Bazen olur ki bir kelime ararsınız, bazı durum ve
düşüncelerinizi anlatabilmek için. Ancak, aradığınız kelime
yoktur sözlüklerde. Bir de, evrensel bilgi atmosferinde
zıtlıklar çerçevesinde uyum içinde hatırlanacak bir kelimeyi
ararsınız. Çok şey anlatsın istersiniz. Çünkü, kelimelerle
insanlığın beyinsel klavyelerine “Enter” son işlemini
yaptırabildiği yeni bir keşif değildir. Kelimeler, ihtiyaçtan
bulunmuştur. Yıllarca, insanlar sembolize edebildikleri pek çok
anlamı ihtiyaç anında çıkarıvermişler. Ne buldularsa hayatı
kolaylaştıranı hemen ortaya dökmüşlerdir. Oysa hayatı
kuşatıveren çoğu şeyi pratik gelse bile hemen alıp kullanamayız.
Kelimeler aynı zaman da nörolojik silahlardır. Hem de gelişmiş
en son teknolojiden bile daha etkin silahlar.. Bu silahların
savaş alanı ise zihinlerdir. Eğer savunmasızsanız, kelimeler
bizi bazen dara düşürebilir. Üzerinize ne ile geliyorlarsa
aynısıyla cevap verebilme yeteneği de her insana verilmiş. O
halde Fikir Mühendisliğinin projelerine ilk adımı atmalıydık.
Ancak bu silahları yok etmek, üstün olmak, gibi negatif değerler
için değil, bizi öldürmeye bile geleni diriltmek için
kullanmalıyız. Tıpkı, zina yapmış bir kadını onu taşlayarak
öldürmek istediklerinde müsaade istemek için Hıristiyanların
Peygamberi Hz. İsa’ya getirdiklerinde tarihlerin taşıdığı şu
sözü söylediği dirilikte olmalı her insan: “Kadının üzerine
ilk taşı, içinizden hiç günah işlememiş olanınız atsın!...”
Orijinal kaynaktan gelmiş bir önceki sürüm olduğu besbelli
hakikat cümlesi. Darda olana darlığa düşme sebebini de, Dar’a
düşmüş bir insana karşı geniş olabilmeyi ve kalabilmeyi ifade
eden müthiş bir yaklaşım.
Darlığa düştüğüm bir anda en Dar anımda beliriverdi Zihnime e
-posta gibi geldi “Dar” kelimesini en dar noktada aradığım anda
buldum… “Dar” kelimesi malumumuz “geniş olmayan” dır.
Söz
konu olan durumu aktaracağım kelimelerden birisi DAR_DİN’ di.
Manasına ihtiyaç duyduğum ise Dindar kelimesi ile anlatmak
istediğim asıl konu şu yöndeydi:
“Din çok geniş bir kavram” diyebilirsiniz. Bu doğru, ancak Dini
daraltanları da göz ardı etmek, başka bir darlık ortaya çıkarır.
Din geniş olmasına rağmen, dar kalıplardan sıyrılıp çıkmak
genişliği elde edince anlaşılabilir.
Dindar’lığın insanlığa getirdiği gerçek anlamından ziyade,
acıdır ki Dini dar anlayanların da dindar görünmekten elde
edecekleri yaşamsal sosyalite averajını meslek haline getirmiş
olanlar da saklanamaz ciddi bir realitedir. Bu konuda yeni ve
hoş bir proje başlatmış olan bir sitedeki yazar adayı bir
kardeşimizin yazısını
http://www.proje99.net/ayseoztekin001.htm adresinden
okumanızı istirham ederim. Doğrusu, toplumun çok ciddi bir
analiz damlası niteliğinde bir yazı, inanıyorum, samimiyet
soluklarını okurken hissedeceksiniz.
Diğer aradığım bir kelime ise Dar_ Win kelimesi idi. Dar aynı
anlamda, “win” ise İngilizcede pencereyi çağrıştıran manada ele
alabileceğimi düşündüm. Ortaya Darwin kelimesi çıktı. Yani DAR
pencereden bakan tüm insanlığın bildiği şu meşhur “Maymunların
Peygamberi Darwin” idi. Bilimin üstünde oturtulmuş bir
zihniyeti ifade eden Hakikat penceresine kapalı bir isim. Tarihi
incelersek yakından görürüz ki, bu isimle dünyanın adeta başına
yüzlerce çorap örülmüş ve hâlâ örülmeye çalışılmakta. Hatta
izahına çalıştığımız Darwin temelli konuya bilimsel dili merak
edenler saygıdeğer hocam Sn. Prof. Dr. M. Kerem Doksat’ ın
görüşlerini
http://www.sufizmveinsan.com/sohbet/natur1.html adresinden
inceleyebilirsiniz.
