Konuşmak,
meramını anlatabilmek, büyük bir meziyet; ama inanın,
dinleyebilmek çok daha önemli. Kanaatimce, bu konuyu enine
boyuna düşünmek gerekiyor. Karşınızdaki kişiyi,
hiçbir yorum yapmadan, beynin tüm alıcı devrelerini açık tutup o
anda hiçbir şey düşünmeyerek (aslında düşünmemek mümkün
değil, sadece anlatılan konuya yönlenmeyi kastediyorum)
dünyadan kendinizi soyutlamış bir halde, gülmeden, el kol, kaş
göz işaretleri yapmadan, yanınızdaki ile konuşmadan, onu
dürtmeden, hatta hiç hareket etmeden, sadece ve sadece
dinlediğiniz oldu mu hiç? Şayet bu uzun soruya
“evet” diyebiliyorsanız, mantıken siz sıkı bir
dinleyicisiniz demektir. Kuşkusuz onurlu, karşısındakini
düşünebilen, uygar/kültürlü insanlara özgü bu tutum, beni
en çok etkileyen davranışlardan biridir.
Dinleyebildiğimiz zaman, bize hitap eden kişinin konuşmalarını
beyin hemen hafızaya alıyor, bir an içinde tefekkür boyutuna
getirebiliyor ve konu idrak noktasına ulaşabiliyor. En azından,
gerçeği olduğundan farklı biçimde yorumlamamayı sağlıyor.
Dinleme
süreci içinde pasif olabilmek, irade gücünün varlığını hissetmek
demektir. Bu hal, kişinin önce kendine, daha sonra
etrafındakilere güven duyması anlamına gelir. Dikkât
ederseniz, bu niteliğe sahip olabildiğimiz sürece bireyin daha
düzgün ve akıcı konuşmasına fırsat tanıyor, onunla sıcak bir
temas oluştururken, farkında olmadan saygısını kazanıyoruz.
Ama,
bütün bu hususları bildiğimiz halde, çoğumuz yine de bir nedenle
karşımızdakini dinlemiyoruz. Değerlerden,
yeniliklerden, yaratıcılıktan ve güven duygusundan yoksun,
performansı düşük kimseleri de dinlemeye itibar etmiyoruz.
Bazı
insanlar vardır, iyi dinleyici olduğu gibi sıkı bir
konuşmacıdır. Kimisi ise sadece dinler, ama konuşmaktan kaçınır.
Zira kendisinde bilgi yeterliliği fazla değildir. Bir süre sonra
kesileceğini/duracağını bilir. Yani tükeniş noktası
yakındır. Bunu hissettiği için devreye girmekten imtina eder. Ya
da kısa keser. Kimileri de konuşmasını uzattıkça uzatıyor,
konu boğulup gidiyor, dolayısıyla, dinlemenin bir esprisi
kalmıyor.
Bazen de,
bir kişiyi dinler görünüp kafanızdan başka şeyler geçiriyorsa bu
tavrınız hiç etik olmuyor. Zira düşündüklerinize takılıp
kalıyorsunuz, suskun gözükmenize karşın, gerçekten onu dinlemiş
olmuyorsunuz.
Dinlemeyi
engelleyen bir başka etken de kendimizin çok iyi olduğuna,
diğerlerinin ise yanlış/aldatıcı beyanlarda bulunduğuna
inanmamız. Kimi
zaman ‘konsantre’ olamayışımız nedeniyle dinleyemiyoruz.
Bu da bizdeki eğitim ve kişisel gelişim eksikliğinden
kaynaklanıyor. Minik minik taşlarla konuşanın lafını kesmeyi pek
de güzel beceriyoruz. Şurası unutulmamalı ki; insan kendini
dinleyemiyorsa dinlemeyi de bilemiyor.
Galiba esas
sorun da buradan kaynaklanıyor.
Sevgi ile
kalın. Allah’a emanet olun.
İstanbul -
13.03.2006
afyuksel@hotmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com
|