Gözlerimi kapatıyorum ve
“tasavvufu” düşünüyorum.
Varlık, siyah beyazdan
kurtulup canlılığına dönüyor. Allah Resulü’nün; “Ben
rabbimi genç bir delikanlı suretinde gördüm” sözlerini
hatırlıyorum; bence bu sözde “genç”lik sembolik olarak
kullanılıyor ve manaların birimde, bu çağlarda en güçlü
şekilde ortaya çıktığı fikri ağırlık kazanıyor.
Düşlerimde, bireyler
kahramanca işlerle meşgul değiller. Kusursuz bir uyum içinde,
iyimserlikle, beşeriyetten uzak, sorgusuz-sualsiz ve
birbirlerine yabancılaşmadan oluşan bir geleceğe adım atıyorlar.
Havuzda (Vahdet
boyutunu algılama anlamında, söylemek istediğim)
nasıl buluşacaklarını
konuşup bizlerin aksine, içinde bulundukları dünyadan farklı bir
dünya tahayyül etmeye çalışıyorlar.
İleriye, daima ileriye dönük
yaşıyor, hiçbir müdahale olmadan üretiyor ve
her türlü dünyevi değerden arınmak
adına, çırılçıplak soyunup yok olmaya, var oluş gayelerine doğru
gidiyorlar.
Elde avuçta kalmış
yegâne kutsal değerlerin hayret edilecek kadar kof
olduğunu görüyorlar.
Uyanıyorum!
Ben bunları düşledim mi?
Şimdiden söyleyeyim,
“evet, bunlar senin düşlerin!” Sonra, dünyaya avdet
ediyorum.
Hani şu misafir
olduğumuzu söyledikleri yere.
Ve cart renkler
estetiğini kaybederek eski haline geliyor; siyah-beyaza
dönüyor. Gördüklerim, artık gerçek değil. Bunlar hakikat olamaz.
Çünkü hemen her şey bir
kenara çekilip büzüşmüş, problematik olarak çok farklı
tekrar-yapımlarla karşımıza çıkmaya devam ediyor.
“Peki”
diyorum!
Düşünemeyen,
kavrayamayan, anlayamayan birileri, ortak akılla, bunların
üstüne gidip “orta noktada” birleşemez mi?
Akıl, mantık bunları
destekler.
Bir yanda, uygar bir
toplum olmaya çaba gösterilir, sorunlar-madde planında
durmadan gündeme getirilirken, ille de imam hatip, ille de
türban ile uğraşmak, varlık-aidiyet sahibi olmak mı gerekiyor?
Din; akla, bilime,
çağdaş uygarlığa yansıtılamaz mı? Önce arınmak, sonra giyinmek
akla gelmemeli mi?
İnsan, inanç noktasından
girdiği yoldan geri çevrilmeye çalışılıyorsa veya din “hurafe”
denebilecek düzeyde yorumlanıyor, böyle kalmasında bir mahzur
görülmüyorsa, ortak noktada buluşmak olası mı?
Değerli dostlarım! Şunu
da itiraf edelim ki; biz her şeyden önce “ortak noktada “
buluşmayı önermeden, “akıl nedir? Ortak akıl nedir?”
gibi soruların yanıtlarını vermeye hazır olalım.
Sonra da ortak noktada
buluşalım!
Sevgi ile kalın. Allah’a
emanet olun.
Fethiye -
18.08.2006
afyuksel@hotmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com
|