İnsan zihinleri, insanlık tarihi boyunca değişmez ve
değiştirilemeyecek savaş meydanlarıdır.
Etkileyen, etkilediğinin emeğine, etkilediği oranda,
etkileyebildiği zaman aralığında, etkin bir biçimde, ektiğini
biçmeye devam ederken, etkilenen ise etkilendikçe daha çok emek
harcar. Olumlu ve olumsuz hiç fark etmez. Tarih bu tip karelerle
doludur. Bu iki kelimeyle alakalı olan bağlantı insanlığın
zihninde yeteri kadar kazınmış derin izleri barındırmaktadır.
Her dönemde gerek DAR_DİN mensupları ve gerekse DAR_WİN zihniyet
mensupları insanlığa açılacak olan “Hakikat Aydınlığı”nın
penceresinin önünü sürekli kapatmışlardır.
Din, insanlığın başlangıcından bugüne değin insanlara hayat
nizamı ve rehberliğin her çözümü İlahi kaynaktan beslenerek
sürekli güncelleştirilmiş. Yani teknolojik ifadeyle…
Microsoftware … bilmem kaç versiyon yazılımının son sürümünden
kelleleri kalkan insanoğlu… Her fırsatta güncelleme
gerçekleştirmekte. Sürekli online olabildikleri ölçüde de
verimlilik kazanmakta. Ne gariptir ki kendisi için gönderilen
MAKROSOFTWAR_EDEN (künfe yekün) yazılımını sürekli olarak
“MEVLA_ONLİNE” hattından ve beyin sabit diskine indirmediği ve
yürek masaüstüne doğru kuramadığı için çok büyük talihsizlikler
yaşamıştır. Tarihin değişik dönemlerinde sürekli sapkınlığa ve
erdeme doğru inişler ve çıkışlar yaşamış insanlık.
Maymunlarla alakalı olarak Dar kapasiteli dindar insanlık için
en son güncellenmiş Mevla_Online hattından gelen, ihmal edilerek
çoğu insana doğru yüklenemeyen MAKROSOFTWAR_EDEN verileri ise
şunlardır:
“İçinizden
cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık
maymunlar olun! Dediklerimizi elbette bilmektesiniz”. (BAKARA
suresi 65. ayet)
“Biz bunu (maymunlaşmış insanları), hadiseyi bizzat görenlere ve
sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakîler için de bir öğüt
vesilesi kıldık”. (BAKARA suresi 66. ayet)
“De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber
vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından
maymunlar, domuzlar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte
bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade
sapmış bulunanlardır”. (MÂİDE suresi 60. ayet)
“Kibirlenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince
onlara: Aşağılık maymunlar olun! Dedik ”. (A'RAF suresi 166.
ayet)
Dardin mensupları bu tip yazılımları ya göremiyorlar ya da hâlâ
www.iblis.com adresinden yüklenenlerin farkında değiller.
Adresin ne anlama geldiğini baş harflerinden anlayabiliriz.
(Warlığıyla
Wesvese
Wererek
İnsanlığın
Başına
Laneti
İnadının
Sapkınlığıyle
Cümlemizin
Onurunu
Mahveden)
Darwinciler ise Pencerelerini sürekli Maymunlarla ilgili
deneylere dikkat çekmişler. İnsan beyni ile maymun beyni
arasındaki davranışsal benzerliklerin bağlantısı için çalışan
pek çok bilim adamı beş adet maymunu bir kafese kapatmış. Uzun
bir zaman, düzenli olarak beslemiş ve bakımlarını düzenli olarak
yerine getirmiş. Yaklaşık bir hafta boyunca maymunların hepsi
çok iyi bir şekilde verilenlere razı oluyorlar. Hiçbiri diğeri
ile kavga etmiyor, sürekli şakalaşıyorlar. Notlar alınıyor.
Gözlemler yapılıyor. Tek tek çizelgeler, belgeler sıralanıyor.
Neden? Çünkü insanlığın davranışlarını nörolojik (sinirbilimsel)
olarak test ve tespit ederek çözümler bulunacak. Gayet masum ve
dâhiyane bir fikir, neyse uzatmayalım. Kafesin en üstüne
maymunların ulaşamayacağı bir şekilde bir muz destesi
sarkıtılır. Hepsi birden dikkât kesilirler, hep bir ağızdan
sesler çıkarmaya ve döşlerini dövmeye başlarlar. Muzu elde etmek
istemektedirler. Ancak, o desteye ulaşmaları için
yardımlaşmaları gereklidir. Ve sonunda birbirlerinin sırtına
çıkmaya çalışırlar. Bilim adamları sevinç çığlıkları
atmaktadırlar. Fotoğraflar çekmektedirler. Göz yaşartıcı bu
erdemli manzara karşısında şaşırmışlardır. Ancak maymunlar hâlâ
muzu elde edememişlerdir. Çünkü bilim adamları onların
ulaşmalarını istememektedirler. Ulaşırlarsa gözlemlenen mesele
anlaşılamayacaktır. Daha sonra bir çift bacaklı merdiven
sarkıtılır ve merdiveni de doğru olarak kullanmayı da
öğrenirler.
Darwinciler (Bilim insanları) Bilim maymunlarının bu durumunu da
hemen kayıt altına almayı ihmal etmemişlerdir. Fakat, asıl
manzara daha başlamamıştır. Merdivene ilk çıkanı diğerleri hep
birlikte çekiştirmeye başlamışlar, ancak kim çıkmaya çalışırsa
çalışsın diğerleri tarafından tartaklanıp dayak yemiş. Hiçbirisi
muzu elde edememiş, hepsi birbirlerinin kafasını, gözünü ısırıp
çimdikleyerek her ne geldiyse ellerinden devam etmişler. Bunun
üzerine, aradan geçen zaman içinde hepsi yorulmuş ve
dökülmüşler. Her biri bir köşeye çekilmiş, sessiz sesiz oturmaya
başlamışlar. Bilim adamları şaşırmışlar daha meraklanmaya
başlamışlar. Ne yapalım da bunları tekrar eski canlılıklarına
geri döndürelim derken birisinin aklına bir fikir gelmiş
maymunca sayılabilecek cinsten. Beş maymunun birini dışarı
almışlar, olanlardan habersiz başka bir maymun ile yerini
değiştirmişler. O yeni gelen, bir bakmış oturan maymunlara,
kafayı kaldırmış yukarıdaki muzlara, önce şaşkınlığını
gözlemlemişler, ancak çok hızlı bir şekilde kurulu olan
merdivenden hızlı bir şekilde çıkmaya başladığı esnada oturan
diğer maymunların hepsi birlikte o yeni gelene meydan dayağı
atmışlar. Sonunda ona da öğretmişler nasıl davranması
gerektiğini. Sakin sakin o da oturmaya başlamış. Bilim adamları
gene şaşkın haldeler. Bu sefer daha önceki dört taneden bir
tanesini daha değiştirirler yeni bir maymunla. O da girer girmez
aynı hareketleri tekrarlar. Ancak, diğer tecrübeli üç maymun hiç
hareket etmemektedir. Daha önce niye dayak yediğini anlamayan
ilk değiştirilen, tek başına en son geleni dövmeye başlamış. Ve
bütün maymunlar tek tek değiştirilmişler. Ancak dayak atan niye
attığını, dayak yiyen niye yediğini bir türlü anlayamamış, çünkü
onlar maymunmuş. Bu anlattığım, hikâyenin bilimsel adımları
gerçektir. Ben kendi üslubumla süslemeye çalıştım, ancak olay
doğru ve bilimsel bir sonuçtur.
Bu
bilimsel deneyi araştırmalarım esnasında öğrenene dek az evvel
sıraladığım Yüce kitabımız Kuran’daki söz konusu maymunlarla
benzeştirilen manaları daha iyi anlamaya başladım ben kendi
adıma… Ancak, söz konusu DAR kelimesini de son güncellenmesini
yüklemek gerekirdi. Çünkü pek çok nörolojik silah her fırsatta
bizleri bombalarken en son Mevlaonline sürümlerini tekrar bölüm
bölüm yüklemek gerekiyor. Şimdi lütfen açık olan tüm
ilgilerinizi kesin, sistem rahat çalışabilsin.
“Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini
yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp
güzel davrananları sever”. (ÂLİ IMRÂN suresi 134. ayet)
“Andolsun ki, senden önce de ümmetlere elçiler göndermiştik. O
ümmetleri, bize yaklaşıp sığınsınlar diye zorluklar ve
darlıklarla yakalamıştık”. (EN'ÂM suresi 42. ayet)
“Biz bir ülkeye bir peygamber gönderdiğimizde, onun halkını
zorluk ve darlıkla mutlaka sıktık ki, sığınıp yakarsınlar.”
