“Besmele her hayrın başıdır!”
Bu
günün adı elif olsun istedim.Her başlangıcın adı misal..İnce,
nazik, asil ve ilk harfin tadında elif ile başlamak.
Kelimeler, sözcükler ve cümleler, arkadaşlarım benim..Onlar ile
bu sayfada yeni bir yolculuğa çıkıyoruz. Yelkenlerimi fora
ettim. Sandalıma yükleri ve yürekleri aldım. Rota bizi nereye
götürür bilmiyorum. İnsana dair düşlerde ve düşüncelerinde
hayata dair ne var ise paylaşmak amacım… Fikrin ve zikrin bütün
limanlarına, bütün adalarında dolanmak geliyor içimden… Bazen
sessizliği dinlemek, bazen kalabalıkların ve yığınların arasında
dolaşmak, bazense bir ormanın ortasında tek başınıza oturup
kuşların nidalarında Yunus Emre’ nin, Mevlana’nın beyitlerini
dinleyerek ruh dünyamıza yolculuk yapmak.. Bazen soran bazen
sorgulanan bazen gülen bazen ağlayan olmak! Ama her nasılsa
başlamak geliyor içimden artık..
Başlamak böyle bir şey sanırım. Birçok şeyi geride bırakarak
yeniden bir şeylere başlayabilmek. Ne kadar da cesaret verici ve
ne kadar da insana dair bir eylem. Başlamak derken; kabuktan
patlayan bir tomurcuğun çiçeğinin rengini hayal etmek değil
derdim, ya da dünyaya gözlerini yeni açmış bir bebeğin
gözlerindeki yaşam özlemini…
Başlamak; bu yaşlarımda, daha dingin ve daha yüce bir duruş
!.Bitmiş ve tükenmiş bir aşkın sonunda, ezan sesleriyle bir
sabah ümitle, yeniden “hayat merhaba” diyebilmek. Kaybedilmiş
bir ÖSYM sınavının ardından tekrar ders kitaplarının ağır
kapaklarını açabilmek. Depremde evi, yurdu çökmüş, bütün
sevdiklerini kaybetmiş kırık bir gönlü tamir edip yeniden hayata
atılabilmek. Güneydoğuda vatan için çarpışırken bir bacağını
kaybeden bir gazinin yeniden yürüme çabası; başlamak. İflas
etmiş ünlü bir iş adamının cebinde kalan son birkaç lirasıyla
mercan yokuşundan aldığı mendilleri satabilecek bir yüreğe sahip
olabilmek canlanıyor gözlerimin ucunda. Başlamak belki de
böylesi zamanlarda daha asil ve yüce hale geliyor kulağıma.
Başlamak,Yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide bir kertik!
Kırılmak, bozulmak, çürümek, dağılmak, yenilmek, kaybetmek,
tükenmek, azalmak, erimek, çözülmek, yitirilmek gibi onlarca
olumsuzluk fiilinden birisini yaşarken bir soluk alıp hayata
“Yeniden” diyebilmek, avazı çıktığı kadar…
Neresinde kaldı isek hayatın,yarım ve ezilmiş, oradan kendimizi
tekrar inşa edebilecek bütün donanımları tedarik ederek ruh ve
gönül inşamıza başlayabilmek. Bütün dünya felsefelerini ve
öğretilerini geride bırakarak bu toprakların ikliminden
beslenerek, çatlayan topraklarımıza su verebilmek.
Bu
fikir ve gönül serüveninde, elimiz, yüreğimiz, ruhumuz, fikrimiz
kadar benliğimiz ve kültürümüzle yoğrulmuş Anadolu insan tipinin
diyalektiğini ve edebiyat serüvenini, hep beraber izleyeceğiz..
Serüven diyorum, zira kelimelerimin ve sözcüklerimin yön ve
rotasını çizmedim. Bu seyir defterini hep beraber yazmak
istiyorum. Hepimize iyi yolculuklar ve seyirler....
Murat
Çavga
29.08.2006
http://sufizmveinsan.com
|