İletişimin
doruğa ulaştığı ve iletişimsiz hiçbir şeyin yapılamadığı
çağımızda, telefonların dışında bilgisayarımızın başında
bile uzağı yakın eden en ucuz maliyetli iletişim araçlarından
biri mail adreslerimizdir.
İnternet
kullanım oranının hâlâ düşük olduğu ülkemizde, internet
kullanmasına rağmen sağlıklı bir mail adresine sahip olmayan,
olsa da kullanmayan birçok internet kullanıcısı var. Oysa diğer
iletişim araçları ile (telefon vs.) istesek bile ulaşamayacağımız
ya da maliyetleri açısından tercih etmeyeceğimiz o kadar çok yer,
kişi, kurum var ki, mail ile sesimizi duyurabileceğimiz...
Hal
böyle olunca, bir kişisel mail adresi edinmek, bunu yaparken de sağlıklı
bir seçim yapmak söz konusu...
“Nasıl
yani, mail adresinin sağlıklısı sağlıksızı mı var? O da nasıl
oluyor?” derseniz, okumaya devam edin.
Her
internete bağlı olan kişinin bir ISS (İnternet Servis Sağlayıcı)
şirketine abone olduğu varsayılır. Aslında varsayılmaz, bu bir
başkasının internet şifresini kullanmıyorsanız, zaten böyledir.
Bu durumda size tahsis edilmiş mail adresiniz zaten vardır. Bazı
ISS’ler bir değil,
üç adet mail hakkı verirler bazen.
Bunlar
bu yazının konu başlığına uymayan yani Web tabanlı olmayan,
teknik tanımlamayla POP3 sunucu destekli mail adresleridir.
ISS’lerin abonelerine verdiği mail adresleri bu türdendir.
Bu
yazının başlığının işaret ettiği mail adresleri ise,
sitelerine ziyaret ve ziyaretçi sayılarını artırmak, sitelerinin
adlarının kalıcı olmasını sağlamak ve günlük site hitlerini
(günlük sitenin ziyaret ediliş sayısını) maximum seviyede
tutarak bunun, reklam, ufak çaplı kamuoyu oluşturma gibi
nimetlerinden faydalanmak amacı ile sundukları bir hizmettir. Bu
hizmette site yöneticileri ziyaretçilerine adınız@siteadi.com
türünden bedava mail tahsis eder ve bu sayede ziyaretçinin
maillerini her kontrol etmek istediğinde sitesini ziyaret etmesini sağlayarak
site hitini artırma yoluna giderler. Bu alışverişte deyim yerinde
ise, alan da veren de memnundur.
Fakat
bu tür mail adreslerinin çok önemli olmasa da avantajları ve
dezavantajları vardır.
Mesela
web tabanlı bir mail adresinizi dünyanın herhangi bir yerinde
internete herhangi bir şekilde bağlı bir bilgisayardan rahatlıkla
kontrol edebilirken, POP3 destekli mail adresinizi biraz daha zahmetli
kontrol etmeniz gerekecektir. Bunun için öncelikle bir mail yönetim
programı ve mail ayarlarını yapmayı bilmemiz gerekli. (Burada
belirtmem gerekir ki, POP3 diye anlattığımız mail türleri, bu
hizmeti veren ISS ye göre aynı anda web desteği de vermektedir.
Yani POP3 mail adresinizi de Web tabanlı gibi her yerden kontrol
edebileceğiniz hizmeti veren ISS’ ler de var.)
Diğer
farklılık ise maillere ulaşmada harcanılan efor. POP3 maillere tek
tıklama ile ulaşırken, web tabanlı maillere ulaşmak için yapmanız
gereken, Internet Explorer, Netscape veya kullandığınız browseri açıp,
adres satırında web tabanlı mailinizin bağlı bulunduğu sitenin
adresini yazarak siteye bağlanmak, daha sonra maillerini kontrol
etmek için kullanıcı adınızı ve şifreniz yazabileceğiniz alana
ulaşmak ve maillerinizi beklemenizdir.
