2002
Amerika Açık Tenis Turnuvası; tenis otoriterlerinin ve bahisçilerin
hiç şans vermediği, 90’lı yılların tenisinin iki
dev ismi Andrea Agassi ve Pete Sampras’ın muhteşem
finaline tanık oldu. Tüm dünyanın izlediği bu özlenen karşılaşmada,
kendileri için, “ Artık tenis yollarının sonuna geldiler.
” diyenlere inat, üç saat süren mücadelelerini sürdürürken,
kazanan taraf özellikle
gençlerin hedefi haline gelmiş olan Sampras oldu.
Sampras;
19 yaşındayken 1990 yılında ilk *Grand Slam kupasını
Amerika açıkta kazandığında, 90’lı yıllara imzasını
atacağını, turnuvada 100 **ace servis atarak gösterirken; çok
büyük güç, kondisyon ve konsantrasyon isteyen servis-vole
oyunuyla da 1993-1998 yılları arasında ATP (Profesyonel Tenisçiler
Birliği) dünya klasmanının ilk sırasında yer alarak büyük
bir başarı sergiledi. En son kazandığı Amerika açık
turnuvasıyla ise, on dördüncü Grand Slam turnuvasını
kazanarak ayrı bir rekora ortak oluyordu. 2000 yılında kazandığı
Wimbledon şampiyonluğundan sonra girdiği otuz üç turnuvada
hiçbir başarı gösteremeyen Sampras’ın, tenis otoriterleri
tarafından “Sampras
bitti ve yaşlandı, artık voleye eskisi kadar hızlı
gelemiyor.’’ yorumlarıyla beraber, geçtiğimiz iki yıl
boyunca her yenilgiden sonra fanatik seyircilerinin hüzünlü
bakışları arasında kortları terk etmesi hafızalardan
silinmiyordu; ta ki o muhteşem finale kadar... Maç sonrası
Sampras’ın, zaferini paylaşmak için ilk olarak tribünlerde
yanına çıktığı kişi “ Benim burada olmamın sebebi, geçirdiğim
zor günlerde tenisi bırakmayı düşündüğümde beni ayakta
tutan kişiydi, bana büyük destek verdi ve onun sayesinde zor
günleri geride bıraktım.’’ diye bahsettiği, aktris eşi
Brigette Wilson’dan başkası değildi.
Dünya
çapında milyonlarca hayranı olan ve maçın sonunda en az
Sampras kadar alkış alan diğer finalist Andre Agassi,
kariyerindeki 204 yenilgiye karşılık 640 maç kazanmasıyla
beraber; şu ana kadar Avustralya, Fransa, Wimbledon ve Amerika
açık Grand Slamlerini kazanmış tek tenisçi olma özelliğini
de taşımakta. Her zaferin ardından seyirciyi selamlama tarzı
ile gönüllerde taht kuran Agassi, ilk Grand Slam’ini 1992 yılında
Wimbledon’da kazandı. Takip eden yıllarda 1994 Amerika açık,
1995 Avustralya açık ve 1996’da olimpiyat madalyasını
alarak 90’lı yıllarda çoktan adını zirveye yazdırmıştı
bile; ta ki 1997 yılında o dönemin en güzel kadınlarından
biri sayılan aktris Brooke Shields’ le evlenene kadar... Bu
evlilikle beraber Agassi’nin, iki sene içersinde zirveden Atp
sıralamasında 141. sıraya kadar geriledi. belki 90’lı yıllarda
tanınan ve çift el backhand vuruş tekniğinin yeni geliştiği
dönemlerde en iyi kullanan kişi olarak, bu teknikte yetişen
yeni jenerasyon
tenisçileri tarafından bir idol olarak hatırlanacaktı. 1999
senesinde Fransa açık turnuvasını kazanmış olarak
seyircilerinin karşısına çıktığında, tribünde Brooke
Shields’in yerinde, tenis dünyasında bayanlarda efsane isim,
Steffi Graf vardı. Bu dönemden sonra kazandığı her maçın
sonunda eşi Graf’ı
işaret edip, elini kalbine koyduktan sonra seyirciyi
selamlaması; herhalde ait olduğu yere, zirveye dönüşünde büyük
pay sahibi olan kişinin kimliği konusunda, dünyaya mesajını
da veriyordu.
Zirveye çıkış hikâyeleri ile beraber bu iki efsanenin maçlarını
izlerken; sevginin ve aşkın gücünün, 21. yüzyılda
masallardan sonra kortlarda yaşandığını düşünmek, bana
ayrı bir keyif
veriyor. AŞK, insanda yönünü zirve ile dip arasında tayin
ederken, kadının yaptırım gücünün de hiçe sayılmaması
ayrı bir gösterge sanırım.
Bakalım,
bedenleri yerine kalplerinin sesini dinleyen bu iki efsane,
kendilerini bizlere kortlarda daha ne kadar gösterecekler?...
Kim bilir?...
İstanbul
- 16.09.2002
http://sufizmveinsan.com
*Grand
Slam: ATP (Profesyonel Tenisçiler Birliği )’ nin bir sene
boyunca sırasıyla Avustralya,
Fransa, Wimbledon (İngiltere) ve Amerika’da düzenlediği;
para ödülü, prestij ve puan bakımından en yüksek değerde
olan birçok tenisçinin, katılabilmek için o zamana kadar katıldıkları
turnuvalarda aldıkları puanlara göre veya özel şartlarda
yer alabildikleri, dünyanın en önemli ve prestijli tenis
turnuvaları.
**Ace:
Geçerli servis atışında servis karşılayan oyuncunun topa
değememesi; çabuk kazanılan puana verilen isim
|