Çocuklarımız nasıl yetişmeli?


Çocukların yetişmesi hususunda en övgüye değer sözü kuşkusuz, Şahı Velâyet Hz. Ali söylemiş: “Çocuklarınızı yarına göre yetiştirin, yaşadığınız güne göre değil.” Bu anlam dolu sözde; çocuklarını sadece dünya hayatı için eğiten anne ve babalara ince bir uyarı var.

Bugünün gençliğini görüyoruz. Eskiler, ne inançlı, kibar, ne zarif gençlerdi! Şimdilerde edep, adap, saygı hemen hemen kalkmış durumda. Nadir gençler var bu dengeyi tesis eden.

Ben çocuğumla yeterli düzeyde (ortaokul ve lise yılları)ilgilenemedim diyebilirim. Fakat onun çocuklarıyla(torunlarımla) meşgul olarak dengeyi tesis etmeye çalıştım. Bir bakıma bu şekilde kendisine yardım etmiş oluyorum. Çünkü gelişme çağlarındaki çocuklara büyük ihtimam gerekiyor.

Büyük olan, şimdiden, başta Ayet-el Kürsi olmak üzere, Fatiha, İhlâs gibi bazı kısa sureleri ezberledi. İkisinin de yükselen burçlarını baldızım Astrolog Nuran Tuncel, isteğe göre şekillendirdi. Bu tespitlere göre Dünya’ya geldiler. Yani bir bakıma yıldız konumları dikkate alınarak, yaşayacakları evreler saptandı.

Şimdi bana içinizi ürperten bakışlarla bakıp sesinizi yükselterek: “Bu da nerden çıktı?” demeyin.

Lütfen biraz araştırın!

Devam ediyorum:

Çocuklar genelde birbirine benzer. Hepsi kendine göre “sakin”, “yaramaz”, “çok akıllı” gibi sınıflamalarla mütalaa edilir. Kimin çok yaratıcı olduğu, muhteşem bir rol yeteneği ve güçlü bir karakteri olduğu kısa süre sonra belli olur. Kimi ise aksine, pasif ve durgun bir yapıdadır.

Ancak önemli olan, bu bilgiler dâhilinde onları nasıl yetiştirmek zorunda olduğumuzdur. Üzerlerine fazla gidildiğinde ise birer “robot haline gelmeleri” kaçınılmazdır. Onlar sonuçta, sizin 'istediğiniz' şekilde davranmayıp, duygularını yaşamak isteyeceklerdir. Bu bakımdan, ölçüyü kaçırıp üzerlerinde aşırı düzeyde bir baskı yapmak gerekmez.

Enteresan olan bir nokta da şu: Bir çocuktan uslu olmasını isteyen anne-baba, aslında çocuğundan çok kendi rahatına bakıyor, onun neler hissettiğini/düşündüğünü hiç hesaba katmıyordur. Çocuk bir hata yaptığında annesi kızıyor veya başka bir şeye sinirlendiğinde acısını çocuktan çıkarıyor. Sonuçta kendine kızıyor, ama bir bakıma kendi yerine onu cezalandırıyor. Oysa çocuğun bundan hiç haberi bile olmuyor. Bu saptamayı yapamıyor ve onlara eğriyi doğruyu öğretemiyorsak veya öfkemizi onlardan çıkarıyorsak kesin bir dille ifade edeyim bu uygulama, onları hiç iyi eğitemiyoruz anlamına gelir. Bu şekilde sahiplik duygularımızla tatmin oluyoruz demektir.

Öğretilerimizde nelerin 'iyi', nelerin 'kötü' olduğunu veri tabanlarına yansıtabilmişsek, artık onları biraz olsun özgür bırakmanın zamanı gelmiştir. Bu aşamada kontrolü elden bırakmamak kaydıyla, diledikleri yerde, diledikleri şeyi yapmaları yerinde olur. Genelde, anne babasının denetiminde olan bir çocuğun öfkesinden, yaramazlığından kimseye zarar gelmez; bu en fazla bizi üzer. Ama en azından, bir olay kolayca geçiştirilir, büyük patlamaları frenler.

Dikkat edilmesi gereken bir başka husus ise anne ve babaların çocuklarına en az iki - üç yaş büyükmüş gibi davranmaları luzumudur. Bu eğitim tarzı, çocuklarda büyük bir gelişmeyi ve ‘yaşından büyük bir olgunluğu’ meydana getirecektir.

Şimdilerde çocukların duygularının ortaya çıkması gerektiğine inanan ve buna dikkat ederek davrandığında çocuğun yetişmesinde büyük fark gören birçok anne-baba, eski usulleri bir kenara bırakıp artık değişik yöntemler deneyerek onların başarılı olmasına özen gösteriyor.                            Bu hususta bir yığın doküman mevcut.

Size okumanızı ve denemenizi tavsiye ederim.

Sevgi ile kalın Allah’a emanet olun.

İstanbul - 10.10.2006
sufizmveinsan@gmail.com

afyuksel@hotmail.com
sufafy@hotmail.com

http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail