Aşk mumunun
ucunda eriyen bir damlayım,
Tek gâyem süzülmektir gönüllerden içeri...
Elem ilhâmım olmuş, her ânımda gamlayım,
Nedir duâlarımın dîdelerdeki yeri?
Ruhum ki uçmak
ister, ten denen kafesinden
Mâverâ'dan nûş ettim her nevîden bâdeyi...
Çekinmez oldum artık Akl-ı Küll'ün sesinden
"Katına ilhâk eyle aşkına âmâdeyi..."
"Gark edip
nârın içre, yanmayı nasib eyle
Ezânın hürmetine affeyle bu mücrimi
Nîmet- i Kevserin'den kanmayı nasib eyle
Rahmetin nisbetinde eyle -varsa- ecrimi..."
Şimdi bir
damla suyum turâba teslim olan,
Kâinâta ziyâyım, Cebel-i Nûr bağrıyım...
Bir mâbed duvarıyım -beş vakit müslim dolan-
Seherde dîdelerden yönelen bir çağrıyım.
Halil İbrahim
Doğramacı