Teknolojinin
bir diğer adıydı internet…
Yeni
kavramların hayatımıza girdiği bir yerdi. Bir “yer” idi
bizim için, bazıları henüz bir hiç yerine koyarken. Yeni
kolaylıklar getirirken, rahatlatırken hayatımızı, biz,
sadece günümüzü gün edip, eskiyle yeni arasında kurduğu köprüyü
de görmezden geldik alıştıkça. Bu rahatlığın içinde
zorlananlar, şu an eski dediğimiz değerlerin ezilip
gitmesini, yeni jenerasyonun her oluşumunun onların değerlerini
adeta sadece bir merdivenmiş gibi kullanmalarını istemeyip
herkesi o değerlere çekmeye çalışan, bazen bunlar için gücü
yettiklerini ezen ve kendini sınırladığı o eskiyen değerlere
sıkı sıkıya tutunan eskimiş zihniyetlerle, her yenilikten
sonra ,yeni projelere, araçlara adapte olmaya çalışan biz
bilgisayarcılardık.
Şu
an karşımızdakilerle o kadar aşinayız ki, bize getirdikleri
ekstra masrafları görmezden geliyoruz. Her altı ayda bir
bilgisayarlarımızı ya da en azından bir-iki parçasını değiştiriyoruz.
Her iki senede bir bilgisayar alıyoruz. Ama mecburuz buna.
Bilgisayarlara mecburuz. Bunu bilen bazı uyanıklar bu
sonurgularının sonucunda günlerini gün ettiler, bir sürü
para kazandılar, bir sürü ün kazandılar. Misal: İnternet
Mahir. Bazıları da kazanmaya devam etmekteler. Bazıları doğal
olarak, işi gereği bu işe çok para yatırdı ve semeresini
bekliyor. Simitçilerin bile internet sitesi açtığını bir düşünelim.
Bankalar...
İşin
başında internetten bir çok kolaylık yapıldığını
duyurmak için sadece reklamlara o kadar para yatırdılar.
Mazhar Alanson ustanın yeteneğini ortaya çıkaran reklamları
hatırlıyoruz hepimiz: “Alo Garantiyi hemen ara, ne işin var
bankalarda...” Güzel bir tekerleme değil mi? Bankalar bunları
yaydıktan sonra su, elektrik vb. bilumum faturaları otomatik
ödeme talimatı veya internet şubesinden ödeme şeklindeki yönergeleriyle
bizi internete kanalize ederken, bu işlemleri bankadan yapmayı
da bir o kadar zorlaştırarak bizi gene Web ortamına şutladılar.
Bankalara gittiğimizde artık sürekli değişen saatleriyle ve
giderek kısalan süreçleriyle beraber sinir üstüne sinir
edilerek eski bir öğretim biçimi olan vurarak öğretme
tedrisatıyla yönlendirdikleri Web’ te şu anda işlemleri
daha kısa sürede yaptığımızı görüyoruz. Ayrıca bir
havale, bir EFT 10-15-20 milyonu bulunca etekleri tutuşmuş
gibi internete koşuyoruz. Sadece bazen (bize göre) gereksiz kaçan
aşırı önlemli güvenlik sorularıyla başımız dertte. Ve
ezberlemek zorunda kaldığımız şifrelerle. Ama sanırım
insanoğlunun varlığından beri vazgeçemediği şeydir şikâyet
etmek.
Zorlanıyoruz.
Bütün bunlar zor geliyor. Alışmak yoruyor. Saatlerimizi, günlerimizi
harcayarak öğrendiğimiz şeyleri bir başka şekilde on
dakikada yapmak sevindiriyor bazen. İnternete bağlanıyoruz ve
bunu can-ı gönülden istiyoruz tutkuyla. İnsanlar tarlalara
ekinler eker, bunları satar, para kazanır ve hayatlarını bu
döngüye göre teşekkül ederlerdi. Şimdi bizler, yeni tarlamıza
ekiyoruz, farklı ekinler alıyor hayatımızı buna göre yönlendiriyoruz.
En çok zorlayan şey para oluyor genelde. Parası olmayan,
bilgisayarı olmayan bankalarda sırada beklemeye mahkum
olurken. Yüksek miktardaki masrafları veriyorlar. Ya da borç-harç
bir bilgisayar alıyor her umudumuzu ona bağlıyoruz her işi
yapar düşüncesiyle.
Bu
arada bankaların verdikleri hizmetleri ve ücretlerini aşağıdan
öğrenelim:
AKBANK:
Web’
ten yapılan işlemlerde hizmet bedeli alınmıyor. EFT işlemi
ise şubelerden yapıldığı zaman alınıyor. EFT işlemi müşterinin
hesabından yapıldığı taktirde binde 3, vezneden nakit yatırılarak
yapıldığında binde 2 ile binde 4 oranında uygulanıyor.
HSBC:
Şubesiz
bankacılığı teşvik etmek amacıyla internet üzerinden gerçekleştirilen
hizmet bedeli yansıtılmıyor. Şubeden yapılan EFT’ lerde
ise binde 2 ile binde 4 oranında masraf alınıyor.
DIŞBANK:
İnternet
üzerinden bankacılıkları ücretsiz. Şubelerde işlem
yapacaklar, iyi dinleyin: 12 milyon 500bin lira hizmet bedeli.
DENİZBANK:
İnternet
üzerinden ücretsiz işlemler. Şubeden yaptığınız bir EFT
sizi 5 milyon liradan başlayan masraf ücretleriyle güldürüyor.
FİNANSBANK:
İnternet
üzerinden yapılan işlemler ücretsiz. Bankada 10 milyondan az
olmamak kaydıyla, binde 3 oranında hizmet bedeli yansıtılıyor.
OYAKBANK:
İnternetten
yapılan işlemlerden para kesilmiyor. Şubedeki EFT işlemleri
müşteriye binde 3 oranında yük oluyor.
PAMUKBANK:
İnternetten
yapılan işlemlerden para alınmıyor. Şubedeki EFT işlemleri
binde 4 oranında kesilime uğruyor.
CİTİBANK:
İnternet
üzerinden yapılan işlemlere para alınmıyor. Düşünün ki
büyük bir şirkette muhasebecisiniz. Şubeden 10 milyar liralık
bir işlem yaptınız 80 milyon bankaya bıraktınız demektir.
VAKIFBANK:
İnternette
şubesi bulunmuyor. Bu zamanda ne güzel bir iş. Şubeden bir işlem
yapalım mı? Güzel. 10 milyon rica edeyim. İletişim bedeli.
Bu iletişimsizlikte iletişimin önemi nasıl bir çelişkiyle
vurgulanıyor.
ZİRAAT:
İnternet
hizmeti yok ! Şubeden yapılan işlemlerde 1 milyon liraya 25
bin lira hizmet bedeli alınıyor. Yani, 10 milyon->250 bin
lira. 100 milyon-> 2.5 milyon lira.
HALKBANK:
İnternet üzerinden hizmet vermiyor. Şubeden yapılan işlemlerde
1 milyonluk işlemlerde 25 bin lira alınıyor.
İnternetten
Kazananlar...
YAPI
KREDİ: İnternet
üzerinden gerçekleştirilen EFT işlem başına 500 bin liraya
mal oluyor. Şubede ise 15 milyon 750 bin liradan az olmamak
suretiyle, binde bir oranında alınıyor.
GARANTİ:
İnternet üzerinden gerçekleştirilen işlemlerde hizmet
bedeli yansıtılmaya başlandı bile. İşlem başına 500 bin
lira olan bu işlemler bankada binde3 oranında yansıtılıyor.
Benden başka bir şubeye yapmam gereken bir EFT için 20 milyon
istediler.
İŞ
BANKASI: Önceden
internet işlemlerine para alınmıyordu. Şimdi ise, EFT işlemlerinde
500 bin lira alınıyor. Şubede binde 4 alınıyor.
KOÇBANK:
İnternetten yapılan EFT’ lerde 500 bin lira, şubeden, binde
2 oranında ücret alınıyor.
İşte
böyle. Bankalarda saatlerce sıra beklemek ve durup dururken
milyonlarca para ödemek yersiz artık. Siz de internet bankacılığını
kullanın zamandan ve paradan tasarruf edin.
wolkan98@hotmail.com
İstanbul
- 09.09.2003
http://gulizk.com
|