olan
olayların aslında uzun vadeli olacağını ve bizi sadece 2010’da değil, 2011’de de
meşgul edeceğini söylemeliyiz.
4. Ev profeksiyonunu yaşıyor olacağız. Bu ev toprağa ve vatana ait konuları,
güvenliği ve iç işlerini anlatır. Bir yandan geçmişi, geride kalmış şeyleri,
ataları, tarihsel temelleri bir yandan da toprağa ait olan, maddi açıdan önemli
kaynakları da temsil eder. Aynı zamanda bitişler, sonlanmalar ve yeni
başlangıçlar da bu evle ilişkilidir. Yıl yöneticisi Venüs GD haritasında yine 4.
Evde yer alıyor ve natalde 5. Evden geliyor. Bu konum milli iradenin en önemli
unsur olacağını, pek çok şeyi bitirip başlatacağını anlatmakta. Meclis’e ait
konular, seçimler önemli gündem maddeleri olarak gündeme yerleşmekte.
Bunun yanında GD haritasında Terazi burcunun 3. Evde olması ve haritanın alt
kesimindeki birikim, ülke gündeminin en azından 2011 Ocak’ına kadar iç işleri
ile yoğun bir şekilde meşgul olacağını da göstermekte. Sınırdaş komşularla
ilişkiler, güvenlik konuları önemli sorumluluk alanları olarak görülmekte. Bu
yıl içerisinde Mars, Merkür ve Satürn’ün olduğu evin gündemde olması askeri
konuların, huzursuzluğun, tepkiselliğin, şiddetin, medyaya, basına, eğitime ve
gençliğe ait gelişmelerin, devlet yönetimine ve hukuka ait başlıkların hep ön
planda olabileceğini anlatmakta. Bu alandaki şans noktası yukarıda da
değindiğimiz gibi topraktan gelen kazançlara da işaret etmekte.
23 Temmuz’dan sonra ekonomiyi ve gelirleri ilgilendiren
konuların dikkat çekmeye başladığını görüyoruz. Yine bu dönemde ülkede lider
figürleri, başkanları, yöneticileri içine alan konular da vurgulanmakta.
Ağustos – Liderler açısından dikkat çekici
Temmuz son haftasından itibaren şekillenmeye başlayan konular bu
dönemde güvenliğe ve iç işlerine ait konuların önemine işaret ediyor. Bu dönemde
öncü burçlarda oluşan gezegen birikimi çok aktif ve harekete geçirici konuların
varlığına, gerek iç gerekse dış politikayı ilgilendiren dengelere işaret
etmekte. Bu dönemde belirsizlik yaratan, huzursuzluk getiren, henüz tam olarak
olgunlaşmamış koşullar söz konusu. Terör ya da gizli örgütlerle ilgili
gelişmeler gündeme gelebilir. 10 Ağustos’ta gerçekleşen yeniay bu dönemde gerek
yönetime ve liderliğe ait konuların, gerekse ekonomi yönetimine ait
gelişmelerin, ekonomideki istikrarın çok önem kazanabileceğini
vurgulamakta.Ancak 23 Ağustos’a kadar olan dönemde halkı ilgilendiren konular,
halkın psikolojisini ve kendine güvenini anlatan gelişmeler de söz konusu. Bu
dönemde cesaret ve güven ortaya koyan kişiler, spor ya da sahne konularını içine
alan gelişmeler, aynı zamanda ekonomiyi ve gelirlerimizi arttıran olanaklar var.
Tüketimin ve aynı zamanda gelirlerin daha hızlı artış gösterdiği bir dönemde
olabiliriz. Ekonomideki beklentileri iyi hesap etmek ve yönetmek gereği de var.
17-18 Ağustos günlerinde finansal konularda daha gerçekçi olma gereği var. Bu
dönemde diplomasi ve dış ilişkilerde daha belirsiz ve bizi yanıltabilen, hayal
kırıklığına yol açabilen koşullar içinde olabiliriz.
23 Ağustos sonrasında gündem bu kadar yoğun olmasa da,
sınırdaş komşuları da ilgilendiren ekonomik gelişmeler, hizmet, eğitim, işçiler,
emekçiler sağlık konularını içine alan gelişmeler gündeme gelebilir. Sınırdaş
komşulardan kaynaklanan konular bazı endişeleri de beraberinde getirebilir, bu
gelişmeler ülke ekonomisi ve paraya ilişkin konularda görülebilir.
