Eski Hisler


Bir atlı gelir uçarak
Silik anıların arasından
Bir su olur bir yosun olur
O eski günler saf ve berrak
Aman Allah'ım nasılda özlersin
Bir hayal geçer gözünden çağlayarak
Babaannenin canlı sesi
Çınlar viran bahçelerde
Birşeyler düğümlenir boğazına ağlarsın
O hatıralar ki nane şekeri gibi
Zihin açıcı
Bir 'of' çeker seni uzaklara
Annenin sesinden.
Bir 'of ' ki veba gibi bulaşıcı
Kavak yapraklarını hışırdatır bir serin yel
Ve öyle candan bir sessizlik, bir  kuzu melemesi
Seni alır bu dünyadan götürür cennete
Pencere pancurlarına çarpan rüzgarın musikisi
Sonra ılık, loş ve koyu yeşil
Bir gölgede daldığın hülyalar
Yalnızlığın verdiği iç sıkıntısı
Ve karşı tepeden aksi sedalar
Yalnızsındır,ama gökyüzü tarifsiz berrak
Ama kara kazanın altından çıkan duman öylesine dost
Ama ceviz ağacının gölgesi öylesine davetkar
Bir histir ki bu illaki yaşanmalı
Adı lügatlarda yok
Ne kadar şair olsan anlatamazsın
Ormanında bodur meşe ısınmışlığı
Yaşamın özü, latif çam serinliği
Çocukluğun tatlı oyunu
Yosunların içinde gizli
Bir mantar ocağı bulmak
Ya da bir başka anı
Heybeye vurulmuş iki çuval buğday
Dudağında bir ıslık, yanında deden
Güneşin alnında su değirmenine varmak
Ya da bir bayram,sabahın serinliği
Vurmuşken uykulu gözlerine
Çember şeklinde dizilmiş harmana ihtiyarlar
Ve el öper bir bir köyün gençleri
Ah ah bir arı su içer
Oluğun köşesinden
Bir tavuk sabaha kanadını çırpar
Bir olgun dut dalından düşer
Bir çekirge türkü söyler
Güneş memnun, sabah diri, sen sarhoş
Sofra taze, hava serin sen bir hoş
Dedim ya bir histir bu illaki yaşanmalı
Adı lügatlerde yok
Ne yapsan anlatamazsın

                                 Musa Yeşiltaş

İstanbul - 15.04.2002
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail