İnternetten Tıp Dünyasından Yeni Haberler-29


 

Tarım ilaçları kullanan bahçıvanlarda daha yüksek Parkinson hastalığı riski var

 

Araştırmacılar, çiftçiler ve amatör bahçıvanlardan tarım ilaçları ile fazla temas edenlerin Parkinson hastalığına yakalanma risklerinin çok daha fazla olduğunu açıkladılar.

Daha evvelce elde edilen deliller  bu defa  beş Avrupa ülkesinde 3000 kişi üzerinde yapılan araştırma ile daha da güçlendirildi.

 

Bilim adamları yoğun bir şekilde tarım ilaçları ile temas eden kişilerin diğerlerine oranla %50 daha fazla Parkinson olma riski olduğunu tesbit ettiler.

Bu tedavi edilemeyen hastalığın en önemli karakteristikleri sallanma,  kasların titremesi ve yürümekte zorluktur.  Sebebi ise beyindeki kasları kontrol eden nöronlara kimyasal mesajlar yollayan sinir hücrelerinin dejenerasyonudur. 

İngiltere’de çoğunluğu elli yaş üzerinde olan 120.000 kişi de bu hastalık vardır.

Geoparkinson ismi verilen araştırmada  İskoçya, İtalya, İsveç, Romanya ve Malta’dan  gönüllüler yer almıştır.

Araştırmacıların bulgularına göre amatör bahçıvanlar gibi tarım ilacını az kullanan kişilerde hiç kullanmayanlara göre %9 daha fazla Parkinson görülme olasılığı vardır.  Çiftçiler ve diğer yüksek oranda bu ilaçlarla teması olam kişilerde ise bu olasılık %43 düzeylerindedir.

New Scientist dergisinde yer alan bu araştırma hangi tarım ilaçlarının suçlanması gerektiğini ise belirtmemiştir.

Bilim adamları ayrıca ailesinde Parkinson öyküsü bulunan kişilerde bu riskin %350 oranında arttığını belitmektedirler.

http://www2.netdoctor.co.uk/news/index.asp?y=2005&m=5&d=26&id=
119161 (özet)

 

 

 

 

Açık arazide mobil telefon kullanımı normalden üç kat daha fazla kanser riski taşıyor

 

Yapılan bir araştırmada açık arazilerde düzenli olarak mobil telefon kullanan kişilerin şehirlerdekilere oranla üç kat daha fazla beyin tümörü geliştirme riski olduğu belirtilmiştir.   Bilim adamları açık arazideki kullanıcıların cep telefonlarından şehirdekilere göre üç kat daha fazla radyasyon aldıklarını belirtmişlerdir. Bunun sebebi de baz istasyonlarının yerleşik alanlara kıyasla birbirinden çok daha fazla uzak olmasıdır.

 

Beyin kanseri olan 1400 hasta ile mobil telefon kullanma alışkanlıkları hakkında görüşülmüş ve gene 1400 kişiden oluşan sağlıklı bir grupla mukayese edilmiştir.

Araştırmayı yürüten bilim adamları mobil telefon kullanımı ile doğrudan ilişkili vak’aların fazla olmadığını ve bulguların bunu kesin olarak doğrulamadığını belirtmişlerdir.  Ancak, İsveç’te Orebro Üniversite Hastahanesinden kanser uzmanı Prof. Lennart Hardell sonuçların en azından mobil telefonlardan gelen mikrodalga radyasyonla beyin tümörü gelişme riski arasında bir ilişki olduğunu belirlediğini söylemiştir. 

Prof. Hardell bu sonuçları dikkate alarak  insanların tedbir almasını, mobil telefon kullanımlarını sınırlandırmalarını ve özellikle bu kısıtlamayı çocuklarda da uygulamalarını belirtmiştir.

