Kısa Süreli
Bellek…
Kısa süreli belleğin birkaç şekli vardır.
Anlık diyebileceğimiz kısa süreli belleğe örnek olarak görsel
olaylarla ilgili resimsel bellekten söz edebiliriz. Bu bellek
şeklinde görsel uyarıları izleyen sürekli hayaller vardır.
Kişi, bir cisme bir süre baktıktan sonra o cisim görme alanından
çıkarılsa bile, bir süre daha bu cismin hayali gözünün önünden
silinmez ve kişi bazı ek ayrıntıların farkına varır; sanki
görmeye devam eder. Ancak, bu belleğin süresi çok kısa olup
çoğunlukla bir saniyeden azdır. Süreyi uzatmak için, görsel
uyarının parlaklığını arttırmak ya da bakma süresini çoğaltmak
gerekir. Anlık görsel belleği sağlayan mekanizma gözün sinir
tabakası nöronlarındaki fiziksel değişimlerdir.
Biraz daha
uzun süren kısa süreli bellek, sinir hücreleri arasındaki
uyarıcı devrelerde bir süre devam edip giden elektriksel
aktivite aracılığı ile gerçekleşir.
Kapalı
devreler şeklinde olan ve uyarıcı tepki oluşturan nöron
zincirlerinde sinir akımları tekrar tekrar dolaşır ve bu kapalı
devrelerde akım dolaştıkça, o şey anımsanır.
Akım tükenince o şey unutulur. İngiliz ruh bilimci
Alan Baddeley bu belleği çalışma belleği olarak
adlandırmaktadır. Bu bellek türü için verilebilecek tipik bir
örnek, yeni öğrenilmiş yedi rakamlı bir telefon numarasını
anımsayabilmektir. Kısa süreli belleğin ortalama kapasitesi de
yedi birimliktir (5 – 9 arası).
Görüldüğü
gibi kısa süreli bellek, beyne iletilen bilgilerin giriş
bölümünde, bir tampon görevini yerine getirmektedir.
Alınan bilgiler (görüntü, sözcük veya sayısal bilgi) ilk önce
kısa süreli bellekte işleme tabi tutularak gerektiğinde uzun
süreli belleğe iletilmektedir.
Uzun Süreli
Bellek…
Uzun süreli bellek, kısa süreli bellekteki nöron zincirlerinde
akan elektriksel aktivite gibi dinamik olaylara bağlı değildir.
Çünkü böyle olsaydı nöronsal aktivite geçici olarak
durdurulduğunda, belleğin de tümüyle silinmesi gerekirdi.
Örneğin, derin bir anestezi verildiğinde, beyine az oksijen
gittiğinde ya da beyin soğutulduğunda kişinin geçmişini tümüyle
unutması gerekirdi. Fakat bu durumlarda yalnız kısa süreli
bellek bozulmakta, uzun süreli bellek ise sağlam kalmaktadır. Bu
bakımdan uzun süreli belleğin, dinamik değil, plastik
değişiklikler sonucu oluştuğunu düşünmek daha doğrudur.
Plastik
belleğin temelini koşullu ya da koşulsuz reflekslerden gelen
sinyallerle değişebilen protein molekülleri oluşturur. Böylece,
beyinde moleküllerden oluşmuş bir dilin ya da gramerin
varlığından söz edilebilir. Yeni protein molekülleri sadece
uyarılar (öğrenme) ile oluşmaz, kalıtsal olarak da oluşur. Bir
bakıma canlılar kalıtsal olarak eğitilirler. Kalıtsal eğitim
kusurlu olduğunda, akıl hastalıklarından ve davranış
bozukluklarından söz ederiz.
Moleküler düzeydeki değişiklikler
dışında uzun süreli belleğin gelişmesi için nöronlarda şekilsel
değişiklikler de oluşmaktadır. Bilindiği gibi, bir sinir
hücresinden diğer sinir hücresine kimyasal ve bunun sonucu
olarak da elektriksel uyarıların geçtiği kısımlara sinaps denir.
Öğrenme, nöronlar
arasındaki sinapsların sayısında artma; unutma ise sinaps
sayısında azalma yapmaktadır.
BELLEK
SİSTEMİ:
Bilginin alınması…
Beyinde dikkat ve yoğunlaşma işlemlerini iki bölgede incelemek
mümkündür. Beynin ön (frontal) bölümünde daha soyut, arka
(parietal, oksipital) bölümünde görsel, işitsel ve motor
yeteneklerin işlenmesi ile ilgili bilgiler alınmaktadır ve
işlenmektedir. Alınan bilginin tanınması, daha önceki
bilgilerle karşılaştırılmasıyla olur. Tanıma işlemi beyinde
derin yapılarda olmak üzere farklı işlevlere yönelik farklı
yapılarda gerçekleşir. Bilginin daha sonraki işlemlerinin
başlaması aşamasında beyinde bir biçimde tutulması
gerekmektedir. Bu, kısa süreli belleğin tekrarlama işlemi ile
gerçekleşir. Bu bilgi tutulamıyorsa ya alımında bir bozukluk
vardır ya da yeni alınan bilgi bir öncekileri silmektedir.
Bilginin
işlenmesi…
Bilginin kodlanması sırasında, bilginin işitsel yönleri yüzeysel
ya da otomatik, kavramsal ya da anlamsal yönleri derin analiz
yapılarak işlenir. Bazen bu analiz sırasında sözel bilgi görüntü
halini alır ya da tam tersi olur. Her zaman bilgiler kodlanarak
işlenmez, bazen değişmeden belli bir form haline dönüştürülerek
kullanılır. Bununla bilginin miktarının azaltılması mümkündür.
Bilginin ilgili olduğu kavramlar ya da yapıyla ilgili olarak
bağlantısının kurulması da üçüncü basamağı oluşturur. Bu
bağlantı kurma işlemi sırasında beyin kabuğunun (korteks)
değişik bölümlerindeki sinir hücreleri senkron (eşzaman) olarak
aktive olmaktadırlar.
Bilginin
depolanması…
Bilginin uzun süreli saklanması, geçici bellekten kalıcı belleğe
dönüştürülmesi işlemine konsolidasyon (pekiştirme) denmektedir.
Kaza sonrası görülen geriye dönük unutma olayında yeni
bilgilerin konsolidasyonun tam olmamasından kaynaklanan yeni
olayların unutulması görülür. Depolama, özellikle iki taraflı
temporal lob hasarında bozulur. Bellek kayıtları bir kez oluşup
hep aynı kalan yapılar değildir ve sürekli yeni kayıtlar ile
birlikte tekrar tekrar organize olurlar.
Bilginin
hatırlanması…
Bellek kayıtlarının kullanılabilmesi için tekrar aktif olmaları
gerekmektedir. Geri çağırma işleminde de temporal lob ve
içyapıları önem taşımaktadır. Bazen bilginin saklanmasında
bir bozukluk yok iken geri çağırma işlemi bozulabilir.
Bellek kayıtlarının geri çağırılmasında doğru ve yerinde
olanların seçilmesi önemlidir. Tarama işlemi dediğimiz bu
basamakta bir bozukluk varsa konfobulasyon dediğimiz “kontrol
dışı yanlış sözel yanıtların” oluşumu ortaya çıkar. Kişi tam
doğru olanı bulamadığından o an geri gelen bilgiler neyse onları
ifade eder. Tarama işleminin bozulması, bellek kayıtlarının
zayıflamasında da görülür. Bu durum sıklıkla beynin ön bölümü
olan frontal lobun hasarında görülür. Her iki beyin yarı
küresinin birbirinden ayrıldığı durumlarda da sol beyin yarı
küresi, diğer beyin yarı küresinden tam bilgiyi alamadığından
yine aynı durum, konfobulasyon görülmektedir.
Sonuç
olarak, bellek ve öğrenme değişik biçimlerde olmaktadır ve belli
aşamalarda gerçekleşmektedir. Bu işlemler sırasında beyinde
farklı sistemler ve yapılar bir arada çalışmaktadır. İnsanın
yaşamını devam ettirebilmesi ve davranışlarının gelişmesinde bu
sistemler yer almaktadır.
Volkan Tolga
İstanbul - 27.12.2005
http://sufizmveinsan.com
|