(A'RAF suresi 94. ayet)
“İnsanlara, kendilerine dokunan bir darlıktan sonra bir rahat
tattırdığımızda, ayetlerimiz hakkında hemen bir tuzak
sergilerler. De ki: "Tuzak kurma bakımından Allah daha
hızlıdır." Zaten, resullerimiz, kurmakta oldukları tuzakları
kaydediyorlar”. (YÛNUS suresi 21. ayet)
Dar
kelimesinin anlamını yüklemişken geniş kelimesinin anlamını da
yüklememek olmazdı. Her kelimeyi aynı anda birçok değişik
adresten daha çabuk derlenmiş bir kolaylığı sizlerle paylaşmak
istedim. Ancak, bize ayrılan alanımızı bereketli kullanmamız
için bu kadarını yeterli buldum. Sizlerin de yapabileceği bir
araştırmanın sonucunu copy_paste yapmaktansa ve kendi adıma
bilgelik taslamaktansa sizlere adres göstermenin en hayırlısı
olacağını düşündüğüm için ekliyorum, orijinal programı yüklemek
daha verimli olacaktır.
http://www.furkan-1.org/ adresinde ise işinize yarayacağını
umduğum yükleme ve araştırma programının detaylarını
bulacaksınız
İnanıyorum ki elde edeceğiniz nörolojik silahı sevgi
mermileriyle pek çok insanı öldürme yolunda değil, gönül
dirilten yolunda kullanabilirsiniz.
Konumuza dönecek olursak….
Bütün maymunlar muzu sever. Ve bütün maymunlar belli sürelerde
yaşarlar. Ve bütün maymunlar İnsanlığın neden Eşrefi mahlûkat
olarak yaratıldığını anlayamaz.
Derdi ve çilesi olan pek çok insan gelip geçmiş bu konuları ele
alan üstünde önemle duran. Söylemeleri gerekenleri, söylemek
için önce yaşamışlar daha sonra söylemişler. Bizlerde önce
sadece söyleyenlerden olmayalım için dualarınıza ihtiyaç duyarız
elbet… (Yaşamadıklarımı söylemekten sana sığınırım Şahdamarımdan
daha yakın olanım)…
Ancak yaşayarak derdini ve mesajını iki satır ile özetleyen
Necip fazıl Kısakürek Üstad’ın
“ Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak,
Haykırsam kollarımı makas gibi açarak”
dediği mısralarındaki yanlış yönde ilerleyen insanlığa ikram
edilmiş bu satırlardan hevesle son söz olarak, birisi bilimi
sarmalamış, diğeri dinimizi kuşatmış her önüne gelen bu
kavramların mensubu olmaktan hoşlanır bir durumdalar. Ve ben
kendi kalabalığıma dönerek Daraltmadan anlamları, iki kolumu
açamasam bile makas gibi, iki ayrı uç fikre ifade edebilirim ki…
“Dardinciler;
İslam’ı kurtarmayı bırakın,
İslam’la kurtulmaya çalışın.
Eğer gerçekten yaşarsanız,
Dar
değil de geniş olursanız
Göreceksiniz… İnsanlar katılacaklar…
İslam’a Akın Akın
Yok
Yaşamaktan korkuyorsanız sevgisiz,
Kimseleri bombalamayın sakın
Darwinciler;
Maymunları kafeslerden çıkartın
Maymunları birbirleriyle yarıştırmayın
İnsanla Maymunu karşılaştırmayın,
Çekilin aradan, el çekin fosillerden
Beş
duyunun ötesinde
İnsanı kendiyle barıştırın. “
Darlıktan kurtulmak için Dininde, Biliminde Penceresini
“Hakikate” açık tutalım.
Dünyamızı barış içinde yarınlara, Maymunlara değil çocuklarımıza
miras bırakalım…
Darwincilerle, Dardincilerden Sana sığınırım MakrosoftWaredenim
Dardincilere Bilimi, Darwincilere, Hakikati nasip et ne olur ,
“Şahdamarımdan daha yakın olanım”.
04.13 Ankara’ da, Ayvalı’ da Süleymaniye Külliyesi komşusu… 24
Haziran 2006
Sabah ezanı okunuyordu…
Geniş bir alana yayılıyordu…
Dar
vakitler de…
Geniş ve sıcak yataklardan,
Ve
dar fikirlerden
Çok
az gönül uyanıyordu…
04.13 son düzeltmeler gözden geçirildi… E- postaya gönderildi…
25 Haziran 2006
Aynı ezan yine okunuyordu…
Dindarlık geniş bir kitleyi bu saatte hiç ilgilendirmiyordu…
Maymun, eşek, katır, kuş, börtü böcek hep birden
Dar
vakit geçince
Daraltma bizi Yaradaaaaaaaaaan diye ötüyordu…
“Amiiiiiiin” dediğinizden eminim.
Amiiin…
İnsani Gelişim Hizmetkarı
Beyinantrenörü & Sevgipolog
Kemal Koçak
Ankara - 27.05.2006
http://sufizmveinsan.com
kemalkocak6@hotmail.com
|