Bir
fenomendi. Çocukluğumuzda karşılaştığımız,
jenerasyonumun bir takıntısıydı, etkisini şimdilere kadar sürdüren.
Tam on dokuz yıl önce çıkmıştı karşımıza. Ve bizi
insan hayal gücünün inanılmazlığı ve dehasıyla karşı
karşıya bırakmıştı. Çocuktuk o zamanlar. Bazılarınız
da geçtiniz. Ben beş
yaşındaydım. Filmi ne zaman seyrettiğimi tam hatırlamıyorum,
muhtemelen daha sonraki yıllarda seyrettim bu güzelliği. İnsanların
işlerini yapmaları için, zaman tasarrufu için, yüksek
miktarda iş gücü gerektiren işler için yapılan elektronik
donanımlı makinelerle yeni karşılaştığımız yıllardı.
Evet, hayatımızın belli bir kısmını elimizden almışlardı
ama kolaylık için. Kim düşünürdü bir gün akıllanıp dünyamızı
ele geçireceklerini. Eminim çoğu insan düşünmüştür ve
film de o yüzden bu kadar etkileyici olmuştur. İnsanlar hayal
ettikleri şeylerin daha iyisini bulmuşlardı filmde ve
aksiyonun bu kadar güzelini bu kadar yakınlarında hissetmişlerdi
kendini John Conner’
ın annesinin (Linda
Hamilton) yerine koyunca. Arnold
Schwarzenegger ise düşmanımızdı dünyanın yok olmasına
neden olabilecek.
Filmde
insanların sürekli merak ettikleri iki konu işleniyordu aslında:
1- İnsanlığın sonu ne zaman, nasıl olacak? 2- Bu teknoloji
daha ne kadar gelişmeye devam edecek bu yüksek hızda? Bu iki
konu hoş bir üslupla işleniyordu. Başrollerden Linda
Hamilton’ ın harikulade oyunuyla filme giriyor, onun yanında
dolaşıyor, aradığı silahları bulması için ona yardım
ediyorduk. Biz ekran başındayken, kalbimiz içeride atıyordu.
Onun gördüğü kâbusları biz de görüyor, onun yaşadığı
sıkıntıyı ve üzerindeki “dünyanın ağırlığını”
biz de yaşıyorduk. İşte film böyle etkilemişti dünyanın
büyük çoğunluğunu. Ve 1984 yılında yeni bir fenomen doğuyordu.
1991
yılına kadar hayranlarını beklettikten sonra Terminatör
2 - Judgment Day ile yeniden karşımıza çıkarak bizi
ilkinden çok daha fazla heyecan içersine bırakıyordu. İlk
filmdeki kötü robot, ikinci filmde tekrar karşımıza çıkınca
yeniden eski korkularımıza tam dönecekken, onun, aslında
programı değiştirilmiş, John
Connor’ ı (Edward Furlong) kurtarmak üzere gelen bir robot olduğunu öğrenince
rahatlıyorduk. Dedim ya benim jenerasyonum, doğal olarak
kendimizi John’ un yerine koyuyor ve filmde biz oynuyorduk
hayal gücünün iyi çalıştığı o yaşlarda filmi izlerken.
Yenilmesi neredeyse imkânsız T-1000, Civa Adam
(Robert Patrick) ‘la geçen bir dolu aksiyon silsilesinden
sonra Arnold (artık
böyle sesleniyoruz ona) aslında mantıklı davranarak, bize göre
ise duygusal bir davranışla kendini feda ederek konulan final
sahnesinden sonra artık bizden biri oluyor ve Terminatör
filmleriyle de bütünleşerek kalplerde yer ediniyordu.
Geçtiğimiz
ay vizyonlara giren Terminatör 3 ise bir sürü değişikliklerle bizleri de şaşırtarak
çıktı karşımıza. Küçük John
büyümüş, artık genç bir adam olmuştu. Ama çocukluğunda
geçirdiği büyük zorluklardan sonra biraz psikolojisi bozulmuş,
paranoyak ve kendini bırakmış bir halde idi. Oradan oraya
dolaşan, bir gün geçirdiği yerlerden ikinci gün kaçan,
kendiyle pek ilgilenmeyen bir görünümdeydi. Daha ilk
sahnelerinde kaderle ilgili söyledikleriyle ve ansızın
aksiyona girişiyle zaten etkisi altına alıyor film. Bu kez kötü
robot, T-X (on
bin kişinin arasından seçilen Kristanna Loken )
daha güçlü, iyi robot ise gene bizim Arnold.
Diğer serilerde olduğu gibi bunda da güçlü olan kötü
robotun nasıl öldürüleceğini tahmin etmek çok güç, dolayısıyla
beklemek de heyecanlı. Teknolojik yenilik olarak beğenilebilecek
sadece SKYNET davası.
Bilgisayar, uydu destekli, milli savunma için kullanılan ve dünyadaki
diğer makineleri uzaktan kontrol ederek arıza durumunda
devreye girmek üzere bekleyen bir bilgisayar sistemi. Yeni yayılan
bir virüsü durdurmak için Skynet’ i devreye sokunca
işler karışıyor. Çünkü virüs varmış gibi yapıyor
ve aslında Skynet kendinin serbest bırakılmasına komut
verdirmek için böyle bir tezgâh hazırlamış, amacı kendi
yaşamını, insanları öldürmek pahasına kurtarmak olan bir
sistem. Bu, diğerlerinde tam olarak anlaşılamayan makinelerin
nasıl dünyayı ele geçireceği sorusuna güzel, mantıklı
bir yanıt oluyor.
Film,
bazı beğenmeyenleri doğal olarak olduğu gibi, bu tür
filmlerden beklentinin ne olacağını bilenler ve Terminatör
fanatikleri için, umulanın bulunduğu bir ziyafet şöleni. Bu
filmle bir kez daha Arnold’
u sevip, bir kez daha devamının gelmesi için dua ederek
bekleyeceğiz.
wolkan98@hotmail.com
İstanbul
- 09.09.2003
http://gulizk.com
|