Eylül- Medya, komşular, güvenlik konuları
23 Eylül’e kadar olan dönemde, toplumu huzursuz edebilen konular,
belirsizlikler, ekonomiyi ve çalışan kesimleri ilgilendiren gündem devam
etmekte. Medya’dan, eğitimden, emekçi kesimden kaynaklanan durumlar, sınırdaş
komşular ekonomi alanında daha gerçekçi olmayı gerektirmekte. 17-20 Eylül
civarında yurtdışından kaynaklanan konuların da, ekonomi açısından yan
etkilerinin daha fazla olabileceği günler yaşayabiliriz.
8 Eylül’den başlayarak gerek yönetsel konularda, gerekse ekonomiyi
ilgilendiren konularda çok daha ciddi ve planlı olmayı gerektiren koşullar
oluşmakta. Bu tema özellikle 3 Ekim civarında dikkatli ve önlemci, planlı olmayı
gerektirmekte.
Bu dönemde milli hassasiyetleri içiren gelişmeler, halkın, halkın sağlığı ve
psikolojisini ilgilendiren konular, yeni adımlar ve başlangıçlar söz konusu
olabilir. 8 Eylül’de gerçekleşen yeniay bu dönemde içişlerini ilgilendiren
konuların ani gelişmeler getirebileceğini ve bu arada yurtdışından kaynaklanan
olayların halkın iradesini, liderlikle ilgili konuları harekete geçirebileceğini
anlatmakta.
23 Eylül’den itibaren ülke gündeminin daha kritik olaylara
sahne olabileceği yeni bir döneme girmekteyiz. Bu dönemde içişlerini
ilgilendiren konular, güvenlik ve toprağa ilişkin konulardan kaynaklanan
gelişmeler sınırdaş komşuları yakından ilgilendiriyor olabilir. Aynı zamanda
içişlerinde daha sıkı kontrol ve uygulamaların olması söz konusu olabilir. Bu
durum sınırdaş komşularla da ilgili olabilir. Yine bu dönemde yurtiçinde,
güvenlikte uyum, denge ve barış yaratabilmek için alınan önlemlerin dikkat
çekebileceği görülmekte. Eylül’ün son günlerinde ve Ekim başında devleti
ilgilendiren, içişlerinde daha önlemci bir yaklaşımı zorunlu kılan gelişmeler
yaşanabilir. Eylül’ün son günlerinde ülke güvenliğini zorlayabilecek, askeri
konuları ve orduyu gündeme getirebilecek, iç işlerini sıkıştırabilecek oluşumlar
gündeme gelebilir.
Ekim – Bitişler, iç işleri, güvenlik önemli
23 Ekim’e kadar olan dönemde, tamamen iç işlerini ilgilendiren
konular, bitişler ve yeni başlangıçlar dikkat çekiyor. Temmuz sonundan itibaren
gündeme iyice yerleşmiş olabilecek, seçimlere ait konular bu dönemde etkisini
daha fazla gösteriyor. Ekim’in ilk haftası içinde milli hassasiyetleri, ülke
güvenliğini yakından ilgilendiren konuların ağırlığı hissedebilmekte. Bu dönemde
halkın milli konularda daha tepkisel olabileceğini söyleyebiliriz. Kuşkusuz bu
gelişmeler seçimleri de yakından ilgilendiriyor olabilir. Nitekim 23 Ekim
sonrasında bu durum milli iradeyi, toplumun nasıl bir oy kullanabileceğini
yakından şekillendiriyor olabilir.
Bu gelişmelerin yanında genel olarak ekonomiyi, harcamaları ve ülke
gelirlerini ilgilendiren, geleceğe yönelik beklentilerin finansal piyasaları çok
yakından etkileyen yönleri olacağını söyleyebiliriz. Ayrıca 7 Ekim’de
gerçekleşen yeniay içişlerine ait konuların, vatanı ve milli hassasiyetlerin,
toplumdaki huzursuzluğun halkın iradesini yakından etkileyebileceğini
anlatmakta. Devleti ve yönetimi ilgilendiren konularda daha önlemci uygulamalar
dikkat çekebilir.
