Kobi'ler İçin Kritik Bir Dönemeç: Basel II



Türkiye ekonomisinde önemli yer tutan KOBİ’ler AB’ye girişle birlikte, uluslararası rekabete hazır olmak zorundadırlar. Küçük olmanın kendilerine sağladığı esneklik ve uyum kabiliyetini en iyi şekilde değerlendirerek rekabet avantajı sağlayabilen işletmeler varlıklarını gelişerek sürdürebileceklerdir. Bunu sağlayamayan işletmeler ise gittikçe büyüyen sorunlarla uğraşmak zorunda kalacaklardır. Bu bağlamda Basel II standartlarının KOBİ’lere önemli etkileri olacaktır.

Basel II'nin yürürlüğe girmesi ile Basel I çerçevesinde geçerli olan OECD üyeliği ayrıcalığı kalkacak ve yerine Dışsal Derecelendirme Şirketleri'nin vereceği kredi dereceleri uygulanacaktır. Kredi verilen firmanın derecelendirme notu düştükçe, banka hem daha çok risk alacak, hem karşılık olarak daha çok sermaye  tutacak ve dolayısıyla daha çok kaynağını getiriden mahrum bırakacaktır. Bağımsız derecelendirme kuruluşları ile bankalar tarafından derecelendirmeye tabi tutulacak olan KOBİ’lerin finansman sorunlarının temelinde, özsermaye yapılarının zayıflığı yatmaktadır.Güçlü sermaye yapısına sahip KOBİ’lere verilecek kredilerin maliyetleri daha düşük olacaktır. KOBİ bilançolarının kredilendirmeye uygun olmaması, kayıtdışı işlemlerin bulunması, KOBİ’lerin derecelendirme aşamasında yaşayacağı zorlukların başında gelmektedir. Basel II ile gelecek olan değişime uyum sağlayamayan KOBİ’lerin kredi maliyetlerinin artacağı ve ileriye yönelik planlar yapmalarının zorlaşacağı söylenebilir.

Basel II ile birlikte Perakende krediler kapsamına, gerçek kişiler ve KOBİ’ ler girmektedir. Gerçek kişilere yönelik bireysel krediler haricinde, bir firmaya yapılan kredilendirmenin perakende kredi sayılabilmesi için iki ön koşul ileri sürülmektedir:

1- Bir firmanın bir bankaya olan nakdi ve gayri nakdi risk toplamı 1 milyon Euro’ nun altında olmalıdır.

2- Bir firmanın yıllık satış hasılatı 50 milyon Euro’ nun altında olmalıdır. BDDK’ nın bu tutarları kullanıp kullanmayacağı son derece önemlidir. Perakende krediler %100 yerine %75 risk ağırlığı üzerinden değerlendirileceği için bir bankanın perakende (KOBİ) kredisi ne kadar fazla ise maliyeti o oranda düşecektir.

Diğer taraftan mevcut durumda KOBİ olarak değerlendirilen bir firma bütün özellikleri ile günümüz tanımına uygun olsa bile, çalıştığı banka Basel II’deki standart yöntemi uyguluyorsa kredilerinin toplam 1 milyon Euro’yu geçmesi halinde kurumsal portföy içerisinde değerlendirilerek kendisine dış derecelendirme kuruluşları tarafından verilen rating’ler bankaca esas alınacak ve derecelendirme sistemi nedeni ile artan kredi maliyetlerine maruz kalabilecektir.Bilindiği gibi, derecelendirilmemiş kurumsal firmaların risk ağırlığı %100 olarak alınacak ve ülke risk ağırlığından daha iyi olamayacaktır. Ülkemizde de firmalarımızın büyük çoğunluğu dışsal derecelendirmeye tabi tutulmamış durumdadır.

Basel II uygulamalarıyla birlikte hangi finansman yöntemi seçilmiş olursa olsun, bankaların kullandıkları İçsel Derecelendirme Yönteminde KOBİ’ler için kredi risk derecesine sahip olma zorunluluğu bulunmaktadır. Bir banka kredisi veya alternatif finansman kaynağı bulmak isteyen KOBİ’ler derecelendirme notuna sahip olmak zorundadırlar. Tüm derecelendirme yöntemlerinin gereksinim duyduğu esas dayanak finansal raporların şeffaflığıdır. Bu nokta KOBİ’ler için ciddi sorunları beraberinde getirmektedir. Türkiye’de KOBİ kategorisine giren veya kurumsal anlamda değerlendirilebilecek pek çok işletmenin finansal tabloları uluslar arası standartlarda denetlenmemekte, şirketlerin yönetimi kurumsallaşmadan oldukça uzak yaklaşımlar sergilemektedir. Önümüzdeki  dönemde bilançoları şeffaf olmayan ve yeterince kurumsallaşmamış reel sektör firmalarının bankalarla sorunlar yaşaması muhtemel görünmektedir.

Basel II ile gelecek olan değişime ayak uydurmanın KOBİ’ler için yaşamsal derecede önem taşıdığı görülmektedir. Bu noktada KOBİ’lerin mevcut durumu sürekli sorgulama, geleceğe yönelik tahminler ve öngörülerde bulunma, organizasyonel yapılarını ve mali tablolarını bu sürece uygun hale getirmeye yönelik adımlar atmaları gerekmektedir. Bu süreçte reel sektör, banka ve düzenleyici kuruluşlar arasında sağlıklı bir veri akışının olması son derece önemlidir. Hem AB süreci, hem de Basel II süreci Türkiye sermayesi için geri dönüşü olmayan bir yol gibi görünüyor.  “Geri dönüşü olmayan bu yolda KOBİ’ler için artık birçok şey eskisi gibi olmayacaktır.”

Murat Beşinci
Risk Yönetim Uzmanı
mbesinci21@mynet.com
İstanbul - 16.08.2005
http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail