Su
başında durmuşuz çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize, çınarla bana.
Su
başında durmuşuz çınarla ben, bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor çınarla benim, bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize çınara, bana, bir de kediye.
Su
başında durmuşuz çınar, ben, kedi, bir de güneş.
Suda suretimiz çıkıyor çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin.
Suyun şavkı vuruyor bize çınara, bana, kediye, bir de güneşe.
Su
başında durmuşuz çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor çınarın, benim, kedinin, güneşin,
bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize çınara, bana, kediye, güneşe, bir
de ömrümüze.
Su
başında durmuşuz.
Önce kedi gidecek kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek güneş kalacak, sonra o da gidecek.
Su
başında durmuşuz çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Su serin, çınar ulu, ben şiir yazıyorum, kedi uyukluyor, güneş
sıcak, çok şükür yaşıyoruz. Suyun şavkı vuruyor bize çınara,
bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.
Nazım
Hikmet
İstanbul
- 12.03.2002
http://sufizmveinsan.com
|