asit
bir anlatımla “Kültür” kavramını, toplumsal yaşamın fikir
düzeyinin ortaya konuluşudur diyebiliriz.
Kültür düşünceyi
zenginleştiren, zevki incelten, eleştiri anlayışını geliştiren,
bir kimsenin davranışlarını niteleyen maddi/manevi ve ideolojik
bilgilerin tümüdür.
R.Benedict’in temel
görüşüne göre; her kültür, bir toplumun temel varoluş biçimi
çevresinde oluşur, yaygınlaşmasıyla değil, aynı zamanda toplumu
oluşturan bütün kültürlerin varlığını kabul etmek ve onlara
saygı göstermekle mümkün olabilir.
Kültürün de farklı
kategorileri, açıklamaları var!.
Bakteriyel
mikropların çoğalmasından, ayırt edilmesine değin oluşan
kültürden tutun, gruplaşmayı en az seviyeye indirecek, zihni
testler yapımına kadar var olagelen türde, pek çok kültür
grupları mevcut.
Her bireyin farklı düşünce
yapılarından kaynaklanan gruplaşmaların da, farklı kültür
sınıflarını ortaya koyduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz.
Popüler Kültür diye
adlandırabileceğimiz, halk tabakasını ilgilendiren kültürün yanı
sıra, işçi kültürü, feodal kültür, ideolojik, milli, mistik
kültür bu sınıflandırmaların gözlemlenebilenleridir.
Özellikle, popüler kültürü
üreten, izleyen/yaşayanlar arasında sanki bir içsel anlaşmanın
varlığı söz konusudur. Halk tabakasını ilgilendiren genele
dönük bu yapılaşma içinde, ilgi duyulan konular, ucuz halk
alıntılarının varlığı ve eleştirisi üzerine kurulmuştur.
Asil görüntülü vakar sahibi,
ne yaptığını bilen, yaşadığını düşünen birey, kültürünün
getirisinden hemen fark edilir.
Müzik, sinema, edebiyat gibi
kitlesel sanat etkinliklerinin oluşturduğu kültür birikiminin
yanı sıra, çeşitli görüşlerin oluşturduğu bir mistik kültür
sınıfı da haliyle bulunmaktadır.
Her sınıf da olduğu gibi
kültür birikimine sahip gruplar içinde, uzmanların,
akademisyenlerin ayrıcalıklı konumları tartışılmaz bir
husustur.
Birey onların ele aldığı
yönleri saygı ile karşılamalı, bazı konuların kendini “‘aşmasın”
dan ötürü haddini bilmelidir.
Mistizmin varlığı da
anlatılan kültür sınıfları içinde önemli bir yer tutar. Hatta
nüfus’unun büyük bölümü İslâm olan ülkelerde ilk sıralarda yer
alır. Karma din yapısına sahip uluslarda görülen
ayrıcalıklı kültür seviyesi, mistik getirilerin anlayışı ile
olgunlaşmıştır.
Mistizmde yaşanan ve bir
felsefe şeklinde kabul edilen, varlığın özünü bilme, kendini
tanıyabilme düşüncesi ile var olan, gözlemlenen 'Gerçek
tasavvuf felsefesi’ veya tasavvuf kültürünün, diğer
kültürlerin yanı sıra, mistizmde dahi farklı bir kültür
anlayışının doğmasına neden olmuştur.
Popüler/Klasik
anlamdaki din kültürün asla algılayamadığı bu etmen, bireyi,
Kur’an’ın özünü /ruhunu bilme yetisine
ulaştırmaktadır.
Eski Yunan kültürünün
simge isimlerinden Aristo, Eflatun ve Sokrat’ın da
bulaştığı bu felsefeyi, batı alemi hayranlıkla izliyor.
İstanbul - 11.12.2004
afy@hotmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com
Popüler Bilim
Aralık 2004
|