Dünyanın hep iyi, huzur içinde, kötülüklerden arınmış, adeta
tahayyülümüzdeki cennet gibi olmasını isteriz; ama bu hiçbir
zaman olmaz, sanırım olmayacaktır da… Hayatımıza giren veya
meydana gelen her yeniliğin sorunlarımızı halletmek adına birçok
işe yarayacağını düşünsek de yanında da bir sürü kargaşa çıkar.
Hemen konumuza giriyorum; bilgisayarlardan bahsediyoruz.
İnsanlık için çok çok önemli bir icattır ve özellikle internet
ile birlikte çok işimize yarıyor. Fakat, bunun yanında
yaramazlığı da yok değil. Yıllar önce okuduğum bir haberde,
küçük bir çocuk bilgisayar oyunu oynarken ağlayıp rahatsız
ediyor diye yanındaki kardeşini bıçakla yaralayıp oyununa devam
etmişti. Çok ürkütücü gibi gelen bu haber, farkında olanlar
bilir, sadece bir tanesi tabi ki…
Oyunlar, insanların bilgisayarla tanıştıktan sonraki en önemli
sorunlarından biri olmuştur. İlk kez bilgisayar kullananları
bilirim, genelde çoğu sabaha kadar ya oyun oynar, ya internette
gezinir ya da işletim sistemini kurcalar durur. Bunlar zamanla
geçer çoğunlukla, ama tamamen de tedavi olunmuş sayılmaz.
İleride yeniden başlayabiliriz bu tür bağımlılıklarımıza.
Özellikle, araştırmacı ve meraklı kişiliklerinden dolayı
gençler, bu konuda üzerinde durulması gereken en hassas yaş
grubunu oluşturuyor.
Bazı insanlar oyunlara günde yirmi saatini ayırıyor. “Okula
gidiyorum” deyip kafeye kaçanlar, okula gitse bile nöbetleşe
kaçıp oyunu devam ettiren arkadaş grupları, evliliğini bozan
yetişkinler… Bunların hepsi, özellikle gerçek zamanlı oyunların
müptelası olup tabiri caizse, insanı dağıtan sosyal
problemlerdir. Özellikle internetin yaygınlaşması ve hızının
artmasıyla bu bağımlılık had safhaya ulaşmış durumda bazıları
için. Ve erkekler kadınlara göre çok daha fazla bağımlılar. Tabi
kadınların bilgisayar ve benzeri elektronik sistemlere fazla
ilgi duymaması onları biraz kurtarıyor.
Bir CD alıp bilgisayarımıza yüklediğimiz zaman, genelde
işlerimizi yapmak için oyunumuzu kaydederiz. Sonraki saatlerde
tekrar kaydedilmiş oyunumuza kaldığımız yerden devam edebiliriz.
Fakat, böyle bir olanağı olmayan gerçek zamanlı (online) veya
çok kullanıcılı oyunlar böyle bir şansı vermiyor. Bu oyunlardaki
mesele, oyun için sanal bir evren oluşturulması, o evrende yeni
bir gezegen veya bir karakter yaratıp çeşitli olayları geçerek
bir şeyler kazanmaktır. Bu oyunlarda kaydetme şansı olmadığı
için gezegeninizi saldırılara karşı korumak nedeniyle sürekli
bilgisayar başında olmanız gerekir ya da müttefiklerinizden biri
sizin yerinize nöbet tutarlar. İşte, bu derece bağımlılık
gerektiren oyunlar var. Bunların en ünlüleri World of Warcraft’
ın dünya çağında yaklaşık 5 milyon oyuncusu var. Uzay strateji
oyunu OGame’ i Türkiye’de 230 bin kişi kullanıyor.
Bu
oyunlarda aşırıya kaçma yüzünden birçok insanın kişilik ve
sosyal yaşamlarına zarar verdiğini söylüyor yapılan
araştırmalar. Psikologlar, bu oyunların aslında insanın stresini
atmak ve yeni şeyler öğrenmek adına iyi rolde olduklarını
düşünüyorlar, ancak dozunda kullanarak. Aksi halde bir
uyuşturucudan farksızdır. Tıpkı onun gibi yaşamın büyük bir
kısmını kaplıyor, yok ediyor.
100 kişiden 40’ı istese de bırakamıyor…
Dünyada milyonlarca kişi tarafından oynanan bazı oyunların
oyuncularına sanal-alternatif bir evren sunması sonucunda
oyuncular başka bir boyutta başka bir kimlik kazanıyorlar ve ne
kadar çok vakit alırsa o kadar çok başarılı olunduğu için, 24
saat sürüyor. Siz oynamazken başka birilerinin oyuna devam
edebilmesi, sizi bilgisayarın başına kilitliyor ve sosyal
yaşamınızı adeta bitiriyor. Bu tür kişiler özellikle son iki
yıldır çok konuşuluyor.
Son on yılda, 100-300 bin arasında Japon genci, en başta
bilgisayar oyunları yüzünden odasına kapanmış durumda. Sadece
akşam yemeğinde odasından çıkanlar, ayda bir CD almak için
sokağa çıkanları var. Daha da kötüsü on yıldır odasından
çıkmayan insanların var olduğu sanılıyor. Daha önce bu tarz
insanlara “Hikikomori” adı verildiğini duymuş-okumuşsunuzdur. Bu
durum, bilgisayar kullanma oranı yüksek olan erkek cinsiyetinin
daha çok hikikomori olduğunu da gösteriyor. Oran ise %80… Başka
bir araştırma ise Amerika’ dan… 100 oyun hastasından 40’ı rol
yapma oyunlarını bırakamıyor.
Kaynaklar:
www.sabah.com.tr
www.hurriyet.com.tr
Volkan Tolga
İstanbul - 27.06.2006
http://sufizmveinsan.com
volkantolga@hotmail.com
|