Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti.
İşverenine, çalıştığı konut-yapım işinden ayrılmak, eşi ve büyüyen ailesiyle birlikte daha özgür bir yaşam sürme tasarısından söz etti. Her ay başı aldığı maaşını elbette özleyecekti. Ne var ki, yorulmuştu artık.
Müteahhit, işçisinin ayrılma kararına üzüldü. Ondan, kendine iyilik olarak son bir ev daha inşa etmesini rica etti. Marangoz kabul ederek işe koyuldu, ama gönlünün yaptığı işte olmadığını görmek pek kolaydı. Baştan savma bir işçilikle, kalitesiz malzeme kullanarak evi birkaç ay içinde bitirdi. Kendini adamış olduğu mesleğine böyle son vermesi ne talihsizlikti... Müteahhit evi gözden geçirmek için geldiğinde, evin anahtarlarını senelerdir onun için canla başla çalışan marangozuna uzattı. " Bu ev senin hakkın, sana benden hediye" dedi.
Hayretler içinde kalan marangozun nutku tutuldu. Ne kadar utanmıştı! Keşke evin ona ait olacağını bilebilseydi.
Keşke!...

İstanbul - 27.08.2002
 http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail