2. Bölüm


Hoca'nın karısı sancılanır.

- Aman efendi, bana bir hekim getir.

Hoca hekimi getirmek için evin kapısından çıkarken karısı pencereden başını uzatıp:

- Efendi, der, çok şükür sancı def oldu, artık hekim istemez.

Hoca hızla hekimin dükkânına koşar:

- Bizim karı sancılanmıştı, ben de seni getirecektim, ama, evin kapısından çıkarken başını pencereden çıkarıp artık hekime gerek olmadığını söyledi. Onun için zahmet edip gelmeyesin diye koşa koşa geldim.

***

Nasrettin Hoca bir hamala yük yükletip evin yolunu tutar. Ama yolda hamalı kaybeder. Arar arar bulamaz. Aradan on gün geçer. Bir gün bir ahbabıyla yolda giderken yanındaki der ki:

- İşte aradığın hamal!..

Hoca sıvışır.

Ertesi günü tekrar buluştuklarında, ahbabı, Hoca'ya serzenişte bulunur:

- Hamalı ele geçirdiğin halde neden yakalamadın da kaçtın?..

Hoca:

- Ben hamalı kaybedeli on gün oldu; on günden beri yükü taşıyorum, yevmiyemi isterim, derse ne yaparım?..

***

Hoca çocukluğunda memleketi olan Sivrihisar'dan Akşehir'e gelince müezzinin ezan okuduğunu görmüş, şaşırmış; biraz dinledikten sonra da aşağıdan bağırmış:

- Ne yapayım yahu, dalsız budaksız bir ağacın üstüne çıkmışsın, ben sana nasıl yardım edebilirim?..

***

Nasrettin Hoca 2 kuruşa yumurta alır, kırmızıya boyadıktan sonra 
 1 kuruşa satarmış...

Pazarda sormuşlar:

- Hoca akıl kârı mı bu yaptığın?..

- Ne olmuş?..

- 2 kuruşa yumurta alıyorsun, boyadıktan sonra pazarda 1 kuruşa satıyorsun,
böyle ticaret olur mu?..

Hoca gülmüş:

- Ben, demiş, boyadan kazanıyorum.

http://sufizmveinsan.com
13.06
.2001

 


Üst Ana sayfa e-mail