Beri gel daha beri daha beri,
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle.
Bu hır gür bu savaş, nereye dek.
Sen bensin işte, ben senim işte.
Ne diye bu direnme böyle ne diye,
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık ne diye.
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek.
Ne diye böyle şaşı olmuşuz ne diye.
Zengin yoksulu hor görür ne diye,
Sağ soluna yan bakar ne diye.
İkisi de senin elin ikisi de.
Peki kutlu ne kutsuz ne?
Topumuz bir tek inciyiz , bir tek.
Başımız da tek, aklımız da tek.
Ne diye iki görür olup kalmışız,
İki büklüm gök kubbenin altında ne diye?

                     * * *

Sen habire gevele dur bakalım
Habire usul boylu birlik çam ağacı de
Sonu nereye varır bunun nereye
Şu beş duyudan, altı yönden
Varını yoğunu birliğe çek birliğe
Kendine gel benlikten çık uzak dur
İnsanlığa karıl, insanlara,insanlarla bir ol
İnsanlarla bir oldun mu bir madensin bir ulu deniz
Kendinde kaldın mı, bir damlasın, bir dane
Ama sen canı da bir bil bedenide
Yalnız sayıda çoktur onlar alabildiğine
Hani şu bademler gibi, bademler gibi
Ama hepsindeki yağ bir.
Dünyada nice diller var, nice diller
Ama hepsinde anlam bir
Sen kapları testileri hele bir kır
Sular nasıl bir yol tutar gider
Hele birliğe ulaş, hır gürü savaşı bırak
Can nasıl koşar, bunu canlara iletir.

                     * * *

Olduğum gibi kim görebilir beni
Ne rengim var benim ne nişanım
Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama
Hem o sırlarım ben hem de o sırları saklayanım.
Bu gönül ne vakit durulacak bilmem
Ama şu anda hiç kımıldamadan da duran benim,
Yürüyüp giden de ben.
Ben bir denizim kendi varlığı içinde taşan,
Uçsuz bucaksız,alabildiğine geniş, kıyısız, hür bir deniz.
İki dünya da yok oldu gitti bende
Artık ne bu dünyadan sorsunlar beni, ne o dünyadan.
Sen bizim aynımızsın dedim ey can!
Amma yaptın dedi, o da ne demek.
Şu gördüklerin hep benim.
Yoksa dedim sen O musun?
"Hey, kendine gel! Sus!" dedi.
"Benim ne olduğum dile gelmez.."
Öyleyse dedim sana işte dilsiz, dudaksız konuşan biri.
Yoklukta ayaksız yürümedeyim, gökteki ay gibi.
İşte sana elsiz ayaksız durmadan koşan biri.
"Böyle koşup durmak" dedi bir ses "senin nene gerek?"
Bak bana, apaçık ortadayım da gene gizliyim
Sen beni gör asıl Beni!
Eşi bulunmaz bir gizli maden olmuşum
Eşi bulunmaz bir deniz olmuşum ben
Tebrizli Şems'i gördüm göreli.

                      * * *

Biz gittik kalanlar sağ olsun
Doğan önünde sonunda ölür.
Gök kubbede oturanlar iyi bilir
Damdan bir taş atıldı mı düşer
Hırsı bırak kendini boş yere harcama
Şu toprak altında çırak ta bir ustada
Hiç naz etme a güzel, bu mezarda ne şirinler var ne şirinler
Ferhat gibi yok olup gittiler.
Direği yelden yapağı güzel, dayansa dayansa ne kadar dayanır
Kötüydü isek geçtik gittik kötülüğümüzle
Yiğit isek hayırla anın bizi.
Zamanın tek eri olsan bile
Bir gün gidersin sende, tek tek gidenler gibi.
Yok olmak istemiyormusun? İyi şeylerden evladın olsun.
İyiliklerin bükülmüş ipliğidir kalan
O dur dünyaya direk olanların canı
Şu akıp giden kum seline bak
Ne durması var ne dinlenmesi.
Bak birden bire bir dünya nasıl bozulur.
Nasıl atar bir başka dünyanın temelini
Bu kupkuru yerde ben Nuh' un gemisi
Ömrümün sona ermesi de tufan.
Girdik susanlar arasına yattık uyuduk,
Çığlığımız sınırları aştıydı nasıl olsa.

                     * * *

Gel muştusu erişti canım
Gel diyor yüceler yücesi
De sen de can ol kanatlanıp uçma,
Kurak yerde dalgaların sesi duyuldu birden
De sen balık olda sıçrayıp denize dalma
Davullar dövdürüp geri dön diyor sultan
De sen doğan ol da, avdan eteğini çekip sultana doğru kanat açma.
Sonsuzluk güneşi aşk yurdunu ışığa boğdu,
De sen aşık ol da semağa başlama.

                     * * *

Can bağışlıyor o güzeller sultanı,güzellik bağışlıyor.
A güzellik vurgunu yol nereye.
Açıldı işte beden kafesinin kapısı
Uç ey kuş öz cevherine doğru uç.
İşte acı su, işte bataklık
İşte ölmezlik, işte özgürlük
Canın yüce doruğuna uç
Çık git aradan ey can
Çekil de ayrılıktan kavuşmaya göçelim
Ne vakite dek taşla toprakla, çanak çömlekle dolduracağız eteğimizi.
Koynumuzu, koltuğumuzu ne vakte dek
Çekelim elimizi topraktan
Çanak çömlekten çekelim de göğe ağalım
Bu toprak kalıp nasıl kafese koydu seni,
Nasıl çuvala soktu.
Yırt çuvalı da çevrene bak.
Yüceler yücesi rabbim, sen sor gene sen cevap ver.
Çünkü sorular bilginide sensin, cevaplar bilgini de.

 

İstanbul - 24.09.2001
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail