Dünyamızdaki biyolojik hayatın sürdürülmesi için
birer sebep olarak yaratılmış olan toprak, hava ve su gibi temel
unsurların dördüncüsü olan Güneş, kendisine verilen ve her an kontrol
edilen hareket programını aksatmadan milyonlarca senedir
sürdürmektedir. Fotosentezle oksijen üretmek bu ateşten küreye
bağlanmıştır.
Biz farkında olsak da, olmasak da; hayatımızda Güneş'in çok büyük bir
yeri vardır. Ruhî ve fizikî sağlığımız, yeryüzüne vuran Güneş
ışınlarından önemli şekilde etkilenmektedir.
Bizatihî varlıkların, yaratılış ve varlık gâyesine uygun kullanılıp
kullanılmamasıyla alâkalı bir değeri vardır. Güneş de binlerce fayda
ve hikmetin yanında, iyi tanınmadığı takdirde acı faturalar ödeten bir
küredir.Güneş ışınlarının kemiklere
tesiri
Kemiklerimize tesir eden Güneş ışınları –dolaylı yolla– faydasını
derimiz vasıtasıyla gösterir. Işınlar derimize temas ettiği zaman,
önce melanin pigmentlerine uğrar ve burada ozon tabakasından filtre
edildiği gibi filtre edilir. Deri ne kadar esmer veya koyu ise;
morötesi ışınları daha az alt dokulara geçeririr. Morötesi ışınların
radyasyon tesiri dünyanın Güneş'e olan uzaklığına, mevsimlere,
bulunulan yerin rakımına, enleme, günün vaktine, Güneş ışınına maruz
kalmanın süresine, kişinin yaşına ve deri renginin koyuluğuna
bağlıdır.
Ozon ve melanin engellerini geçen Güneş ışını, dış tabaka epidermis ve
iç tabaka dermise girer. Dermiste bulunan provitamin D3 fotonları emer
ve previtamin D3’e dönüşür, o da üç gün içinde vücudumuzda kemiklerin
gelişmesinde kullanılan D vitaminine dönüşür. D vitamini bilhassa
gelişmekte olan çocukların kemikleri için ve yaşlılarda kemiklerin
boşalmaması için önemli bir vitamindir. D vitamini olmaksızın yaşamak
mümkün değildir. Bedenimizin diğer kısımları gibi kemikler de sürekli
değişim halindedir. Yeni kemik dışta inşa edilirken, eski kemiğin iç
tabakaları tekrar vücut tarafından emilir ve her on yılda bir yeni
iskelete sahip oluruz. Kemik gücünün; D vitamini ve egzersiz olmak
üzere iki kaynağı vardır. İskoçya’da menopoz sonrası kadınlarda
yapılan araştırmalar, kemiklerde mineral muhtevasının kıştan yaza
doğru yükseldiğini ve yazdan kışa doğru azaldığını göstermiştir.
Yeni endüstriler hava kirliliğini artırarak morötesi ışınların
tesirini engellediği için, birçok şehir merkezlerinde ve bazı Kuzey
Avrupa ülkelerinde çocukların % 90’ı raşitizmden etkilenmiştir.
Güneş ışınlarının psikolojik tesiri
Bilhassa yağmurlu havalarda hava gri–siyah renk aldığı zaman içimize
bir sıkıntı çöker, hoşnutsuzluk hissine kapılırız. Güneş'in uzun süre
görünmediği veya çok kısa bir sürede Güneş görebilen ülkelerdeki
insanlarda depresyona bağlı intiharlar, mutsuzluk, çabuk sinirlenme ve
tedirginlik hisleri vardır. Güneşli ve sıcak havalarda aynı kişilerde
manik atakların olduğu gözlenmiştir. Bu kimselere o kadar ağır gelir
ki, bir eğlenceye, arkadaş toplantısına gitmek bile onlara ölüm gibi
gelir ve kendilerini uyumaya verirler. Bu kişilerin Güneş ışığına
düşkünlükleri çok fazladır. Tatil için kuzey ikliminden güney iklimine
göçerler.
Kuzey ülkeler bunun çaresini parlak ışıklar kullanarak bulmuşlardır.
Depresyon tedavilerini bu ışıkla yapmışlardır.
Güneş ışını ve lâmba ışınları melatonin
hormonunun salgılanmasını düzenlemede tesirli bir sebeptir. İnsanlar
suni ışıklarla ilkbahar senaryosu düzenleyerek, melatonin
salgılanmasını değiştirmek suretiyle depresyon tedavisi yapmayı
başarmışlardır.
