Eğer
bu başlığı okuyup “Evet. Nedir?” diye soruyorsanız
tavsiyem odur ki, bu yazıyı okuyup ezberleyin. Siz, diğerleri!
İnce eleyip sık dokuyalım, “biliyorum” deyip geçmeyelim.
En başından, en basitinden nasıl anlatılırmış bu internet
görün. Ya birileri size anlatmanızı isterse! Onlara “Çevire
tıklıyosun, bağlanıyor. Mavi renkli e işaretine tıklıyosun,
adresi yazıyosun giriyosun, çet yapıyosun, şarkı
dinliyosun. İşte öyle.” vesaire, diyenler gibi olmak
istemeyiz herhalde. Bize yakışan sade ve düzgün bir anlatım.
Sıralama da önemli tabi, ne, ne zaman devreye giriyor
bilmeliyiz.
Cep
telefonlarını görüyoruz, renkli ekranlı olmaya başladılar
bile. Bunun 256 rengi var, 4000 küsur rengi var ve giderek artıyor.
Kısa zamanda renkli ekranlar dünyayı ele geçirecek. Sonra
internet kolaylaştırılıyor ve telefonlar görüldüğü üzere
internetleştiriliyor. Yani ekranlar büyüyüp tuşlar rahatlaştırılıyor
biliyorsunuz. Anlatmak istediğim nokta şudur ki; şaşkın bakışlarımız
arasında geçip giden hayat, içerdiği yenilikleriyle her
zamanki gibi evrim geçirirken, kendine adapte olanları kabul
ediyor ve biz daha interneti bilmiyorsak ne cep telefonumuzdan
internete girmeyi beceririz, ne de başımıza gelecek diğer
teknoloji harikalarına adapte oluruz.
Başlıyoruz
adapte olmaya...
İnternet:
Dünya üzerindeki birçok küçük bilgisayar ağını
birbirine bağlayan çok büyük bir ağdır.
Ağ:
birbirleriyle bilgi ve kaynakları paylaşmak üzere birleştirilmiş
bilgisayar ve bilgisayar donanımları grubuna verilen addır.
Örneğin bizim çokça karşılaştığımız, aynı ofisteki
bilgisayarlar, aynı dosyaları ve yazıcıları
kullanabilmeleri için genellikle ağ oluşturacak şekilde
birbirlerine bağlanmıştır. İnternetteki her kişi, tıpkı
ofis ağlarındaki gibi birbirinden dosya alış-verişi
yapabilir. Bunun için öncelikle bu özellikleri kullanabilen
programların bilgisayarlarda kurulu olması gerekir. Mesela,
kazaa, morpheus gibi programlarla şimdilerde favori olan mp3,
klip film paylaşma çılgınlığı bu şekilde oluşmuştur.
Programın izin verdiği ölçüde, paylaşmayı istediğimiz
dosyaları seçeriz download edilebilmesi için.
Sunucular
ve İstemciler
İnternet
üzerinde iki ana tip bilgisayar vardır. Bilgileri saklayan, sıralayan
ve dağıtan bilgisayarlara ev sahibi ya da sunucu bilgisayarlar
denir. Bu bilgilere ulaşan evinizdeki bilgisayarlar gibi
cihazlar da istemci diye
anılır. Sunucular bir dükkân gibi, müşterisi olan bizlere
hizmet eder.
Telefon
Hatları
Ağ’ı
oluşturan bilgisayar ağları, özel ve kamu telefon hatları
aracılığı ile birbirine bağlanr. Telefon hatları üzerinden
bilgi alır ve gönderirler. Şimdi can alıcı bir noktadayız.
Sürekli şikayet konusu olan internet hızı da buna bağlıdır.
Yani internete bağlanırken kullanılan telefon hatlarının hızı
bize ne kadar hızlı olmamızı söylüyorsa o kadar hızlı
olabiliyoruz. Buradan da bazen bana serzenişte bulunan
insanlara da bir cevap olarak söylüyorum. Bu hatlar, birbirine
sarılı bakır kablolardan, yüksek hızda veri taşıyabilen
(bakır kablolara göre binlerce kez daha hızlı) cam lifli
kablolara kadar geniş bir yelpazeden oluşur. Tabi ki bizim
telefon hatlarımız cam lifli kablolardan olmadığına göre dünyadaki
ilerlemenin biraz gerisinde ve hızımız normal. Tabi
isteyenler yeni yeni piyasada yer edinmeye çalışan pahalı
uydu destekli bağlantıya geçebilirler. Farklı
ülkelerdeki ve kıtalardaki ağlar genellikle su altı kablolarıyla
ya da uydu aracılığıyla birleşir.
Bağantılar
Üniversiteler,
kamu kurumları ve kimi şirketler gibi büyük
organizasyonlardaki bilgisayarlar, ağa adanmış bir bağlantı
ile ulaşırlar. Bu, ağa sürekli bağlı oldukları anlamına
gelir. Bizler evden internete bağlanırken bu kurumların ağlarından
yararlanıyoruz.
Adlar
ve Sayılar
İnternet
üzerindeki tüm bilgisayarlar birbirleriyle sayılar dilinden
konuşur. Siz bilgisayarınızda bir sitenin adını yazdığınızda
bilgisayarınız bunu rakam olarak algılıyor aslında ve bu
rakamları karşıya talep olarak iletiyor. Diğer
bilgisayarlardan cevap geliyor rakamlarla ve sizin bilgisayarınız
da bunları resim dosyası, yazı dosyası, ses dosyası şeklinde
gösteriyor. Yani aslında
bilgisayarlar yazılardan anlamaz, rakamlarla konuşur. Hatta
rakamlar dediğimiz şeyler de mors alfabesi gibi elektrik
kodlamalarından oluşur. Sayıları anımsamak güç olduğundan,
her bilgisayara alan adı (domain name) verilir. Alan adı
bilgisayarın nerede bulunduğuna dair bilgi veren üç kısımdan
oluşur.
tubitak.gov.tr
Bu ad kullanıcının hangi kuruluşta bulunduğunu gösterir.
tubitak.gov.tr
Bu kısım kuruluşun çeşidini gösterir.
tubitak.gov.tr Bu
da size coğrafi bölgeyi ya da ülkeyi belirtir.
Ülke
Kodları
Biçok
ülkenin kendi kodu vardır. Tıpkı
tr’ nin Türkiye’ yi belirtmesi gibi. Bunları bazıları:
tw
Tayvan
au
Avustralya
ca
Kanada
de
Almanya
nl
Hollanda
uk
Birleşik Krallık (İngiltere)
Bir
adreste hiçbir kod bulunmuyorsa genelde o bilgisayarın Amerika
Birleşik Devletleri’ nde olduğunu gösterir.
Kuruluşlar
com
(ya da co) ticari kuruluş
edu eğitim
kurumu
gov kamu
kurumu
net Ağ’ı
işletme ile ilgili olan kuruluş
org kar
amaçlı olmayan bir kuruluş
ac akademik
kuruluş
Gerekli
Donanım
Burada
tabi ki özel ağ bilgisayarlarından falan bahsetmeyeceğiz.
Normal bir ev ya da ofis bilgisayarı yeterli. Bilgisayarın
donanımında fax-modem cihazı bulunmalı. Bu cihaza bir
telefon hattı girmeliyiz. Sonra da herhangi bir servis sağlayıcı
şirketten internet hesabı satın alınca her şey hazır sayılır.
İnternet hesabından sonra birtakım görüşmeler yapıp
kullanıcı adınızı (user name) ve şifrenizi (password) alınca,
sisteminizde bir çevirmeli ağ oluşturup bu bilgileri yazınca
artık internettesiniz.
Fax-Modemler
Adından
da anlaşılacağı gibi bu cihaz bilgisayarınızda bulunuyorsa
fax çekebilir ve internete girebilirsiniz. Standart
fax-modemlerde hız şu anda 56k (kilobyte) dır. Yukarıda da
bahsettiğim gibi hızını beğenmeyenler paralarına kıyıp
bir kablonet (tabi bulunduğunuz semtte hizmeti varsa) veya uydu
destekli bir bağlantı alacaklar.
İnternet
hesabı alırken de araştırmanız gereken en önemli şey,
internet hızı, ücreti ve teknik yardım. Bunları iyi araştırmadan
bir hesap açtırmayın bence. İyi sörfler.
wolkan98@hotmail.com
İstanbul
- 05.08.2003
http://gulizk.com
|