Büyük kıyametlerin alametleri hakkındadır. bil ki: büyük alemde
bulunan her şey, küçük alem olan insanda da vardır. zira alem,
büyük olmakla beraber insani hakikat üzerine yaratılmıştır.
bunların manevi büyüklük ve küçüklüklerindeki farkları,
suretteki farklarının tersinedir. Allah'ın resulü (s.a.v.)
efendimiz, büyük alemin (dünyanın) kıyamet alametlerini
söylediğine göre elbette insan fertlerinde de melekut, ceberut
ve lahut alemine süluk edenler için kıyamet alametleri
olacaktır. insanın ilmen ve zevken bilmesi lazım gelen alametler
vardır ki salik bunların hepsinden geçmedikçe büyük kıyamete
eremez, cennete giremez, hak'kı da göremez. böyle olursa ne
yazık.
bunu bildinse bil ki: asfar oğullarının hurucu, hayvani
sıfatların çıkmasından ibarettir. çünkü insan aleminde salikin
ilk defa yolunu kesen eşkiyalar, bunlardır. ye'cuc-me'cuc'un
hurucu, eziyyet veren yedili (kötü) sıfatların belirmesinden
ibarettir. deccal'ın hurucu (çıkması), dev ve şeytan
sıfatlarının çıkmasından ibarettir ki bunlar riyaset, rübubiyyet
(sahiplik,büyüklenmek), hile hud'adir. bunlar, dünya sevgisinden
ileri gelir. bundan dolayı insanın, sağ gözü şaşı olur, ahireti
hiç görmez. dabbetu'l-arz (yer hayvanı) ın çıkması, kalbde
nefs-i levvame'nin zuhurundan ibarettir. yani kalbin kabrinde
cennetlere bir pencere açılır ve kendisinde Allah teala'ya bir
meyil belirir. isa aleyhisselam'ın inmesi, akl-i maad'ın (ahiret
aklının), yakin nuriyla meydana çıkması, insanın dünyaya
meyletmekten vazgeçerek ahirete yönelmesinden ibarettir. o
çıkınca deccal öldürülür. çünkü yakin nurunun zuhuriyle cehalet
karanlığı gider. mehdi'nin çıkması, tam fena ile akl-i kül'lün
ve büyük ruh'un çıkmasından ibarettir. onun hükümranlık çağında
mezhepler birleşir ve onun zamanında yer yüzünde asla kafir
kalmaz. güneşin batıdan doğması, hakikat güneşinin, arifin hafi
sırrının matla'ından (tan yerinden) doğmasıdır. bundan dolayı
ariflerin hayvanlarının nalları ters çakılmıştır denilir.
rivayet edilmiştir ki: Allah'ın resulü (s.a.v.) efendimiz
ahirette rahman suresini tefsir ettiği zaman alimler
tefsirlerinden utanacaklardır. bir görüşe göre de güneşin,
battığı yerden doğması, ruhun bedenden ayrılması demektir. çünkü
insandaki hayvani ruh, dünyadaki güneş durumundadır. bedene
girince orada batmıştır. bedenden ayrılınca battığı yerden
doğmuş olur. tevbe kapısının kapanması, insanın ömrünün sonu
geldiğine işarettir. bu kapının genişliğinin yetmiş senelik
mesafe olmasına gelince: bu kapı, güneş battığı yerden doğuncaya
kadar kapanmaz. yani bu kapı, insan ömrü kadar geniştir. ömür
bitip, güneş (ruh) battığı yerden doğunca (bedenden ayrılınca)
bu kapı kapanmış olur. bu hususa hz.peygamber aleyhisselatü
vesselam efendimizin şu hadisinde de işaret vardır: "ümmetimin
ömürlerinin çoğu, altmış ile yetmiş arasındadır." ve "Allah
teala, kulunun tevbesini, can boğaza gelmemiş oldukça kabul
eder." tevbe kapısının genişliğinin zikredilip, uzunluğunun
söylenmemesi de şu sebepten dolayıdır: genişlik, daima
uzunluktan azdır.
Allah teala'nın haber verdiği üzere insanın iki eceli vardır.
biri sonlu eceldir ki dünyadaki ömür süresidir. diğeri de sonsuz
eceldir ki bu da uhrevi ömrüdür. bil ki: sen,bu alametleri geçip
büyük kıyamette durmadıkça cennete girip açıkça hak'kı
görmedikçe önce dediğimiz gibi bin kere de dünyaya gelsen ve her
gelişinde bin sene yaşasan, yine cennete girip hak'kı şifahen
göremezsin. Allah-ü teala bizi ve sizi kıyamet-i kübraya (büyük
kıyamete) ve büyük müşahedeye ve yakınlığa erişenlerden eylesin
(amin
İstanbul -
02.05.2006
http://sufizmveinsan.com
|