Belki normal
yaşantımızda farkında değiliz ama insanoğlu için aslında şu an
en önemli şey enerjidir. Hele bu devirde neyimiz var, neyimiz
yok ise hepsi de enerji ile çalışmaktadır. İhtiyaç türleri
arasında sayılanlar hava, su, yiyecek, barınma gibi biyolojik
ihtiyaçlar olsa da enerji olmadan da yapamayız.
Büyüklerimizin bize zamanı geldiğinde anlattıkları; “eskiden bir
çek için fax çekilirdi, bir fax çekmek için akşama kadar sıra
olurdu. O gün sıra gelmedi mi ertesi gün yeni bir sıra başlar.
Bazen iki gün sonra çekebilirdik ve cevabı da aynı duruma maruz
kalırdı”, tarzındaki konuşmalar bize her şeyi özetliyor aslında.
Şimdi eline
dizüstü bilgisayarını alan, veya cep telefonunu ve şarjını alan
herkes fax çekmenin dayanılmaz “on saniye” sini yaşıyor;
herhangi bir telefon kablosunun bulunduğu yerden, hatta kablo
olmadan. Bunun enerjiyle ne alakası var diye düşünebilirsiniz
ama telefon kablolarından geçen ve farkında bile olmadığımız
küçük değerlerde volt cinsinden değerler içeren o küçük enerji
parçacıkları! Hayatımıza büyük kolaylıklar getirmişlerdir.
Sanayi
devrimi önce buhar, sonra elektrik, gaz gibi yeni enerji
güçlerinin bulunması ve bu enerji güçlerinin uyarlandığı
makinelerin üretimde kullanılması ile birlikte XVIII. Yüzyıl
sonlarında İngiltere de yaşanıldı. Buharlı makineler, özellikle
trenler, gemiler o zamanın belki de uzay mekiklerinin şimdilerde
oluşturduğu hayranlığı uyandırıyorlardı zihinlerde. Benzer
teknolojik gelişmeler daha sonra Fransa, Almanya gibi bazı Batı
Avrupa ülkelerinde, ardından da tüm Avrupa’ da gözlendi. Daha
sonra Avrupa’ dan göçler yoluyla Kuzey Amerika’ ya, Rusya’ ya ve
XIX. Yüzyılın sonlarına doğru da Japonya’ ya taşınmıştır.
Tüm dünya
enerji ile büyük bir kalkınmaya geçti. Bütün bilimsel
ilerlemeler de enerjinin “özellikle elektrik enerjisinin”
kullanımıyla daha da gelişmiştir. Bir düşünün elektrik olmasa
nasıl bir yaşam hakim olurdu dünyada. Şu sıralar en ünlü enerji
türleri elektrik ve hidrojen enerjileridir. Ve hidrojen
enerjisiyle çalışan bir otobüse binmek artık hepimizin
yapabileceği bir olay haline geliyor.
Dünya
Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu,
hidrojenli İETT otobüsleri ve uluslararası hidrojen
araştırmaları merkezinin İstanbul’a kurulması için yetkililerle
görüştüklerini söyledi. Türkiye gelecek yıllarda hidrojen
enerjisi için kolları sıvayacak. Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi
Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu’nun önerdiği projeler şöyle;
hidrojen teknolojilerini araştıracak uluslararası merkezi
İstanbul’da kurulacak. İstanbul’da pilot belediye otobüslerinde
hidrojen teknolojisi denenecek. Bozcaada bütünüyle hidrojen
teknolojisine geçecek. Türkiye’nin linyit kaynaklarının
hidrojene dönüştürülmesi sağlayan yeni bir santral kurulacak.
SARIYER’E
ULUSLARARASI HİDROJEN MERKEZİ
Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nejat
Veziroğlu, ilk proje olan BM Uluslararası Hidrojen Enerjisi
Teknolojileri Araştırma Merkezi’nin (IHEC) yapımı için İstanbul
Sarıyer’de uygun arazi bulduklarını, tahsisi için Çevre ve Orman
Bakanlığı’ ndan cevap beklediklerini söyledi. Veziroğlu,
Sarıyer’ deki araziyi “Boğaz’ ın akıntısından, Karadeniz
rüzgarlarından ve Güneş’ ten yararlanmak için optimum nokta”
olarak niteliyor.
Uluslararası
Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Araştırma Merkezi’nin Sarıyer’ e
kurulacağını belirten Dr. Veziroğlu, merkezde AR-GE
laboratuarları, çalışma ofisleri, konferans merkezi ve
kütüphanenin bulunacağını ifade etti. Dr. Veziroğlu, merkezin
potansiyel arazisi ile ilgili şunları söyledi: “Sarıyer’ de
Çevre ve Orman Bakanlığı’na ait uygun yer bulduk. Şimdilik kesin
bir yanıt bekliyoruz. Yer tahsisinden sonra inşaata başlanacak,
tamamlanması 3-4 yılı bulur.”
İSTANBUL
SOKAKLARINDA HİDROJENLİ OTOBÜSLER
Dr. Veziroğlu, merkez olarak Türkiye’ de iki proje
yürüttüklerini, bunlardan birinin İETT ile beraber yürütülen
hidrojenli belediye otobüsleri olduğunu, mühendislik raporunun
tamamlandığını, finansman raporunun ise üzerinde çalışıldığını
vurguladı.
BOZCAADA’YA HİDROJEN ENERJİSİ YETECEK
İkinci proje ise, Bozcaada’ yı bütünüyle hidrojene geçirmek.
Gerekli hidrojen, rüzgar enerjisinden üretilecek. Bozcaada’ daki
yemek pişirme, ısınma ve soğutma işleri hidrojenle yapılacak.
Araç gereçler de hidrojenle çalışacak. Projenin hedefi Bozcaada’
da petrol ve kömür yakıt kullanımını bitirmek. Mühendislik
raporu süren projenin ise 2-3 yılda tamamlanması düşünülüyor.
TÜRKİYE
LİNYİTTEN HİDROJEN ÜRETECEK
Türkiye’de linyitle çalışan santralların yüzde 35 randımanla
elektrik ürettiğini ve çevreye de büyük zarar verdiğini,
kilometrelerce mesafede tarım yapılamadığını, insanların ve
hayvanların hasta olduğunu düşününce. Linyitten yüzde 60
randımanla hidrojen üretileceğini, zararlı gazların linyit
madenine geri enjekte edileceğini görmek pek de hoş olacaktır.
Fakat hidrojen fabrikası için yer henüz belirlenmedi, herhangi
bir linyit madeninin bu iş için seçilebileceği söyleniyor.
DOĞALGAZDAN YAKIT HÜCRESİNE
Daha uzak gelecekte doğalgazdan elektrik üreten gaz türbinli
santrallerin yerine hidrojen yakıt hücreli santrallerle elektrik
üretilmesini de öngörülenler arasında. Doğalgazdan elektrik
üretiminde hidrojen yakıt hücreli santrallerin 70-75 randımana
ulaşacağını belirtildi. Bu projenin doğalgazın daha verimli
kullanılması yolunu açacağını savunuluyor.
Kaynaklar:
NTVMSNBC
Eskişehir Anadolu Ünv. 3. sınıf - İş Hukuku
Volkan Tolga
İstanbul - 23.08.2005
http://sufizmveinsan.com
|