Kalabalık
ve kulakları rahatsız etmeye yakın bir ses tonu vardı.
Herkes varoluşun hakikâtini birbirine anlatırken, sessiz gözlerle
bakıyordu etrafına. Bir an için dalmış, bulunduğu
ortamdan, seslerden, dünyadan kendini soyutlamıştı.
Göreceli
olan kavramlar zihninde kaybolmaya başlayınca, tebesümle bir
renk cümbüşünün içinde kendini buldu. Yaşadıklarını
izah etmek mümkün değildi, göreli olan kavramlarla. Manânın
ne izahı vardı ne de ağırlığı sadece hissedilesi, yaşanılası
şeylerdi.
Çayı
da önüne gelmişti. Şekeri atıp karıştırken düşünceleride
kayboluyordu karıştırdığı çayın içinde. Okyanusa dalmış
bir dalgıç gibi, zihninin derinliklerine doğru yolculuk
ederken, tebessüm dolu yüzü; sanki huzuru temsil ediyordu.
Varoluşun
katlanılamaz ağırlığının altında, yokluğun dayanılmaz
hafifliğine doğru kanat çırptı. O kadar güzeldi ki her şey,
düşünceleri kadar yakındı yatacağı yatak, oynayacağı eş,
ve uzaklardaki galaksi.
Bambaşka
bir aleme adım attı, çocukluğundan beri hayalini kurduğu çiftlik,
karşısında belirdi. Kurt ile kuzunun
kol kola gezdiği. Kelebeklerin sonsuzluğa kanat cırptığı,
doğanın tüm renklerini, bir halı deseni edası ile örülmüş,
zamanın olmadığı, gece ile gündüzün bir olduğu yerde
buldu kendini.
Yaşadıklarına
inanası gelmiyor, dokunduğu şeylerin gerçekliğinden şüphe
ederken etlerini morartırcasına çimdikler atıyordu kendine.
Huşu içinde yaşadığının gerçekliğine dalıp giderken..
Çiftlikteki
her şey onunla konuşmaya başlayınca, şaşkınlığı bir
kat daha artı. Çiftlikte bulunan her şey uzaktan onun simasını
gördüğü anda selamlamaya başlamış, kimileri ise alkış
tutarak ona olan sevgisinin derinliğini göstermeye çalışmıştı.
O ise şaşkınlığını gizlemeye çalışırken, bütün varlığın
sesini dinlemenin derin zevkini yaşamaya başlamıştı bile…
Bu
durum içerisinde, geldiği ortama alışmaya başlamış diğer
taraftan da , çiftlikteki
tüm hayvanları tanımaya başlamıştı. Esas ilginç olanı
ise, ömründe görmediği hayvan ve bitki türlerini burda görmüş
ve onlara kırk yıllık arkadaş gibi hemen ısınıvermişti…
Derken,
ömründe görmediği bir güzelliği karşısında gördü,
onun güzelliği üzerine methiyeler yazmakla bitmeyecek kadar
harikuladeydi. Sanki tüm galaksinin özelikleri onda sureten güzellik
olarak çıkmış ve büyük bir armağan olarak ona sunulmuştu.
Bu güzellik istese, binlerce kişiyi kendine kul edebilecek bir
vasfa sahipken. Güzeliğini ve varlığını ona kul edebilmek
için salınıyor. O
ise bu güzelliği tatlı bir tebessümle seyrediyordu.
Çiftlikten
çok uzun bir zaman ayrı kaldı. Bilincinin tümünü ona ayırıyor.
Onunla ilgilenmekten başka hiçbir şey düşünmüyordu. Bu
durumu seyreden, çiftliğin bitkileri ve hayvanları çok üzülmekle
beraber, durumu kabullenmekten başka çıkar yol da göremiyorlardı.
Ama boyunlarının bükülmeye, benizlerinin sararmaya, damarlarındaki
kanın da çekilmeye başladığını fark ediyorlardı.
Bu
şekilde dünya zamanına göre tam yedi yıl geçti. Ve yedi
tane çocuğu oldu. Eşinin ona vermiş olduğu yedi büyük
armağandı. Çoçuklarıyla ilgilenmeye başlamasıyla birlikte
çiflikle de ilgilendi ve çiftlik eski haline gelmeye başladı.
Derken yedi çocuğu da büyüdü ve onların önünde hiçbir
kuvvetin duramayacağı güce eriştiler. Ve babalarından izin
alarak yedi yöne doğru gittiler.
Cocuklarının
yuvadan ayrılmasına hiç üzülmemekle beraber, garip bir
huzur da bilincini kaplamıştı. Cocuklarından hiç ayrılmamış
gibi, onların her attığı adımı, her kokladığı kokuyu,
her gördüğü sureti o yaşıyormuş gibi hisediyordu.
Asıl
akıllara hayret veren durum ise, aynı durumu, çocukların da
hem babalarıyla hem de kardeşleri ile yaşıyor olmalarıydı.
Zaman zaman yedisi birmiş gibi hisediyorlar, zamanın ve mekânın
ayırdığı yedi ayrı yönde, zamanın ve mekânın birleştiği
bir boyutta birleşiyorlardı bilinçleri.
Aniden
seslerin yükselmeye başladığını fark ederek irkildi, ortam
yine aynı ortamdı. Çayından bir yudum aldı. Tüm yaşadıklarının
bir hayal olduğunu fark etti. Tıpkı yaşamış olduğu yıllar
ve içinde bulunduğu ortam gibi…
Tatlı
bir tebesümle yaşama tekrar baktı…
Ve bir huzur dalgası yayıldı beyninden vücuduna oradan da tüm
ortama…
İstanbul
- 02.11.2001
http://sufizmveinsan.com
|