 

Journal of Occupational and Environmental Medicine dergisinde yayınlanan bu araştırma için yaşları 20 ve 80 arasında değişen ve hem kötü huylu hem de iyi beyin tümörü olan 1400 İsveç’li Ocak 1997 ve Haziran 200o tarihleri arasında incelemeye tabi tutulmuştur.

 

Bilim adamları telefonda geçirilen zamanla beyinde bir tümör gelişmesi arasında bir ilişki bulamamışlar, ancak yaşanılan yer (şehir veya açık arazi)  ile beyin tümörü arasında bir ilişki bulmuşlardır. 

 

Taşrada yaşayan ve üç yıldan fazla mobil dijital telefon kullanan kişilerde şehirlerde yaşayanlara göre üç kat daha fazla beyin tümörü görülmüştür.

Gene taşrada açık arazide yaşayanlar şayet beş yıldan fazla dijital telefon kullanmışlarsa tümör riski şehirde yaşayanlar göre dört misli daha fazla olmaktadır. Ancak, bilim adamları eski tip analog mobil telefonlar üzerinde yaptıkları araştırmada bunlarla ilgili herhangi bir tümör riski görmemişlerdir.

Açık arazide bir mobil telefon el setinden yayılan radyasyon şehirdekine göre 10 misli daha fazladır, çünkü baz istasyonlar arasındaki mesafe çok çok daha fazladır.

Buna karşılık analog telefonlarda emisyon sabittir ve açık arazi ile şehir arasında bir fark yoktur.

 

Kötü huylu tümörler  için riskin çok  daha fazla   olduğu tesbit edilmiştir, şöyle ki açık arazide yaşayanlarda şehirdekilere göre 8 misli fazla risk vardır.

Ancak, bütün bu sonuçların kesinleşmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır ve geniş kapsamlı araştırmalar tamamlanana kadar insanların tedbirli davranmaları gereklidir.

Prof. Handell’in önerisi az telefon görüşmesi yapmak ve mümkünse özel kulaklık kullanmaktır.

Özellikle çocukların mobil telefon kullanmasında çok dikkatli olmak gereklidir.

 

Şu anda 13 ülkeyi kapsayan geniş kapsamlı bir araştırma sürdürülmektedir. Bu araştırmanın sonuçları bize kesin olarak kanser ile mobil telefon kullanımı arasında bir ilişki olup olmadığını gösterecektir.

 

Netdoctor.co.uk’den özet

 

Vitamin E’den zengin besinler Parkinson hastalığını önlemekte yararlı oluyor

 

Zeytinyağı, ay çekirdeği, badem, her türlü yeşillik ve benzeri E vitamini zengini besinlerin Parkinson hastalığını önlemekte  yararlı oldukları yapılan bir araştırma ile tesbit edilmiştir.

 

Kanada ve Abd’de yaşayan bilim adamları besinlerle orta veya yüksek düzeyde vitamin E alan kişilerin (tablet halinde olmaması gerekli) beyinlerini bu hastalıktan koruyabileceklerini bildirmişlerdir. Öte yandan Vitamin C ve beta karoten’in bu hastalıktan korunmak açısından bir faydası olmadığı belirtilmiştir.

 

Montreal’de bulunan Royal Victoria hastanesinden epidemiologist Mayhar Etminan ve arkadaşları bu koruyucu etkinin ancak düzenli bir şekilde E vitaminli besinler tüketmiş olan kişilerde görüldüğünü belirtmişlerdir. Tablet halinde alınan sentetik  E vitaminin faydalı olduğuna dair herhangi bir kanıt yoktur.

 

Yapılan araştırmalarda E vitamininden zengin gıdalar tüketmenin ancak hastalıktan  önceki devrelerde  korunma açısından  yararlı  olduğu görülmüş, hastalandıktan sonra ise bunun bir yararı olmadığı tesbit edilmiştir.

 

Araştırmacılar, ay çekirdeği ve zeytin yağının  koruyucu özelliğinin onları tüketenlerin yaşam tarzı ile bağlantılı olduğunu belirtmiştir.

