Burada, rıhtımda, yarı karanlıkta
Baharları öylesine solgun bir kentte
Ölü balık bakışlı insanlar arasında
Bir ben ve bir ben daha...
Bir benim işte aynen öyle, ölü balık bakışlı
Zevk alan tükürmekten, ah çekmekten, ölmekten
Hoyratça küfretmekten
Bir benim nadide bir inci
Öyle berrak
İnce hazlar mimarı ipekböceği
Öyle narin, dokunsan kırılacak
Burada, rıhtımda, yarı karanlıkta
Onlarca insan arasında
Bir yanım güle oynaya
Erimiş alkol ateşinde
Bir yanım mahzun
Bir yanım çıldırasıya yalnız
Bir sevgi, bir dost peşinde
İçen coşan yanım kör mü kör
Görmez ne ateşler yanar yurdunda
O ışıksız, nasipsiz, boş vermiş
Üstelik öbür yanını hapsetmiş
Kör kuyuya
O ışıksız, bırakmış kendini dalgalara
Bağır, ısır, alay et, küçük düşür
Başka şey yazmaz lügatinde
Öbür yanım, ipekböceğim, garibim
Sıkışmış asrın kafatasında
Bağırsa duymazlar, ağlasa hissetmezler
O tek, o yalnız, o kendi yasında
Yapayalnız
Şimdi ben iki zıddın harmanı adam
Burada, bu rıhtımda, solgun ışıklar altında
Ağlayayım mı farklılığıma?
Yoksa, yoksa öldüreyim mi ipekböceğini
Kozasından çıkmadan
Karışıp gideyim mi bok kokan sokaklara?
Şimdi ben iki zıddın harmanı adam
Burada, bu rıhtımda, solgun ışıklar altında
Atıp ani bir kararla kendimi denize
Karışıp ölü bakışlı balıklara
Kurtulayım mı ölü balık bakışlı yanımdan?
Ve kurtulsun böylece ipekböceğim, o iğrenç kozasından
Şimdi ben iki zıddın harmanı adam
Burada, rıhtımda, yarı karanlıkta
Baharları öylesine solgun bir kentte
Ölü balık bakışlı insanlar arasında
Ölü balık bakışlı bir ipek böceğiyim

           Musa Yeşiltaş

İstanbul - 11.02.2003
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail