Modern Müslüman

Click to read english...

     Modernliğin sağladığı imkânlar, bireyi dünyaya yaklaştırmakta, ileriye dönük umutlar vaat ederken diğer yandan da korkutucu olmaktadır.

     Biz bu perspektiften yola çıkarak modern bir Müslüman’ın nasıl olması gerektiğini inceleyip aydınlatılması gereken noktaların altını çizmeye çalışacağız.

     Peşin ifade etmeliyim ki bu niteliği taşıyan; ‘‘yeniliğe açık, üretim yapmaya çalışan, hayat tecrübesi, girişimlerinde kendini belli eden insandır’’ dersek, belki biraz tarif etmiş oluruz.

     Aslında, sonda söylenecek sözü şimdi burada söylemekte bir beis yok sanıyorum. Klâsik bir İslâm ferdine göre; ‘‘modern olma’’ fikri, bir yanılsamadır ve daha ötesi, sapkınlığın göstergesidir.

     Ancak Modern Müslüman, bu düşünceye pek itibar etmez. Onda bu tür kuşkulara yer bulunmaz.

     İnsanı insan yapan zarif ilerleme dünyası içinde yerini alır, insanları mesut eder ve düş gücünü coşturur.

     Öyle ki, Modern Müslüman,  hatıralarla uğraşmaktan ziyade, gözünü  Allah’ın tüm boyutlarının algılandığı ve bir ahlâk paradigması olarak tanımlanan ‘‘Mekarimi Ahlâk’’ sayesinde, insan katından Allah katına diker.

     Oysa cahilden, bu türlü seçkin bir Müslüman olmaz!

     Modern Müslüman, ‘‘kültürlü, bilgili midir?’’ sorusuna verilecek yanıt; “bilgisini sindirmiş, yaşayabilen, korunabilen biridir şeklinde olacaktır.

     Bu vasıfları elde etmiş olan, ayrıca kavrayıcı, köklü değişikliklere yatkın olmak zorundadır.

     Kabul etmek gerekir ki o, dini korku ile yaşamak yerine, bilimsel çizgiye çekmek için uğraş verir.

     Kendine özgü bakış açısı ile hemen fark edilir. Çünkü yaptığı değerlendirmelerin, verdiği sözün ardında duran, iradesi güçlü, asık suratlı olmayan, aksine sevecen tavırlarıyla dikkat çeken bir insandır.

     İnsan düşünmeden edemiyor!. Burada akıllara gelebilecek bir konuyu detay olarak belirlemek gerekiyor: Çağdaş bir dindar, simgeleşen güçlü bir kişiliğe sahibi olmakla birlikte, tüm iradeleri kabul ederek ve hiçbiri ile kayıt altına girmeyerek tümel irade vasfına sahip olandır şeklinde tanımlanabilir.

     Kısacası, bu zümre gündelik hayatında ön plâna çıkmayı yeğlemez, geçmişi ile övünmez. Başlıca özelliği "mız mız olmaması", ihtiyacı olduğu halde bunu belli etmemesidir.

     Bu çerçevede kendi işlerinin içine girilmesine kesinlikle karşı; tutumunun devam etmesinde kararlıdır.

     Huylarını ve tabiatlarını kontrol altında tutar. Malını büyük bir kibirle teşhir eden insanlar gibi değildir. “Onlar, benim örtüm altındadır.”  Kutsi Hadis’inin gerektirdiği hususları ilke edinerek yaşar.

     İslâmiyet’le ilgili aydınlatılması gereken, çözüm isteyen konularda şayet bilgisine başvurulursa hoşgörüye sığınarak ortaya koyacağı açıklamaları ile biraz olsun kendini belli edebilir.

     Modern Müslümanlar bir konuyu açarken saklayan, sakladığı düşünüldüğünde de açan insanlardır.

     Sonuca doğru gidersek, günümüz modern dindarının anlaşılabilmesi için, satırlara döktüğüm bu hususlara iyiden iyiye dikkat edilmesi ve en önemlisi, kafalardaki ‘‘Klâsik İslâm’’ anlayışının silinmesi bakımından gereklidir diyebiliriz.

     Diğer yandan sabahtan akşama, günün bütün saatlerinde, yaşamın her alanına dalarak dünyevî zevkler dışında başka hiçbir şey düşünmemiş, bu yönlü arkadaşlar edinmiş,  istek ve arzularını baş tacı etmiş, Müslümanlığın felsefesi ile uzaktan yakından ilgilenmemiş, bütün bunlara karşın, din-iman sözcüklerini ağızlarından düşürmemişlerden Modern-Klâsik Müslüman seçimi yapmalarını beklemek, herhâlde makul olmayacaktır.

     Bizler bu basit gerçeği algılamak, ortaya koymak zorundayız.

Arkadaşına gönder 

 

 

Paylaş

     
 
İstanbul - 22.03.2011
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com