Bankacılık
sektörü finansal piyasaların en önemli kurumudur. Finansman
temininde gelişen piyasa şartlarının getirdiği riskin
minimuma indirilmesi için bir takım analiz yöntemleri geliştirilmiştir.
Bankaların derecelendirilmesi; bu kuruluşların yükümlülüklerini
tam ve zamanında yerine getirme gücünün yani risk oranının
belirtilmesi için oluşturulan bir analiz yöntemidir.
Türkiye’de
özellikle son bir kaç aydır bankalarda yaşanan belirsizlik
ortamı yatırımcıyı zor durumda bırakmaktadır. Böyle bir
durumda piyasalardaki yatırımcıların güvenebileceği ilk
kurum derecelendirme kuruluşlarıdır. Derecelendirme bir
ekonomik birimin kredi geçmişi ve kullandığı kredileri geri
ödeme kapasitesinin saptanması için yapılan ölçme işlemidir.
Piyasalarda yatırımcılar derecelendirme kuruluşlarının
analizleri ile bilgilenmekte ve yatırım kararlarını
bu analiz sonuçları doğrultusunda vermektedirler.
Derecelendirme firmaları risk analizi konusunda edinmiş
oldukları tecrübeler sonucunda herhangi bir yatırımcının
kendi imkanları ile yapamayacağı araştırmaları
yapabilmektedirler. Bu firmalar yabancı kaynaklardan
faydalanmak isteyen kuruluşlardan gelen talep sonucu harekete
geçmekle beraber, herhangi bir talep olmaksızın, sermaye
piyasasının şeffaflığı gereği, bir bankanın kredi değerliliğini
tespit edebilirler. Rating
kuruluşları (derecelendirme yapan firmalar) tarafından
verilen yüksek bir derece yükümlülüklerin zamanında ödeneceğini
vurgularken, düşük bir derece ise daha büyük bir riski
ifade eder. Bu analiz sonucunda yatırımcılar riskleri görerek
etkin kararlar verebilirler.
Derecelendirme
firmaları finansal kurumları, bankaları ve ülkeleri
derecelendirir. İşlem sonucunda elde edilen veriler anlaşılması
kolay ve kısa sembollere dönüştürülür. Böylece yatırımcıya
o şirket hakkında bilgi
verir. Bu işlemler yapılırken şirket hakkında çeşitli
bilgiler toplanır. Kuruluşun kısa geçmişi, stratejisi ve
felsefesi, faaliyet durumu, finansal yönetim ve muhasebe
politikaları, gelecekte yapılması düşünülen projeler ile
potansiyel kazançlar araştırılır.
Dünya
çapında hizmet veren derecelendirme kuruluşlarının en önemlileri
ABD’ de faaliyet gösteren Moody’s ve S&P (standard
and poor’s rating group)
olarak kabul edilmiştir.
Firmalara
kredi notu veren bu kuruluşların kullandığı semboller
benzer içerik taşımaktadır.
A
:
A ile başlayan kredi notları oldukça güçlü bir bilançoya
sahip, geçmiş yıllarda yüksek karlılık göstermiş ve
rahatlık ile finansman sağlayabildiği anlamına gelmektedir.
A/B
:
Kuruluşun sağlam bir mali yapıya sahip olduğu, olumlu gelişme
gösterdiği ve görünürde bir zayıflığı olmadığını
belirtir. Taşıdığı risk düşük olmakla birlikte yüksek rating
kategorisindeki kuruluşlar kadar güçlü sayılamaz.
B
:
Kuruluşun güçlü bir finansal yapıya sahip olduğu ve para
piyasalarında kabul gördüğünü belirtir. Bünyesinde bazı
önemsiz, zayıf yönleri bulunmakla birlikte uzun vadeli
planlarından sapması kısa süreli ve sınırlı olacaktır.
Ciddi problemlerin ortaya çıkma olasılığı düşük olmakla
birlikte üst ratinglere göre yüksektir.
B/C
:
Görünürde bazı eksiklikler olmasına rağmen bunlar ciddi değildir
ve kısa sürede çözümlenebilir. Üst rating guruplarına göre
daha az kredibiliteye sahiptir.
C
:
Temelde sağlam bir kuruluştur, belirli bir ödeme dengesi
bozukluğu yüzünden daha iyi rating alamamaktadır.
C/D
:
Kuruluşun önemli bazı zayıflıkları bulunmaktadır. Mali bünyesinin
daha da bozulması halinde sorunların üstesinden gelmesi üst
ratingli kuruluşlara göre daha zordur.
D
:
Tamamen istikrarsız mali bünyesinde belirgin aksaklıklar
bulunmaktadır. Sorunlar genelde aktif kalitesinin bozukluğundan
yada zayıf bilanço yapısından kaynaklanabilir. İleriye dönük
olarak önemli ölçüde belirsizlikler bulunmaktadır.
Beklenmedik sorunlar karşısında direnme gücü yoktur.
D/E
:
Fonlama ve likidite(nakit para akışı) gibi çok ciddi zayıf
yönleri bulunmaktadır.
E
: Çok
ciddi sorunların olduğunu, dış yardımlar olmaksızın
devamlılığını sağlamasının şüpheli olduğunu belirtir.
Bu
sembollerin yorumlanması sonucu ortaya çıkan derecelendirme,
yatırımcılar için bir rehber niteliğindedir.
Yatırımcıların
sadece derecelendirme sürecinde açıklanan notlarla yatırım
kararlarını alması yeterli olmayabilir. Bunun nedeni Türkiye
gibi gelişen piyasaların dalgalanmalar içermesidir.
Türkiye’de
2000 yılı sonunda yaşanan likidite sıkışıklığının
hemen ardından Moody’s 13 bankanın önceki derecelendirme
notlarını tekrar gözden geçirerek yeni derecelendirmelerini
yapmıştır. Bu derecelendirmelere göre; Türkiye’deki
bankaların notları C-E arasında değişmektedir. Genel
karakterleri, yeterli derecede likit ve repo hareketleri
konusunda endişelidir.
Türk
finans sistemine göre bankaların üstlendiği rol ve sermaye
piyasalarına aktif katılımları dikkate alındığında,
bankaların derecelendirilmesinin önemi artmaktadır.
Sermayenin kıt olduğu ve mevcut maliyetinin arttığı bankacılık
sektörünün, yurtdışı piyasalarda borçlanma ihtiyacı
giderek artmaktadır.
Özellikle
mevduata kademeli olarak getirilen devlet güvencesinin önümüzdeki
süreçte kaldırılacağı da dikkate alınırsa, tasarruf
sahipleri açısından da büyük önem kazanacaktır.
İstanbul
- 31.5.2001
http://afyuksel.com
Kaynak:
Ekonomik
Yorumlar
|