ürkiye'de
de gıda maddelerinin raf ömrünü uzatmak amacıyla artık
gama ve X ışınlarının kullanılacak olması, yeni tartışmalara zemin hazırladı. “Kanserojen katkı
maddelerinden kurtulmanın yolu radyasyondan mı geçmeli?..”
sorusu zihinlere takılı kaldı. Gıda Mühendisliği Uzmanlarına
göre, ışınlama, dozunda yapıldığı takdirde, insan
sağlığına herhangi bir zararı yok.
Ancak, et ve süt ürünleri başta olmak üzere gıda
maddelerinin ömrünü uzatmak amacıyla kullanılan kanserojen
katkı maddelerinin yerini Türkiye'de de gama ve X ışınlarına
bırakacak olması, bu ışınların yan etkilerini de düşündürmekte...
Kısa dönemde herhangi bir yan etki zaten beklenmemekte, uzun
vadedeki sonuçları ise tahmin etmek oldukça zor.
Işınların zararlı oranlarda uzun süre
alınmasının sonuçları dahi 5-10 yılda alınırken,
gıdalardaki oranın zarar tespitini yapabilecek donanıma sahip
miyiz? Nükleer atık
maddelerin çöplüklerden toplandığı zarar görenlerin
tedavi ve tazminatlarının yetersiz kaldığı, benzeri X
ışını cihazlarının deneme-yanılma usulü ile çalıştırıldığı
bir ülkede yaşıyor iken, attığımız adımın geri-dönüşümünün
ve nereye gideceğinin farkında mıyız?
Işınlanmış
gıda kullanmanın insan sağlığı üzerinde herhangi bir
olumsuz etkisi olmadığını savunanlar, tüketicilerin bu yönteme
önyargıyla baktığını, Işınlanmış gıdaların radyasyon
yüklü olabileceği endişesini taşıdıklarını, oysa ışınlama
çok küçük dozlarda gerçekleştiği için
tehlikenin olmadığını, buradaki ışınlama doz
miktarlarının yıllarca yapılan araştırmalar sonucunda
belirlendiğini belirtiyorlar.
Uluslararası sağlık örgütleri tarafından belirlenen bu
dozlar, kuralına uygun olarak verildiğinde hiçbir tehlike oluşturmuyor.
Zaten önemli nokta işte bu... Ülkemizde X-gama ray cihazlarının
standardizasyonu, ne yazık ki istenilen kalibrasyonlarla gerçekleşmiyor.
Denetimin yetersizliği ve uygulamada kalifiye eleman bulmada
imkânsızlıklar yaşanırken; şartların Avrupa ile kıyaslanması
ne derece akıllıca olur acaba?
Işınlama yönteminin dünyadaki otuz altı ülkede uygulandığı
bilinmekte ve
Türkiye'yle birlikte Almanya'da da uygulanmaya başlanmaktadır.
İşlem, başta et ve tavuk ürünleri olmak üzere özellikle
baharat, soğan, patates gibi ürünlerde de uygulanıyor. Bu ürünlerde
kullanılmasının gerekçesi de, soğan ve patatesin yıl
sonuna doğru sürgün vermeye başlaması... Işınlamayla
sorunun önüne geçiliyor. Sucuk, pastırma gibi ürünlerde
kullanılan baharatlar, mikrobiyolojik kirlilik taşıdığı için
özellikle sucukta kalitenin tutturulmasını engelliyor.
Bunlarda kullanılacak baharat ışınlandığında sorun önlenebiliyor.
Et ve Tavuk ürünleri ise en çok gıda zehirlenmeleri olan ürünlerin
başında geldiği için ışınlama öngörülüyor ve kısa dönemde
ortaya çıkabilecek yan etkiler ortadan kaldırılıyor.
Tüketici
açısından ışınlanmış gıdaları diğerlerinden ayırt
etmek mümkün değildir. Pastörize edilen, ya da başka bir işlemden
geçirilen ürünü tespit edebilirsiniz ama, ışınlanmış ürünü
belirleyebilmek çok zor.
O nedenle tüm dünyada bu ürünlerin üzerine mutlaka ışınlandığını
belirten bir ibare konulması zorunlu, insanlar ona göre
tercihini yapabilir.
Burada da devreye “bilinçli Tüketici”
kavramı girmektedir.
Henüz ürünün son kullanma tarihine bile bakmayanların çoğunlukta
olduğunu göz önüne almalıyız.
Açıklanması gereken bir konu da şu: Işınlama yönteminde gıda
maddesi radyoaktif hale getirilmiyor. Sadece belli bir dozda ışın
uygulanıyor. Radyoaktivite burada sadece bir araç. Bununla gıdalardaki
mikroorganizmaların yok
edilmesi amaçlanıyor.
Türk Gıda Kodeksi'nin Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinden
aynen uyarlandığı belirtilmekte ve ışınlama
sınırının kodeksin izin verdiği dozlarda yapıldığına
dikkât çekilmektedir. Bilinçli ve usulünce kullanıldığı
takdirde hiçbir zararı olmayan, ancak
risk taşıyan bir teknoloji... İyi kullanılması ve
bunu kullanacak olanların çok iyi eğitimden geçmesi
gerekiyor. Işınlama yapılacak tesislerin de çok sıkı
denetim altında tutulması zorunludur. Kanserojen katkı
maddeleri ile ışınlama arasında karşılaştırmaların yapıldığı
ciddi deneysel çalışmaları aktarmak görevi de basına düşmektedir.
Ülkemizin
ön hazırlıklarını, denetim mekanizmasını, kalifiye eleman
olasılıklarını göz önünde tutarak yapacağınız “Bilinçli
Alışverişler” dileğiyle...
İstanbul
- 19.7.2000
http://sufizmveinsan.com
Popüler Bilim
Temmuz 2002
|