Web
tabanlı mail hizmeti veren yerli ve yabancı siteler var. Ve yurtdışında
bu hizmeti veren siteler çeşitli shareware programlarla
desteklenmektedir. “Bu nasıl destek?” diye soracak olursanız, öyle
bir program ki, programı makinenize yüklüyorsunuz ve istediğiniz
kadar web tabanlı mail adresinizi tanımlıyorsunuz. ...@mail.com
....@hotmail.com ...@yahoo.com
gibi onlarca sitenin mail serverlerine destek veriyor bu program. Ve
internete girdiğinizde tanımladığınız yerleri sürekli mail var
mı diye kontrol ediyor. Geldiğinde sizi uyarıyor ve en güzeli, siz
uyarının üzerine tıkladığınızda direkt olarak browseriniz vasıtası
ile mailiniz karşınızda, ne adres,
ne kullanıcı,ne de şifre yazmak gerekiyor.
Bu
tür web tabanlı maillerin başka bir avantajı da, daha önce
bahsettiğimiz üzere, sağlıklı bir seçim yapıp yurt dışından
adı bilinen ve kaliteli hizmet veren bir hizmetten faydalandığınız
takdirde, ömrünün daha uzun olacağı, yıllarca kullanabileceğinizdir.
Hizmetini beğenmeyip ya da bir diğerinin daha ucuz olduğunu duyup,
her ay bir ISS değiştirdiğinizde, pop3 mail adresinizi de değiştirmek
zorunluluğunda olmanız hiç hoş bir durum değil. Düşünsenize, sık
sık evini taşıyan birini kim ziyaret etmeye cesaret edebilir ki!
Muhtemelen, birkaç ay önce oturduğu yerde değildir evi şimdi!..
Tüm
bunların sonucunda demek ki, eğer kalıcı ve sağlıklı bir mail
seçimi yapmak istiyorsak, mail.com (ve alternatif isimler veren aynı
şirketin diğer mailleri), yahoo.com ya da hotmail.com gibi bir şirketin
hizmetinden faydalanıp işimizi kolaylaştıracak shareware
programlardan da yararlanmak akıllıca olacak gibi. Tüm bu laf
kalabalığını aslında web tabanlı mail adresi kullananlara kolaylık
sağlayacak bir program önermek için yaptım.
“Şunu
kestirmeden söylesene kardeşim!” diyenler için hemen konuya
giriyorum. Programın adı “anymail v1.50”. Bu program bir
internet programı olmayı hak ediyor. Yapabildiklerini buraya yazmak
pek akıl işi değil. Hem belki de benim bilmediğim daha neler başarıyor!...
Ama, interneti açtığım anda, benim belirlediğim aralıklarla tüm
web maillerimi benim yerime, bana hiç hissettirmeden kontrol etmesi,
varsa beni uyarması, tek tıklama ile browser yardımı ile mailimi açması
benim için yeterli aslında.
Gelen
mailleri şifre yazmaya gerek bırakmaksızın açması güvenlik açığı
gibi görünebilir. Ama değil, program her açıldığında kullanıcı
adı ve şifre sorabiliyor isterseniz.
Sıra"
bu programı nereden buluruz ?"sorusunun cevabını vermeye
geldi. İster buraya tıklayıp çekmeye başlayın, isterseniz
kendinize acımayın, biraz daha zahmete katlanıp başka neler yapıyormuş
ya da kaç para imiş bu program diyerek orijinal sitesi olan www.anymail.com.my
adresini ziyaret edip oradan çekin.
Fakat
bu bir shareware program, unutmayın. Yani internetten çekip belli
bir süre kullandığınızda süresi dolacak beğendiyseniz satın
almanızı isteyecektir. İşte o zaman imdadınıza ya kredi kartınız
yetişecek ya da bu işe yıllarını vermiş bir bilene soracaksınız.
İnternetinin
hayatınız zorlaştırması değil kolaylaştırması dileğiyle...
Pcmemo
http://afyuksel.com
18.04.2001
|