Güneş ışınları zarar ile faydayı bir arada bulundurmaktadır. Kemiklere
faydası var diye bütün vücudun Güneş ışınlarının altında kalması fayda
yerine zarara yol açmaktadır. Güneşin insan vücuduna faydasını bilen
Yaratıcı, kısa bir süre vücuda yan tesirini göstermeden Güneş görmekle
bu ihtiyacı karşılayacak şekilde vücudu tasarlamıştır. Meselâ
araştırmacılar doğu standart saatine göre saat 10.00–14.00 arası ya da
ileri saat uygulamasında saat 11.00 ve 15.00 arası; yalnızca eller,
kollar ve yüzün koruyucu sürmeksizin haftada iki kez 10–15 dakika
Güneş alması, yaşınıza ve cildinize, tonuna bağlı olarak D vitamini
sentezi için yeterli olacaktır.
Başka bir araştırmaya göre saat 09.00–17.00 arasındaki daha erken ve
daha geç vakitlerde 15–30 dakika arası Güneş'le temasın yeterli D
vitamini sağladığı tespit edilmiştir.
Kemiklere faydası var diye bütün vücudu açarak Güneş altında kalıp
yanmak, fayda yerine zarar getirmektedir. Hattâ kısa süre (12 dakika)
Güneş alınması sonucu cilt alerjisi olan hastaların sunî ışıkla
tedavisi mümkündür. Zayıf Güneş ışığını taklit eden bir lâmba ışığında
tutulan erkeklerin bir ay sonra bağırsaklarında kalsiyum emiliminin
arttığı görülmüştür.
Güneş'in zararları
Ultroviyole ışınları; kornea, iris ve merceğin koruyucu kalkan görevi
yapması sayesinde gözün iç kısmı olan retinasına zarar vermez. Eğer bu
kalkanlar olmasaydı Güneş'te kalan insan kör olurdu, ya da habis
melanom denilen göz tümörü meydana gelirdi. Yine de fazla Güneş'te
kalan ülke insanlarından Hindistan ve Afrika’da, merceğin ultraviyole
dalgalarını emmesi sonucunda uzun süreli tesire maruz kalınca,
merceğin şeffaf proteinlerindeki kimyevî değişikler, gözü ışık
geçirmez hâle getiren katarakt denilen hastalığı meydana
getirmektedir. Bazı araştırıcılar göz merceği proteini içinde bulunan
triptofan isimli aminoasidin ultroviyole ışınından kaynaklanan
değişikliklerin sorumlusu olduğundan şüphe etmektedirler.
Çocuklukta uzun süre Güneş'te kalanlar ve Güneş'e korumasız çıkanlarda
göz mercekleri ergenlik çağına kadar ultroviyoleyi süzmede tam olarak
görev yapamadığından en fazla göz kanseri riskini taşımaktadır.
Güneş'in deriye tesirleri
Cilt kanserleri: Güneş ışınları ciltte zararlı kimyevî hadiselere
sebep olabilir. Deri tabakalarına nüfuz ederek buradaki epidermal
hücrelerdeki DNA’ya zarar verir. Zarar, Güneş'in en güçlü olduğu vakit
olan öğle vaktinde en üst seviyesine ulaşır. Deri hücrelerinin
DNA’sında zararın ilerlemesiyle deri hücrelerinde birkaç çeşit kanser
meydana gelir. Hayvanlar üzerindeki araştırmalarda morötesi ışınların
kansere sebep olan zararı artırdığı ve kendi başına da deri kanseri
yaptığı gösterilmiştir. Ciltteki habis melonomaya yakalanan kişilerin
sayısı coğrafik bölgelere göre değişmektedir. Ekvatora daha yakın
bölgelerde, kişiler koyu derili olduğu halde kanser görülmesi
yaygındır.
Bağışıklık sistemi hücrelerini azaltır
Lenfosit hücreleri yaşlılıkta azalır. Morötesi ışınlara düşük seviyede
maruz kalan yaşlılarda bu sayı gittikçe azalır ve onların zararlı
maddeleri imha edilmek üzere sevketme fonksiyonunu durdurur.
Dolayısıyla yaşlı kişilerin Güneş'te kalması cilt kanserleri yönüyle
daha fazla risktir.
