Sana aşkımı anlatsam,
Diz çöksem önüne,
Eğilip, ayaklarının altındaki toprağı öpsem,
Tutar elimden, başıma sihirli bir taç takar mısın?
Yüreğinin kapısını çalsam,
Bir damlacık su dilensem,
Bana kim o demeden,
Beni kapından içeri alır mısın?
Sana çöllerde yetiştirdiğim
Mis kokulu kaktüsler sunsam,
Lalesiz Sahara’mdan nazlı bir Lale getirsem,
Alır çiçeği elimden,
Bana bir öpücük sunar mısın?
Sana bir çağ boyu öpülmemiş bir dudak,
Okşanmamış bir el sunsam,
Eğilip, kestane rengi saçlarımı,
Okşar mısın?
Sana içli bir Kemanla
Bir melodi sunsam,
Ya da yanık bir Anadolu Türküsü,
Sevda dolu bir kaval, Ney sesiyle
Aşkımı haykırsam,
Beni dinleyip, kendinden geçer misin?
Sana özlemlerimi anlatsam,
Geçmişimi, geleceğimi,
Hatalarımı, günahlarımı,
Aciziyetimi dizelesem,
Ve dönüp seni istesem,
Bana kendini verir misin?