Aynı tez Vitamin C içinde geçerlidir. Her ne kadar çok güçlü bir antioksidan olsa da, vitamin C yi çok tüketen kişiler yaşam tarzları nedeniyle daha fazla Parkinson riski altındadırlar.  Örneğin, meyve de dahil olmak üzere vitamin C içeren çok tatlı yiyecekler tüketmek Parkinson hastalığı riski le ilişkili olabilir.

 

Parkinson Hastalığı Derneği kişilerin dengeli, bir beslenme tarzı uygulamalarını ve zeytin yağı, fındık, badem ve taze yeşil sebzeler tüketmelerini önermiştir.

 

netdoctor.co.uk’den özet

 

 

Kronik sırt ağrısı için ameliyat her zaman en uygun tercih olmuyor

 

90 yıldan beri bel kemiğinin alt bölgesini rahatlatmak için uygulanan ameliyat kronik ağrı çeken kişiler için en uygun tercih olmayabilir.

 

Nüfusun %85’i yaşamının herhangi bir döneminde sırt ağrısından acı çekmektedir ve %10 da ise sırt ağrısı kronikleşmiş bir durumdadır ve de doktorlar içinde tedavisi oldukça güç olmaktadır.

Ayrıca, iş günü ve iş gücü kayıpları dikkate alındığında toplum için de son derece yüksek bir maliyeti vardır. 

 

Geleneksel olarak uygulanan ameliyatın verimliliği hakkında tartışmalar başlayınca, Medikal Araştırma Kurulu bir kıyaslama yapmak üzere harekete geçer.   Böylece ameliyatı tercih etmiş kişilerin sonuçları ve ameliyat olmadan yoğun bir fizyoterapi ve davranış terapisi (bir çeşit psikolojik danışmanlık) uygulanan kişilerin sonuçları karşılaştırılmıştır.

 

British Medical Journal’da yayınlanan araştırma sonuçlarına göre ameliyat yoğun bir rehabilitasyon programından daha iyi değildir ve çok daha pahalıdır.  Bu yüzden doktorların hastalarına ameliyattan önce rehabilitasyon programını önermeleri gereklidir.

 

Bu araştırmada bir yıldan daha fazla süre sırt ağrısından şikayetçi olmuş hastalar incelenmiştir.  Yaklaşık olarak hastaların yarısı (176 hasta) ameliyat edilmiş, geri kalanlara ise rehabilitasyon programı uygulanmıştır.  

Bu hastalar üç hafta müddetle haftada üç defa  hem tedavi hem de eğitim  almışlardır. Tedavide genel olarak kasları esnetme egzersizleri ve dengeyi korumak, omurga için egzersizler, hidroterapi, aletli kardiyovasküler egzersizler (koşu bandı, kürek ve pedal çevirme aletleri) uygulanmıştır.

 

Her iki gruptaki hastada gelişmeler görülmüş, ağrıları azalmış ve hareket yetenekleri artmıştır.   Oksford’da bulunan Nuffield Ortopedi Merkezin’ den ortopedist Jeremy Fairbank ve arkadaşları iyileşme açısından her iki grup arasında çok az bir fark olduğunu görmüşlerdir. Ancak, bu rprogramı takibeden iki yıl içinde  rehabilitasyon uygulanmış hastaların %38’i  ameliyat olmak zorunda kalmışlardır.

 

Ulaşılan sonuç ise rehabilitasyonun öncelikle doğrudan  ameliyat yerine daha güvenli ve ucuz bir tedavi yöntemi olduğu   için tercih edilmesi; fizyoterapi ve benzeri alternatif yöntemler başarısız olduğunda ameliyat yapılması şeklindedir.  Bu şekilde bir rehabilitasyonu bütün fizyoterapi departmanları uygulayabilir.

 

netdoctor.co. uk’den özet

 

İstanbul -20.08.2005
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail