Nü Olmak


Fransızca kökenli bir kavram . Türkiye’de Çıplaklık' anlamına geliyor. Oldukça sık kullanmaya başladığımız bu sözcüğe basit bir seviyeden bakınca özellikle erkeklerin içi bir tuhaf oluyor ve hemen seks duyguları kabarıyor. Sonuçta, şehvet karışımı davranışların ortaya çıkmasına vesile oluyor.

İslâm dini bu hassas noktayı dikkâte alarak, kadınlık hormonlarının erkeklik hormonlarını etkileyebileceği, üstünlük sağlayabileceği gerekçesiyle hanımların tesettür içinde olmaları gerektiğini vurgular.

Bir enteresan husus da dinle arası pek de yoğun olmayan erkeklerimizde çıplaklık karşısındaki hassasiyetin dinsel boyutla bağdaştırılması. Ama bu aklı başında gibi gözüken gerçek aslında başka nedenlere dayanıyor. Örtünme emri arkasına sığınarak aslında kıskançlık diye adlandırılabilecek duygularının dolayısıyla bununla ilgili foyalarının ortaya çıkmamasını istiyorlar. Bu yaklaşım hiç de doğru değil. Özür dilerim, ama bu basit ayrıntıya değinmek zorundayım.

Burada, ayrıca çıplaklığın Güzel Sanatlar fakültelerinde atölyelerde, bazı hanımların ‘çıplaklık ve estetik’  açıdan model olarak kullanılmalarından bahsetmeyeceğim.

Belki bu uygulamada yani model/ressam arasında taciz ve tecavüzü yansıtan bir hareket yok. Ancak, konu gelip göze dayanıyor. Haliyle bu durum, göz zinasına giriyor.

Yine de bu husus ilgi alanım dışında.

Amacım, tasavvufi yöndeki çıplaklığı size aktarmak.

Çıplak oluşun getirileri nelerdir?

İşte, bu hususlar üzerinde durmak istiyorum.

Türkçe Sözlükte ‘Çıplak olmak’ karşılığında şunlar yazılı:  “Soyunuk halde bulunmak” Çırılçıplak olmak ise "İnsanın üzerinde hiçbir şeyin kalmaması" anlamına geliyor. Dinde “Çıplak uyarıcılık” (en-nezir el-üryan) deyimi, zahiri yönüyle Arap kavmince, “verilecek haberin bir hayli önemli oluşu nedeniyle, giysisini dahi giymeye vakit bulamadan dışarı fırlayıp halkı uyaran kişi” için kullanılır. Dolayısıyla, bu anlatımı mecazi bir ifade gibi kabullenmek zorundayız. Herhalde, yangından kaçar gibi bir hal içinde haber aktarmanın anlamı yok.

Tabi bu, işin zahir tarafı!

Batini yani ise şöyle: Çıplaklık, beşeriyetin iktiza ettiği şeylerden soyunmaktır. Bir anlamda, kendi kendine olma halini yaşamak, basiretle olaylara bakabilmek, sistemi okuyabilmek, hazmedebilmek, veri tabanını beşeri değer yargılarından soyutlayarak ilim ve kudret gibi sıfatları dengeli şekilde kullanıp Hakkâni vasıflarla tahakkuk etmektir.

İşte gerçek çıplaklık budur.

Değindiğimiz bütün bu şartları en mükemmel bir şekilde yaşayan eşsiz insan Hz. Muhammed (s.a.v)’ dir. O; ‘Çıplak’ oluşunu kendi ifadesiyle ‘kalbinin yarılıp altın bir tasta yıkama’ olayı ile elde etmiş, ‘Uyarıcılık’  vasfına Risaleti ile ancak ‘Örtülü’ şekilde başlamıştır.

Sevgili dostlarım!

Bizler nedense çıplaklığın üzerinde durmuyoruz. Bu yönde kimsede bir uyanma, dirilme, kendine gelme görülmüyor. Herhalde giyinik olmak, değer yargılarımıza uygun düşüyor. Belki de bu konum işimize geliyor.

Ne var ki, işin ciddiyetinin farkına vardığımız zaman iş işten geçmiş olabilir. Üzüldüğüm ve üzerinde önemle durduğum nokta da esasen budur.

Sevgi ile kalın. Allah’a emanet olun.

Londra - 05.06.2006
afyuksel@hotmail.com
sufafy@hotmail.com

http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail