Beyin Dalgaları ve Yaratıcı Düşünce



Bilim, çağımızın adeta orta direği olmuş durumda ve bu çağa adını vermektedir. Bilim dünyasının çalışmaları bugüne kadar epeyce geniş sahalara yayılmıştır. Ancak, biz global haberlerden ve bu yayılmanın bize ulaşan kısmından haberdar oluyoruz. Araştırma ihtiyacı hissedince ise ortaya çok değişik durumlar çıkıyor. Ve durumumuz-programımız neye müsaitse onunla ilgili hadiseler bizim için önemlilik arz ediyor.

Kişisel gelişimimizle, beynin çalışmasıyla ilgili aktiviteleri araştırırsak da bu sefer, “bilim adamları bu konuya neden daha fazla eğilmiyorlar?” veya “insanlar bu haberleri, dizi, veya film tanıtımlarıyla, yaz gelince sahiller ve zayıflama teknikleriyle dolan beyin girdilerimiz arasına neden yerleştirmiyorlar?” diye soruyorsunuz.

İnternette araştırma yaparken görüyorsunuz ki, beyinle ilgili haberleri taramak “samanlıkta iğne aramak” gibi zor bir iş. Bulabildiğiniz,sadece birkaç site ve bunların yarısı da beynin araştırmalarıyla değil, hastalıklarıyla ilgili.

Uzay hakkındaki araştırmalar çok önemli ve hoşumuza gidiyor olsa da, uzayda aynen bizim gibi bedenleri olan canlı varlık aramakla harcanılan zaman ve maddi güç, biraz da beyinle ilgili araştırmalara kaydırılsa eminim, aynı derecede, belki de daha heyecanlı bir serüven yaşamaya başlayacağız.

Fakat bizim karşımıza çıkan haberler, biraz önce de bahsettiğimiz gibi günlük, ya da mevsimlik yaşamın güzelliklerini sunmak üzerine yoğunlaşınca bilim dünyasına yönelen çocuklar mı, yoksa gösterilen bu yaşam tarzına doğru güdülen çocuklar mı yetişir?

Beynin faaliyetleri “dinlerin ve tüm mistik sistemlerin ana unsuru” olmuştur. Ve tarihe mal olmuş bilim adamlarının dahi IQ-EQ kapasitelerine bakarsanız yüksek düzeylerde olduğunu görürsünüz. Albert Einstain’ ın beyninin %23’ ü çalışıyor örneğine bakarsak beynin önemini biraz daha irdelemiş oluruz. Einstain’ ın fizik dünyasında açtığı çığırlara bakarız ve buradan da anlarız ki, insanların sahip olduğu en önemli organ beyindir. Beyin araştırmalarına ne kadar ihtiyacımız olduğunu da düşünemeden geçemeyiz.

Gelelim beyin dalgalarına:

Elektroensefalograf beyindeki elektriksel faaliyetleri ölçer. Bu ölçümler, beyinde her biri kendine özgü işlevlere sahip dört farklı durum saptanmıştır. Bunlar Alfa, Beta, Teta, ve Delta' dır.

BETA DALGALARI:
Beta, fazlasıyla meşgul olduğumuz hallerde devreye girer. Hızlı, seri ve inişli çıkışlı dalgalardır. Heyecanımız arttığında veya dış faktörlerce fazlaca uyarıldığımızda beta dalgaları yayınlamaya başlarız. Konuşan biri, ders veren bir öğretmen beta dalgaları yayar. Konuşma sırasında tartışma çıkarsa, ortalık gerginleşirse beta dalgalarının frekansı artar.

ALFA DALGALARI:
Alfa dalgaları ise; rahatlayınca, heyecan yatıştığında devreye girer. Alfa dalgalarının beta dalgalarına kıyasla genliği daha yüksek, frekansı daha düşük. Beta dalgaları saniyede 15 ila 40 Hz yaparken, alfa dalgaları saniyede 9 ila 14 Hz arasında devir yapıyor. Elinizdeki iş bitince, bir toplantıdan dışarıya çıkıp hava aldığınızda alfa dalgaları gene faaliyete geçiyor.

TETA DALGALARI:
Teta, zihnimizin bilinçsiz olduğu hallerde ortaya çıkmakta. Frekansı çok düşüktür, saniyede 5 ila 8 Hz arası.

Teta dalgaları bastırılmış duygular ortaya çıktığında aktifleşiyor. Yaratıcılık için ihtiyaç duyulan beyinsel bağlantılar da teta dalgaları sayesinde kuruluyor.

Uzun bir yolda ilerlerken, yürüyüşe çıkıp bedeninizi dinlendirmek istediğinizde, gene ilginç ve yaratıcı fikirlerin dalgası teta işbaşındadır.

DELTA DALGALARI:
Ve geldik deltaya.
Delta, frekansı en düşük olan dalgadır tespit edilenler arasında. Saniyede 1.5 ila 4 Hz arasında gidip gelir. Son derece de düzensiz yayılır. Bilinçsiz zihnin en derinlerinde, uykunun en derin saatlerinde bu dalgaları yayar beynimiz.

Yatakta kitap okurken de yayılan dalgalar gene betaya dönüverir. Uykumuz gelince önce düşük frekanslı beta, kitabı okumayı bırakıp yanı başınıza koyunca alfa, uykuya geçmeye başlayınca teta, uyku derinleşince de deta devreye giriyor.

Araştırmalar teta ve delta dalgalarının özellikle yaratıcılıkla ilgili olduğunu, bu dalgaların beynimizin içine doğru odaklanmamıza yardım ettiğini ve yaratıcı düşünceyi ortaya çıkardığını ileri sürüyorlar. Bu dalgaların en aktif olduğu dönem uykudan uyanma dönemidir. Bu nedenle uykudan uyanma süreci yaratıcılık açısından en yararlı dönemdir. Buna örnek olarak Descartes, en çok uyandıktan sonra, yatakta uykulu, yarı uykulu bulurmuş yeni fikirleri.

Yaratıcılık ile beynin dalgaları arasında ilintili olduğu belirginleştikçe, beynin elektriksel çalışmasını düzenleme faaliyetleri de daha popülerleşiyor. Birçok uzak doğu geleneği, aslında beynin kendisini dingin bir hale getirmeye yarıyor.

Beynin dalgalarına egemen olduğunuzda, sinirlenmeyen, aşırı heyecana kapılmayan, zihni yaratıcılık sürecini uzatabilen biri haline geliyorsunuz. Kas gücünü çalıştırır gibi beynin dalgalarını çalıştırabiliyor, istediğiniz yönde harekete geçirebiliyorsunuz.

Yaratıcılık iddiasında olanların bu özelliklerini etkin hale getirmek istiyorlarsa, betaya, alfaya, tetaya, deltaya daha dikkât etmeleri gerekiyor. Beyin dalgalarını güçlendirmek ve kapasitesini artırmak için özenti, maceracı ve sosyetik uğraşlara girmeyip “çok yakınlarımıza bir bakarsak ” aradığımızı bulabiliriz veya aradığımız bizi bulur. Ama yerimizde oturarak bir şeyler olmasını beklemek, gereksiz işlemler listesinin ana başlığını oluşturmaktadır. Ve artık beynine yönelik çalışma yapmayanların herhangi bir fikirsel-zihinsel-şuursal iddia içersine girmeleri gülünerek seyredilecektir.

Bunlarla bağlantılı olarak, bir de ilginç bir konu olan ve son günlerde medyada da gündeme giren belli kelime tekrarlarının, yani zikrin, meditasyon esnasında veya ibadet halinde beyin dalgalarının normal halinden farklı dalgalar yaymaya başladığını artık biliyoruz. Konuyu en iyi şekilde ortaya koyan yazıların linkleri aşağıdadır:
http://www.ahmedhulusi.org/images/beyin.jpg

http://www.ahmedbaki.com/turkce/kitaplar/insan/

Ahmed Hulusi; İnsan ve Sırları-1; Dünyada En Önemli Çalışma Zikir.
İnsan ve Sırları-1; Beyin-Ruh İlişkisi Ve Ölüm.

Zaman ve mekân kavramlarının son değişmiş halini düşünerek söyleyebiliriz ki, bu araştırmalar daha da geliştirilebilir. “Muhtemelen aradığımız güç, beynin bilinmeyen güçleri bir tıklama mesafesi kadar yakınımızdadır”.

NOT:
IQ: Bilişsel zeka.
EQ: Duygusal zeka.
 Elektroensefalografi (EEG):
"Beynin elektriksel aktivitesiyle" ilgili bilim.
Elektroensefalogramları kayıtlama tekniği.

volkan@ulcbilgisayar.com
İstanbul - 23.03.2005

http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail