Kar ve Kaplan; iyi yürekli, sevecen bir İtalyan'ın savaş
ortasındaki Bağdat'ta geçen maceraları olarak
özetlenebilir. Roberto Benigni, ‘Hayat
Güzeldir’ deki iyimser mizahına bu filmde de devam
ediyor. Ve bu tavrı 'Kar ve Kaplan'ın da
özelliğini oluşturuyor.
Filmde, peşinden Irak'a gittiği hayatının kadınını da,
gerçek hayattaki karısı Nicoletta Braschi
canlandırıyor. Ülkesinde 'Palyaço Prens' olarak
adlandırılan Roberto Benigni, üç Oscar'lı (En İyi
Yabancı Film, En İyi Aktör, En İyi Müzik) 'Hayat
Güzeldir'i çektiğinden beri dünya film piyasalarında
tanınmış bir ünlü.
Sürekli neşeli, her şeyi kırıp döken ve 'sevgi'
sözünü ağzından eksik etmeyen bir tipi
canlandırıyor
Benigni. Savaşa giren kentini yalnız
bırakmamaya karar veren arkadaşı şair Fuad’la bir
şekilde bu kentte bulunan sevgilisinin peşinden Bağdat'a
doğru yola koyuluyor. Çünkü Nicoletta, bir
çatışma sırasında beyninden aldığı darbeyle ağır şekilde
hastalanmıştır. Bizim aşık
Benigni
(Attilio), bunu duyar duymaz, bir dakika bile düşünmeden
soluğu Bağdat'ta alıyor. Ve sevgilisini yaşatmak için canını
dişine takıyor.
Bu olaylı dönemlerde Benigni'nin kendisine şapşal
dedirtebilecek, kahkahalarla güldürecek
hareketlerine
şahit oluyoruz. Anlaşılamayan husus ise
müslüman şair Fuad’ın birden intihar etmesi. Bu
hareketinin film içindeki etkinliği/espirisi hemen hemen
hiç yok gibi.
Herhalde İtalyan yapımcılar ülke sevgisi ile inanç
noktalarını birbirine karıştırmış olmalı ki bu sahneleri
koymuşlar.
Filmin sonları İtalya’ da geçiyor. Nicoletta
artık iyileşmiş ve ülkesine dönmüştür. Ama kendisine
yardımcı olan kimseyi henüz bilememektedir. Senaryonun
en can alıcı noktalarından biri de burasıdır. Sonuçta
sinsice ve akıllı manevralarla onu bir şekilde tanır.
Kar ve Kaplan belki ismiyle uyuşmuyor, ama zevkle
izleyeceğiniz ve sıkılmayacağınız türden bir yapım.
Film için benim geçerli notum 10 üzerinden 7.
Size iyi
seyirler diliyorum.