23 Ekim sonrasında halkın iradesi ve seçimleri neticesinde
bazı bitişler ve sonlanmalar görebiliriz. Bu dönemde vatanı, toprağı, ülke
güvenliğini, içişlerini anlatan konular gündemin en üst noktalarına yerleşmiş
durumda. Yeni bir dönem başlamakta. Yine bu dönemde, topraktan kaynaklanan
gelirler, ekonomiyi ve finansal piyasaları içine alan konular, borsanın durumu
yeni bir yöne işaret etmekte. İçine uluslararası imkanları, yurtdışından
kaynaklanan kazançları alan fırsatlar da söz konusu olabilir.
Kasım – Yeni bir döneme doğru
Kasım ayından itibaren tamamen içişleri, güvenliğe ilişkin
konular, milli hassasiyetleri ve yönetimi ilgilendiren bitişler ve başlangıçlar
gündemi belirlemekte. Nitekim 6 Kasım’la başlayan yeniay halkın iradesini,
gücünü, yönetime ilişkin bitiş ve başlangıçları anlatmakta. 6 Kasım sonrasında
özgürlükleri ve sosyal konuları ilgilendiren gelişmeler, toplumsal çalışmalar,
geleceğe yönelik daha mantıklı ve programlı olunabilecek bir dönem söz konusu.
23 Ekim’den süregelen koşullar bu dönemde yine devam etmekte. 22 Kasım’a
kadar olan bu süreçte, halkın iradesini ve iç politikayı ilgilendiren
gelişmeler, seçimleri ilgilendiren durumlar gündemde kalmaya devam ediyor.
Bitişler ve başlangıçlar söz konusu. Özellikle 14 Kasım civarında yükselen
beklentiler finansal alanda daha dinamik koşullar yaratmakta ancak söz konusu
kazançların, finansal piyasalardaki gelişmelerin daha gerçekçi bir gözle
değerlendirilmesi de gerekiyor.
22 Kasım sonrasında, gerek yurtdışından kaynaklanan, uluslar
arası konuların, gerekse orduyu ve askeri konuları ilgilendiren gelişmelerin öne
çıktığını görebiliriz. Yine bu dönemde 22 Kasım civarında çalışanları, hizmet
verenleri, işçileri ilgilendiren konular, ayrıca içerisine dinsel konuları
alabilecek, fanatizme yakın, huzursuzluk getiren gelişmeleri görebiliriz.
Polisten, askeri alandan kaynaklanan konular, gençleri de ilgilendiren
gelişmeler olabilir.
Aralık – Uluslararası konular
Aralık’ın ilk günlerinde yurtdışından kaynaklanan ancak bir yandan
da iç işlerini ve sınırdaş komşuları da ilgilendiren durumlar söz konusu.
5’inden itibaren toplumu heyecanlandıran, içerisinde spor, gösteri ya da sahne
olan konular gündemde olabilir. Bu dönemde gençleri de ilgilendiren gelişmeler
var. 15-18 Aralık civarında yurtdışı konularından kaynaklanan, bir yandan
ekonomiyi ve finansal piyasaları ilgilendiren bir yandan da çalışan kesimleri,
memurları da konu olan koşullar içinde olabiliriz.
Aralık ayında meclisi ilgilendiren gelişmeler ve değişiklikler, halkın
iradesini gündeme getiren konularla, içerisinde spor, sahne ya da gençleri alan
gelişmeler öne çıkıyor. 5 Aralık’ta gerçekleşen yeniay halkı ve çalışan kesimi
ilgilendiren değişiklikleri, reformları aynı zamanda iç işlerinde güvenliği ve
sınırlamalar getirebilecek uygulamaları anlatmakta.
22 Aralık sonrası ekonomiyi ilgilendiren konular, işçilerin
durumu açısından ciddi önlemleri gündeme getirmekte. Bu dönemde çalışan
kesimlerin tepkisi, çalışma şartlarını, endüstriyi ilgilendiren gelişmeler, ülke
gündeminde, öncelikli olarak yapılması gereken, sınırlı koşulları gündeme
getiren durumlara işaret etmekte. Yine bu dönemde, dış ilişkilere, diplomasiye
ait koşulların huzursuzluk getirebileceği anlaşılmakta. Genel olarak
karşıtlıkların, muhalefetin, yıpratıcı koşulların öne çıkabileceği günlerde
olabiliriz.
R. Hakan Kırkoğlu
KAYNAK;
http://www.hakankirkoglu.com
web:
www.hakankirkoglu.com
e-mail:
hkirkoglu@superonline.com
İstanbul-21.12.2009
http://sufizmveinsan.com