Türkiye’nin
Avrupa Birliği yolculuğu 31 Temmuz 1959 da ortak üyelik için
başvurusuyla başlamıştır. Süreç 1999 Helsinki
(Finlandiya) zirvesinde Türkiye’ye aday ülke statüsünün
verilmesiyle farklı bir boyut kazanmak suretiyle devam
etmektedir.
Aday
ülke statüsündeki Türkiye, tam üyeliğe giden yolda ilk adım
olarak tanımlanan Katılım Ortaklığı Belgesini
kabul etmiştir. Katılım ortaklığı belgesi kısa ve orta
vadeli öncelikleri, ana hedefleri, siyasi ve ekonomik
kriterleri olan ve katılım hazırlıklarının hangi koşullar
altında gerçekleşeceğini belirten bir yükümlülük
bildirgesidir. Aynı zamanda belgede uygun izleme mekanizmaları
oluşturulmuştur. Bu amaçla ortaklık komitesi altında toplam
8 alt komite kurulmuştur. 2000 Nice (Fransa) zirvesinde, AB
(Avrupa Birliği) konseyi katılım ortaklık beldesini onaylamıştır
Yine aynı sene Avrupa Komisyonu Türkiye için Katılım Ortaklığı
Belgesi yayınlanmıştır. Belgede belirtilen unsurlar siyasi,
sosyoekonomik ve hukuki-idari düzenlemeler içermektedir.
Avrupa
Birliğine diğer üye ülkelerle birlikte eşit şartlarla
girmek ve taviz vermemek bir güç denge işidir. Ülkenin yatırımlarla,
ihracatıyla yani genel olarak ekonomik yapısı itibarıyla
belli bir aşamaya gelmesini gerektir Türkiye’nin bu süreçte
izleyeceği en mantıklı yol taviz vermeden Avrupa Birliği’nin
ortaya koyduğu fonlardan akıllıca yararlanmak ve gerçek
anlamda bir ulusal programı takip etmekten gözüküyor. Türkiye’nin
AB. Dışında da yerine getirmesi gereken ve halkımızın layık
olduğu gelişmelerdir. Türkiye kaynakları, insan gücü
ve jeopolitik konumu gereğince AB’ne böyle bir güçle ve bağımsızlığını
koruyarak girmeyi hak etmektedir.
Türkiye
ikinci adım olarak katılım ortaklığında belirlenmiş olan,
hem de kendisinin belirleyeceği öncelikli alanlarda kullanılacak
parasal ve insani kaynakları, yapılacak kurumsal ve idari
reformları, AB’ne uyum bağlamında çıkarılacak kanun ve yönetmelikleri
ve bunlara ilişkin takvimi içeren bir ulusal programın hazırlanmasıdır.
Bu program Hükümet tarafından hazırlanmıştır. Mecliste
yapılan bazı Anayasa değişiklikleri de bu programın bir
uzantısıdır.
Belgenin
kısa vadeli hedefler olarak sunduğu bölümde siyasi kriterler
belirlenmelidir. İfade özgürlüğü, toplantı ve dernek
kurma özgürlüğü, sivil toplumun teşviki, işkencenin önlenmesi,
tutuklulukla ilgili süreçler hakkında düzenleme, insan
hakları, DGM’ler gibi konuların yanı sıra anadilde TV: ve
radyo yayını ve Kıbrıs sorunu gibi unsurlar ifade
edilmektedir. Kısa vadeli
ekonomik kriterler, IMF ve Dünya Bankası ile anlaşmaya
varılan, enflasyon ile mücadele, yapısal reform programının
uygulanmasını, tarım reformunu ve özelleştirmeyi içermektedir.
Orta
vadeli siyasi kriterler idam cezasının kaldırılması, Güneydoğuda
geriye kalan olağan üstü hal uygulamalarının kaldırılması
ve tüm vatandaşlar için kültürel hakların garanti edilmesi
ve eğitim alanda dahil bu hakların kullanılmasını önleyen
tüm yasal hükümlerin kaldırılmasını içermektedir. Orta
vadeli ekonomik kriterler ise özelleştirmenin tamamlanması,
tarım ve mali sektör reformunun tamamlanması gibi unsurları
kapsamaktadır.
Hükümet,
belirtilen yükümlülükleri yerine getirmek amacıyla hazırladığı
Ulusal Programın en önemli kısmını Anayasanın belirtilen
hususlarla ilgili maddeleri de değişiklikler yapmak suretiyle
uygulamaktadır.
İstanbul
- 16.10.2001
http://sufizmveinsan.com
Kaynak:
Mercek
Dergisi Sayı:14
|