'Sorun çözme yeteneğini kazanmamışsak’ başarılı olabilmemiz
mümkün mü?
Her zaman başarı beklemek hayal olur.
Başarı, bize öğretilen şablonlardan çok farklı mı elde edilir?
Başarıyı hep başkalarında mı buldun?
Başarı bana da ait bir nitelik. Acaba ben bunu göremedim mi?
Hayat zorlu bir sınav, ama başarmak zorundayız.
Başardık dediğimiz şeyleri gerçekten başarabildik mi?
Başarı gittiğin yerde mi, yürüdüğün yolda mıdır?
Sorun çözme yeteneği, zaten başarının kendisidir.
Teorik başarı, tatbikatta aynı sonucu vermeyebilir.
Bazı kimseler tevazudan olsa gerek, kendilerini başarılı gibi
göremezler, başkalarında bu niteliği yakalarlar.
Hayatın iniş ve çıkışları arasında dengeli olmak, dimdik ayakta
kalabilmek, bence başarının ta kendisidir.
Başarıyı abartmamak gerekiyor ki
başarı olduğu anlaşılabilsin...
Evet, başarılı olma hususunda bu akla gelebilen soru ve sözleri
size yansıtsalardı, acaba ne söylemek nasıl yanıtlamak durumunda
kalırdınız bilemiyorum, ama ben özetle şöyle derdim:
Şayet yürüdüğün yol, gideceğin yeri belirliyor ve bu yol senin
geleceğini oluşturuyor ise elbette, başarı yürüdüğün yoldadır.
Ancak, başarı için sırf yer değiştirmek gereğini düşünüyorsan,
bu düşünce tarzı hatalı olur. Zira, mekân değiştirmekle insan,
başarı elde edemez.
Ayrıca, bir şeyin devamlılığı onu monoton hale getirir. Başarı,
fark edilemez…“Başarı” sözcüğü “beklenen atılımı
yapabilme” olarak düşünülebilir. Tabii bu tanımlamayı
“doğruluk” esasına dayandırarak söylemek mümkün.
Ülkemizde insanların yaşamı cadı kazanında kaynatılırken,
başarıyı yakalamaları bir hayli güç olsa gerek.
Ama bu işin püf noktaları da var, şöyle ki: Astroloji ve
bilimsel yönde yapılan çalışmalar, başarının anahtarı olarak
kabul ediliyor. Buradaki neden, insanın karşısındakini
daha iyi tanıma ihtiyacı ve ondan aldığı ipuçlarına göre
davranma isteğidir.
Başarı için erkek ya da hanım fark etmez, önce kılık kıyafete
özen göstermek şarttır. Uyumlu bir giyim tarzı, bakışları
üzerinize çekmeye yeterli bir sebep olur. Aksi tutumlar,
insanı hayatın renklerinden soyutlar, siyah - beyaz
arasında kalmaya mahkûm eder.
Ancak vahim olan başka bir durum da var! Yeterli performansı
ortaya koymadığı halde sırf ‘başarılı denebilmesi’ için bazı
kişilerin kendilerini bu niteliğe layık görmesi, yapay havalara
girerek toplumu yanıltma çabaları içinde bulunması. Bir kısmının
da başkalarının hakkını çiğnemeye hevesli olduğunu onlarca kez
kanıtlaması ve bunu başarı gibi göstermesi. Böylesine koşullar
anlaşılır gibi değil doğrusu. Yani toplum etiğine uymayan bir
durum var ortada. Herhalde bu tipler ‘başarı’ sözcüğünden bir
şey anlamamış olanlar.
Aslına bakarsanız, başarının belirlenme yöntemi bireylere ait
değil, onu gözlemleyenlerce kabul edilmeli.
Başarı süreklilik taşıyan bir mekanizmanın ürünü olduğundan,
toplumumuzda bu niteliğe sahip çok az kişi bulunuyor. Başarıyı
bileğinin hakkıyla elde ettiğini düşünenler, yanılgı içindedir.
Şayet kişi bir şeyler yapabilmişse önce bunu kendisine nasip
eden yaratıcısını düşünmek ve ona mal etmek zorundadır.
Mekârimi ahlâk sahibi olmak isteyenler de bu ve benzeri gibi
benlik kokan hallerden uzak durmalıdır. Mutlak Yaratıcı o aklı
ve gücü insanoğluna vermemiş olsa, o performansı elde edebilmesi
mümkün mü? Başarıyı sahiplenmek, bir anlamda gizli şirke
davetiye çıkarmak değil midir?
Bu kavrama bir başka
perspektiften - hakikat yönüyle- bakacak olursak, başarı yada
başarısızlık, aynen kâr ve zarar, güzel-çirkin vs. bunlar hep
bireysellik ifade eden, izafi anlamdaki sözcüklerle birlikte
karşımıza çıkar.
Örneklemek gerekirse şunu sorabilmemiz mümkün: Allah çok
başarılı diyebilir misiniz?
Fotonların enerji taşıdığını duymuşunuzdur.
Güneşten aldıkları enerjiyle ortadan esrarengiz biçimde
kayboluyorlarmış.
Bu meleki yapılar için “bilinçli varlıklar” diyebiliriz,
ancak çok başarılı olduklarını söyleyemeyiz.
İşin bir de bu tarafını düşünmek gerekiyor!
Sevgi ile kalın Allah’a emanet olun.
İstanbul -
25.07.2006
afyuksel@hotmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com
|