Bir cep telefonu
alırken bu soru hiç aklınıza geliyor mu? Pek sanmam. Benim de
gelmiyor. Çiklet alırken “ekmek mi alayım, çiklet mi” sorusu
gibi saçma gelebilir. Ben bunu belki de bilgisayarım olduğu için
sormam. Şimdi düşündüm; Bilgisayarım olmasa ve cep telefonu
paramla bir bilgisayar alabilsem, seçenek tektir: Bilgisayar.
Ama Türkiye’ de cep telefonlaşma oranı %35, bilgisayarlaşma
oranı ise sadece % 6 imiş. Gelişmekte olan ülkelerde bu
bilgisayarlaşma oranı %17 civarı olarak öngörülüyor. Aradaki
fark çok olmasına karşın, aynı oranda olsa bile, bulunduğumuz
çağa adını veren bilgisayar bizim için daha önemli bir yer
tutmalı. Diğer teknolojik yeniliklerde, alım gücü düşük
olduğundan vatandaşlarımız diğer Avrupa ülkelerini 3-4 yıl
geriden takip ediyor, ama cep telefonunda işler birden tersine
dönüveriyor. Diğer bazı Avrupa ülkeleri bizim kullanmayı
bıraktığımız telefonları hâlâ kullanıyorlar. Gösterişli
telefonlara olan düşkünlüğümüzden dolayı bu durumda Avrupa’ dan
ilerideyiz. Avrupa’ da iki yılda bir cep telefonu
değiştirilirken, ülkemizde altı ay bazen uzun bir süre
sayılıyor.
Telefonlarımdan
hemen hemen hiçbirini bir sene kullanmamışımdır. Ve biliyorum
ki, beni bu konuda yalnız bırakmayan vatandaşlarım var. Bununla
yetinmeyip bu süreyi kısaltmayı hedefleyenler de var ki, pek
tasvip etmiyorum. Yani maddi bakımdan; parası olanlara bir şey
diyemem. Bu hızlarda yaşayanlar da genelde gençlerdir. Bunu
dışarıda, Teenage diye dilimize çoktan girip hazmedilmiş olan,
“delikanlı” da dediğimiz yaş grubunda rahatlıkla görürüz.
Fakat bu bizim
için o kadar da hoş değil. İrlanda ve İsveç’ te halen kullanılan
telefonlar, ülkemizde çoktan tedavülden kalkmış bulunuyor. Bazı
telefonlar bilgisayarlardan bile pahalı iken cep telefonları ilk
seçenektir gene de. Ama bu durumun değişmesi lazım. Ekonomiden
eğitime, ticaretten hobilere ve daha yazmadığım, ama hepinizin
malumu olduğu gibi çoğu şeye artık internetten, yani
bilgisayardan ulaşıp, tüm işlerimizi bilgisayarlarda yapıyoruz.
Bunun yanı sıra
cep telefonları, adı üstünde telefon iken, yani sadece konuşmak
için varken, artık birçok olayı ondan yürütmeye başladık. Örnek:
mesajlaşma, takvim, not defteri, telefon defteri, melodi
oluşturma, internet ...vs. güncel hayatta kullanılası ne varsa
telefona soktuk, derken bağımlı hale geldik. Sonucunda ise,
artık fiyatları bir bilgisayar fiyatına gelen telefonları da
almaya başladık. Ne için? En fazla altı ay kullanıp bıkmak için.
Sonra yeni bir telefon alıp elimizdekini satarken fiyatının
yarısını altı ay içinde kaybetmek için.
Ayrıca, asıl
bağımlısı olduğumuz, bilgisayardır. Önemli olan, bunu bilip,
yaşantımızı buraya yönlendirmektir. Miras olarak çocuklarımıza
bırakabileceğimiz en iyi şeylerden biri bilgisayar kültürüdür.
Çünkü gelecek, bilgisayar kültürü üzerine kuruluyor. Artık
bilgisayar bilmeyen insanlar kolayca iş bulamıyor, bir sohbet
esnasında bilgisayardan konu açılınca konuşamıyor, işlerin artık
bilgisayar ortamına yıkıldığı bu zamanda işlerini yapamıyorlar.
Bankalarda kuyruklar halinde bekleyen insanlar, aslında işlerini
bilgisayar başında yapabilirler. Fakat çeşitli sebeplerden ve bu
sisteme giremeyişimizden dolayı işlerimizi hâlâ eski sistemle
yürütmeye çalışıyoruz. Bankalar insanları internete yönlendirmek
için ellerine geleni yapıyorlar, ama koca bir ülkeyi alıştırıp
internetten bankacılık yapmaya yönlendirmek kolay değil. Onun
yerine banka kuyruğunda beklemeyi tercih ediyoruz.
Çocuklarımızın internet cafelerde takılmasını görmezden
geliyoruz.
Aslında
bilgisayarlı olmayı bir şekilde zorunlu hale getirmek gerekir.
Okullarda bilgisayar kesinlikle olmalı. Bırakın okulları, her
evde en az bir bilgisayar olmalı. Çağın gerisinde kalınmamalı.
wolkan98@hotmail.com
İstanbul - 17.02.2004
http://gulizk.com
|