Ultroviyole radyasyonu ayrıca kandaki başka bağışıklık hücrelerinin
sayılarını ve oranlarını değiştirir. Virüsleri ve kanserli hücreleri
yok eden öldürücü hücrelerin faaliyetini azaltır. Yazın öğle güneşinde
kısa bir Güneş banyosunun bile A vitaminindeki formlar olan
karotenleri bitirici etkisi vardır. Ultroviyole ışını alan kadınlar,
erkeklere göre daha fazla A vitamini kaybetmektedir.
Erken cilt yaşlanması
Güneş ışınları deriyle bir–iki saat temas ettiği zaman ciddi
sıkıntılar olmaması için, deriye kendisini ve altındaki dokuyu daha
fazla zarardan korumak için tedbir alma kabiliyeti verilmiştir. Bunun
için melanosit hücreleri daha fazla melanin pigmenti üretmeye gayret
ederken kabarır ve şişer, melanin pigmentleri, altındaki dokuları
korumak için âdeta bir tabaka oluşturur ve cilt bronzlaşır. Melaninin
bu kadar birikip bronzlaşması deri ve iç organlar için bir güvenlik
kalkanı değildir. Birkaç bronzlaşmadan sonra bu kalkan tesiri kaybolur
ve derinin katmanlarında değişiklikler olur; cildin yüzeyinde kuruma,
çatlaklar, çürükler oluşur. Ultroviyole radyasyonu dermis ve epidermis
tabakalarındaki hücre tiplerinin ömürlerini kısaltmak suretiyle cildin
yaşlanma sürecini hızlandırır, hücrelerin ölme hızı arttıkça deri
zayıflar, yaşlanır ve kırışıklıklar meydana gelir. Deride ter ve yağ
üretme fonksiyonlarını durdurur.
Yapılan araştırmalarda; güneşli bölgelerde ve kırsal kesimde çalışan,
çiftçilikle uğraşan insanların, Güneş gören yerlerinin, elleri ve
yüzlerinin erken kırıştığı ve daha yaşlı gösterdikleri tespit
edilmiştir. Yine aynı kişilerin; yüzlerinde ve ellerindeki
kırışıklıklarla, kapalı bölgelerdeki kırışıklıklar zıt bir manzara
gösterir. Yani vücudun kapalı yerlerinde kırışıklığa rastlanmamıştır.
Bazı dermatologlar kırsal kesimde çalışan kadınların çok çalıştığı
için yaşlandığını söylese de, deri yaşlanmasının tek sebebi Güneş
ışınlarıdır. Yine yapılan araştırmalarda kırsal kesimdekilerin erken
yaşlanmalarına rağmen sağlıkları egzersizden dolayı çok iyi
olmaktadır.
İlâçlarla ve kozmetiklerle vücutta aşırı
hassasiyet
Antiseptikler, deodorantlar, haşere ilâçları kullananlardan,
antibiyotikler, kas gevşeticiler, antidepressanlar, antidiaretikler,
antihistaminiklerden trankilizan ilâç alanlara kadar toplam 19 alanda,
yaklaşık 98 ilâç Güneş ışını ile birlikte vücudu etkilediği zaman;
bulantı, kusma, cilt döküntüleri, baş dönmesi, solunum sıkıntısı.. vb
alerjik reaksiyonlar olmaktadır. Bilhassa açık renkli, mavi gözlü,
açıkkızıl saçlı olanlar, ultroviyolenin tesirine daha fazla maruz
kalırlar, koyu ciltli ve koyu saçlı kimseler daha az zarar görürler.
Bilhassa Güneş’i bol olan bizim ülkenin
insanları, Güneş'i görünce soyunup kendini kırlara atan kuzey Avrupa
ve İskandinav insanları gibi yapmamalıdır. Güneş kemik gelişimi için
iyiymiş, gerekliymiş düşüncesiyle soyunarak kendini Güneş'in morötesi
ışınlarının kucağına atmak; bir alıp bin kaybetmek gibidir. Her
insanın yüzü ve ellerinin 15 dakika güneş ışını görmesi yeterli olup,
araştırmalara göre evdeki lâmba ışınları bile D vitaminini ve kalsiyum
emilimini sağlamaktadır. Göz kanseri, katarakt, A vitamini
yetersizliği, cilt kanseri, cilt kırışıklıkları, cilt alerjik
reaksiyonları gibi pek zararlı yanı olan Güneş ışınından faydalanmak
değil, korunmak lâzımdır.
http://www.sizinti.com.tr/konu.sizinti?SIN=7cb7b6845d&k=314&2137165155’den
alınmıştır.